“Vartinis davasında adalet yine sağlanamadı. Cezasızlığın son bariyerinden kurtulamadık, bu acının zamanı aştığı ifade edildi. Aysel acısıyla, bizler ise derin utancımızla baş başa kaldık.”
Aysel Öğüt’ün avukatı, Muş Barosu Başkanı Kadir Karaçelik, kararı böyle değerlendirdi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) de “Vartinis davasında zamanaşımından düşürüldü. Bir büyük insanlık suçu daha cezasızlıkla sonuçlandı. Bir kez daha söylüyoruz, insanlık suçlarında zamanaşımı olmaz” açıklamasını yaptı.
“Vartinis Yakıldığından Beri, 23 Yıldır Bu Günü Bekliyordum”
Muş’un Korkut ilçesine bağlı Vartinis (Altınova) beldesinde 3 Ekim 1993’te, aynı aileden 9 kişinin yakılarak öldürüldüğü katliamla ilgili davanın 21. duruşması bugün görüldü.
Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi, zamanaşımı üzerinden iki aylık bir süre geçtiğine, bu gerekçeyle davanın düşürülmesine karar verdi.
HEDEP: Katliamın failleri yargıda korundu
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları “Vartinis Davası'nda zaman aşımı kararını kabul etmiyoruz. 7’si çocuk 9 kişilik bir ailenin yakılarak katledilmesinin failleri, yargı eli ile bir kez daha korundu. Bir ailenin canice katledilmesinin zamanaşımı olur mu? İnsanlığa karşı işlenen suçun zamanaşımı olmaz! Bu coğrafyaya er ya da geç adaleti getireceğiz. Adalet mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz…” açıklamasını yaptı.
HEDEP Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan da “30 yıldır Vartinis katliamının üzeri örtülmek isteniyordu. Sorumlular aklanmaya çalışılıyordu. Aynı zihniyet bugün görülen Vartinis davasına ilişkin zamanaşımı kararı verdi. Vartinis katliamı insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur ve faili bellidir. İnsanlığa karşı işlenmiş ve insanların canlı canlı yakıldığı bir davada zamanaşımı olamaz. Zamanaşımı kararını asla kabul etmiyoruz” dedi.
Mütalaa: Tek yetkili sanık Karaoğlu değil
MA’nın haberine göre, bugünkü duruşmaya, katliamdan sağ kurtulan tek kişi olan Aysel Öğüt, eşi Abdullah Öğüt, Halkların Eşitlik ve Demokratik Partisi (HEDEP) Muş Milletvekili Sümeyye Boz, HEDEP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eşsözcüsü Nuray Özdoğan, İnsan Hakları Derneği (İHD) MYK üyesi Nuray Çevirmen, Hafıza Merkezi temsilcileri, dosya avukatlarından Muş Baro Başkanı Kadir Karaçelik, Ankara Barosu üyesi avukatlar ile Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Özgür Yaldız katıldı.
Duruşmada iddia makamı hazırladığı mütalaasını mahkeme heyetine sundu. Savcı, bir askerin de yaşamını yitirdiği operasyonda, köyün yakılması emrini veren firari sanık Yüzbaşı Bülent Karaoğlu’nun tek yetkili olduğunun düşünülmemesi gerektiğini belirterek, dosyanın zamanaşımına uğramasından kaynaklı düşürülmesini talep etti.
“Vartinis’te bir insanlık suçu işlendi”
Mütalaanın ardından söz alan Van Barosu Başkanı Sinan Özaraz, Vartinis’te bir insanlık suçunun işlendiğini, insanlık suçlarının ise zamanaşımına uğramayacağını belirterek, mütalaanın kabul edilmemesi gerektiğini söyledi.
Ardından söz alan Ankara Barosu’ndan avukatlar da benzer ifadelerle bu dosyada zamanaşımı olamayacağını vurgulayarak davaya katılım talebinde bulundu.
Talepleri değerlendiren mahkeme heyeti, dosyanın geldiği aşamadan kaynaklı Ankara ve Van Barolarının katılma taleplerini reddetti.
Aysel Öğüt: Sizden tek istediğim adalet
Heyetin mütalaaya karşı söz verdiği Aysel Öğüt “Sizden tek istediğim adalet. Ailemin hakkı yerde kalmasın. Benim gözümün önünde ailem katledildi, bu katilin yakalanmasını istiyorum. Hakkımı önce Allah’a sonra size havale ediyorum” dedi.
