Van Kadın Derneği (VAKAD) ev sahipliğinde, 11-12-13 Ekim'de düzenlenen 11. Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayına Konak Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı ve bianet.org. temsilcisi olarak katıldım.
Tüm Türkiye’den çeşitli kadın derneği temsilcisi, 27'si SHÇEK'ten 130 kadın ve Vanlı kadınlarla yoğun katılımın olduğu toplantılar çok paylaşımlı ve verimli geçti.
Kurultay arefesinde, Antalya ve Adana'dan sabah gelebilen konuklar Akdamar Adasına götürülürken İzmir, İstanbul, Ankara'dan öğleden sonra gelebilenler de Van Kalesine gidebildiler.
Van Gölü -ki Vanlılar "Van Denizi" diyorlar,gerçekten çok büyükmüş- kenarındaki ASO Tesislerine yerleştik.
Kurultayın ilk günü, kayıt, hoş geldiniz konuşmaları ve kolaylaştırıcı grubun oluşturulmasından sonra sunumlara geçildi.
Serap Güre, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı'nın (SSGSS) kadınlara nasıl bir "Sosyal Güvenlik vaat ediyor?"u, Meriç Eyüboğlu, "Haksız Tahrik İndirimi: Sevim Zarif ve Ayşe Yılbaş Dava Tanıklığı"nı, Evren Tilki, "Çocuklara Yönelik Aile İçi Cinsel İstismar (ENSEST)"i, Leman Sönmez "ŞAHMARAN"ı, Zozan Özgökçe ve Ayşe Sargın "Kadına yönelik şiddetle mücadelede Kamu Kurumları – Kadın Örgütleri İşbirliği : Birleşmiş Milletler Ortak Programı Kapsamında Van Deneyimi"ni, Sema Övgün "İzmir Soroptimist Derneği’nin Galoş Üretim Projesi"ni, Nagihan Fersoy, "Sığınma Evinde Yaşam'ı" film gösterimi eşliğinde anlattılar.
Demokratik Toplum Partisi (DTP) Van Milletvekili Fatma Kurtulan, "Farklı görüşlerde olsak da ,ortak konumuz kadın bilincini yükseltmek olmalı" dedi.
Bosnaiçi’nin kadın Belediye Başkanı Gülcehan Şimşek , kadına şiddet uygulayan çalışanlarının maaşının kadına ödenmesi yolunda meclis kararı aldıklarını, bunun bir mesaj olduğunu söyledi.
Sunumlardan 183 Şiddet Hattının 24 saat çalıştığını, SHÇEK’e bağlı 25, yerel yönetimlerle toplam 48 Sığınma Evi ,75 Toplum Merkezi , 41 Aile Danışma merkezi olduğunu öğrendik.
Sığınaklardaki kadınların, yaşam zorluklarını ,gizlilik ilkesi gereği yapılanları, standart oluşturma zorunluluğunu örnekleriyle anlattılar.
Abla nedir mesele?
Sunumların ardından , otobüslerle Van Merkeze gittik. Bizlere verdikleri kağıtlara dileklerimizi yazmamızı, daha sonra bunları duvara asacakları kumaşa iğnelememizi söylediler.
Aynen öyle yaptık. Ayrıca dağıttıkları kumaş parçalarını yere sererek “Bu Dünyada Yer İstiyoruz" eylemini yaptık, basın bildirisinin ardından Van'ı gezmek üzere dağıldık.
Van halkı ve basının ilgisi büyüktü. Çok kalabalıktı. Ama Vanlı iki gencin yaklaşarak “Abla nedir mesele ?” diye sormaları ve “Bu dünyada yer istiyoruz” cevabı karşısında "Niye ki, kocalarınızın yanında yeriniz yok mu?" deyişleri, aslında pek çok şeyi özetliyordu.
İkinci gün, belirlenmiş konu başlıklarıyla Atölye çalışmalarına geçildi. Beş ayrı grup, akşam geç saatlere kadar çalıştık.
Atölyeler:
Birinci atölyede "Devletle ideolojik, politik, pratik bağlarımız, ilişkilerimiz, sınırlarımız", ikincisinde "Erkek şiddetine karşı mücadelede sığınak ve danışma merkezleri", üçüncüsünde "Aile içinde çocuklara yönelik cinsel istismar", dördüncüsünde "Neoliberal politikaların kadınlar üzerindeki sonuçları ve mücadele araçlarımız" ve son olarak beşinci atölyede "Da(ya)nışma Merkezi ve sığınaklarda çalışma ve gönüllülük ilişkisi / Kadın örgütleri arasındaki ilişki nasıl daha etkin , verimli, sürekli bir hale çevrilebilir?" konuları üzerine çalışıldı.
Ben üçüncü atölyede aile içi istismar –ensest grubundaydım. 18 kişilik grupta zor bir konuyu ayrıntılarıyla konuştuk, tartıştık, toplumda yaygın olan ama konuşulması neredeyse tabu olan bir konuda kadın kuruluşları olarak nasıl farkındalık yaratabiliriz, bunu düşündük.
Sonuç bildirgesi için raporumuzu hazırladık.
Üçüncü gün çalıştay sunumları ve sunumlar üzerine tartışmalar yapıldı. Eylem stratejileri belirlendi ve çıkan sonuç bildirgesinin, tüm illerde eş zamanlı olarak basınla paylaşımına karar verildi.
Çok yoğun geçen çalışmalardan sonra farklı şeyler yapacak gücü kalmayan katılımcılar yine de ikinci gece düzenlenen eğlencede keyiflendiler.
Her katılımcının kendi kurum yada ilini simgeleyen hediyesi,çekilen kura ile dağıtıldı.
Van’ a giden herkesin söylediği “Aman sakın Van Gölünde kahvaltı yapmadan gelme" dediği ünlü Van kahvaltısını her sabah yaptık.
Otlu peynir, kavut (sütle kaynatılan buğdayın kavrulduktan sonra öğütülüp tereyağla kavrulup üzerinde balla servisi) , murtoğa (unla yumurtadan oluşan un helvası görünümlü), kaymak üzeri bal ceviz vs. herkesin ilgisini çekti, keyifle yedik, hepimize afiyet olsun.
Son gün, sabahtan Akdamar Adasına gitmek üzere minibüslere bindik. Daha sonra teknelerle adaya çıktık. Ünlü Akdamar Kilisesini gezdik kıyıdaki restaurantda ,o nefis yemeğimizi yedikten sonra havaalanına yetişebilme telaşına düştük.
Ev sahipliğini üstlenen, başta Zozan ve Müjgan olmak üzere Van Kadın Derneğinin tüm üyelerine, gösterdikleri misafirperverlik, illeri Van’ı tanıtmak için gösterdikleri çaba için tekrar teşekkür ediyorum.
11. Kadın Kurultayının amacına ulaşması, tüm kadınların hayalindeki gibi bir yaşama ulaşması, sığınma evlerinin çok ama içlerinin bomboş olduğu yarınlar umuduyla.(LŞ/EZÖ)