Avukatı Kadir Karaçelik, 30 yıllık bir adalet arayışının olduğunu dile getirdi:
“Bu davanın ilk duruşmasında beş saat boyunca usul tartışması yaptık. Bu dava, bizim için bir yurttaş olarak, avukat, hukuk örgütü olarak bizim için ne ifade ediyor ona bakmak lazım. Çocuklar öldüğü zaman, insanlar katlettiği zaman, biz bu insan haklarını nasıl savunacağız. Bir savaş filminde ancak böyle bir kurgu ile karşılaşırsınız. Aysel ve ailesi, bizim için başka bir şey ifade ediyor.
Aysel’in yaşadığı, bu ülkede yaşayan insanların kayıtsız kalabileceği bir şey değil. Vartinis’te nasıl bir trajedi yaşandı hepimiz biliyoruz. Bu dava Nazi Almanya’sında görülecek bir davadır. Bülent Karaoğlu’nu kamu vicdanında mahkum etmemiz gerekiyor. Fail, çok açık bir şekilde aranmadı ve ‘firar etti’ denildi. Fiilin ve eylemin insanlığa karşı suç kapsamına girmesinden kaynaklı zamanaşımı kararına katılmıyoruz.”
Özgül: Sanıklar etkin soruşturulmadı
Beyanında dosyanın zamanaşıma uğratılamayacağını söyleyen Avukat Fuat Özgül de, şöyle konuştu:
“Bu davada terör olayı olmamasına rağmen, katliamı ‘teröristler yaptı’ şeklinde soruşturma başlatıldı. Olayla ilgisi olmayan onlarca insan gözaltına alındı. Gözaltına alınıp tutuklanan insanlar beraat etti. Ama dosyanın esas failine ilişkin herhangi bir soruşturma yürütülmedi.
Muş Cumhuriyet Başsavcılığı, dosyadan ‘nasıl kurtulabilirim’ diye doğru düzgün soruşturma yürütmedi. 20 yıllık zamanaşımına çok az bir süre kala Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dava açıldı. İddia makamının mütalaasına iştirak etmiyoruz. Burada sanıklar hakkında kamu gücü tarafından etkin bir soruşturma yürütülmedi. Bunlar kamu gücü tarafından korundular. 20 yıllık zamanaşımında, durdurulan sürelerin de eklenmesi gerekiyor. Bu durumda dosyanın zamanaşımında olmadığını bir kez daha görünüyor.”
“İnsanlığa karşı suç kapsamında değerlendirilmeli”
ÖHD üyesi Avukat Özgür Yaldız, mütalaaya katılmadıklarını söyledi: “Daha önce sanığın devletin kendine biçtiği görevin dışına çıktığını söylemiş ve muhakkak birilerinin cezalandırılması gerektiğini söylemiştiniz. Öfke kontrolünü sağlayamadığı için gidip bir katliam yapan bir sanıktan söz etmiyoruz. Burada bir anlayış var. Bu mesele 1789’da Fransa’da yaşanılan devrimden sonra yalnız yaşayan yurttaş ile tüm gücü elinde bulunduran devlet anlayışı gibi. Bu meselede sadece sanık Bülent Karaoğlu’nun olması tek başına yeterli değil, dosyada işlenmiş bir suç var. İnsanlığa karşı suç kapsamında dosyanın değerlendirilmesini istiyorum” diye konuştu.
“Çocukların yaşam haklarının korunması”
Vartinis katliamında yaşamını yitirenlerden iki kişi hariç hepsinin çocuk yaşta olduğunu hatırlatan Avukat Nuray Özdoğan da, savaş ve çatışma dönemlerinde çocukların yaşam haklarının korunmasına ilişkin uluslararası mevzuat ile mahkemeye bu suçun aydınlanmasına ilişkin bir görev yüklendiğini kaydetti.
Mahkemeden sanığın yakalanmaması ve kaçak halinde olmasında kastı ve ihmali olan kolluk gücü veya kolluk gücüne talimat veren idari makamlar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep eden Özdoğan, sanık ile ilgili istihbarat birimlerinden bilgi istenmesi ve delilerin toplanmaya devam edilmesini talep etti.
Savunmaların ardından iddia makamının mütalaasını değerlendiren mahkeme heyeti, zamanaşımı tarihinin üzerinden 2 aylık bir süre geçtiğini belirterek, dava dosyasının düşürülmesine hükmetti.
Adalet, zamanaşımına uğrar mı?
Ne olmuştu?
2 Ekim 1993’te Muş’un Korkut ilçesine bağlı Vartinis köyünde yaşayan Mehmet Nasir Öğüt, Eşref Oran, Sevda Öğüt, Sevim Öğüt, Mehmet Şakir Öğüt, Mehmet Şirin Öğüt, Aycan Öğüt, Cihan Öğüt ve Cinal Öğüt askerlerce öldürüldü.
Olay, Vartinis’in kuzeyindeki dağlık alanda gündüz meydana gelen çatışmada bir astsubayın yaşamını yitirmesinden sonra gerçekleşti.
Hasköy İlçe Jandarma Komutanı, astsubayın cenazesini alıp Vartinis’in içinden geçerken aracı durdurup “Bu gece bu köyü yakacağım, başınıza yıkacağım,” dedikten sonra birkaç el havaya ateş açıp ayrıldı. Gece saat 2-3 sıralarında beldeye özel harekatçı, komando ve yüzlerce askerle operasyon yapıldı.
Nasır Öğüt’ün evi köyün merkezi yerindeki belediye binasına çok yakın mesafedeydi. M. Sıddık Öğüt’e ait evin önünde bir kişinin zafer işareti yaptığı iddiasıyla ev ateşe verildi.
Görgü tanıklarının anlattıklarına göre o sırada evlerden sokaklara çıkanlar elleri yukarı kaldırılıp belediye binasının önünde toplatıldı. Yanan evin içinden çığlıklar gelmesi karşısında köy halkı kurtarmak için hareketlense de güvenlik güçleri izin vermedi.
Evin içindeki anne, baba ve yedi çocuk diri diri yandı. Görgü tanıkları ifadelerinde, küçük çocukların pencere korkuluklarına tırmanmalarına rağmen evden dışarı çıkmalarına izin verilmediğine tanık olduklarını anlattılar.
Nasır Öğüt’ün ağabey Eşref Öğüt’ün hak arama girişimleri, “aynı şeyi kendisinin de yaşayacağı” tehdidiyle karşılaştı.
Aileden sağ kurtulan tek kişi olan Mehmet Nasır Öğüt’ün kızı Aysel Öğüt suç duyurusunda bulundu. Muş Cumhuriyet Başsavcılığı, evin PKK tarafından yakıldığını söyleyerek dosyayı kapattı.
Vartinis’teki evin enkazı, 2012-2013 yıllarında Nusaybin Belediyesi’nin katkılarıyla müze yaptırıldı.
Aysel Öğüt’ün gücünü toplayıp 2003’te yaptığı ikinci suç duyurusu üzerine dosya yeniden incelendi, dava açıldı. Ancak dava “güvenlik gerekçesiyle” Muş’tan Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi’ne alındı ve ilk duruşma 4 Aralık 2013’te görüldü. Sanıklar ilk ifadelerinde “olayı hatırlamadıklarını” ya da “yangını PKK’nin çıkardığını” söylediler.
Olay tarihinde Hasköy İlçe Jandarma Bölük Komutanı olarak görev yapan Jandarma Yüzbaşı Bülent Karaoğlu, Hasköy İlçe Jandarma Komando Bölük Komutanı Piyede Kıdemli Üstteğmen Hanefi Akyıldız, Muş Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube Müdürü Şerafettin Uz ve Jandarma Başçavuş rütbesiyle Gökyazı Jandarma Karakol Komutanlığı görevini yapan Turhan Nurdoğan sanık olarak yargılandı. Tüm taleplere rağmen dava süresince tutuklanmadılar. “Kasten ev yakmak suretiyle birden çok kişinin ölümüne sebebiyet vermekten” yargılanan tüm sanıklar beraat etti.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı etkili bir soruşturma ve kovuşturma yapılmadığını belirterek beraat kararını bozdu ve yargılanmanın yenilenmesi gerektiğini ifade etti.
Yargıtay Savcılığı: Dokuz Kişinin Yakıldığı “Vartinis” Etkili Soruşturulsun
Yargıtay 1. Ceza Dairesi de katliamının sorumlusunun dönemin Hasköy İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Bülent Karaoğlu olduğunu tespit etti.
Yargıtay, mahkemenin Karaoğlu hakkında verdiği beraat kararını “köyün yakılması emrini Yüzbaşı Karaoğlu vermiştir” diyerek bozdu. Bu kararın ardından davanın görülmesine Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinde yeniden başlandı ve Karaoğlu hakkında yakalama kararı çıkarıldı ancak karar infaz edilemedi.
(AS)