Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, 23 Ekim'deki Van depreminin ardından kentteki durumu incelemek üzere yaptıkları ziyaretle ilgili izlenimlerini bianet'e anlattı.
"Depremi yaşayanların yanı sıra depremden sonra bölgeye Türkiye'nin çeşitli yerlerinden bölgeye giden insanların olağanüstü çabalarını mutlaka anmak gerekiyor" diyen Bakkalcı, özetle şunları söyledi:
* Depremden 32 gün sonra Van merkezdeydik, kabul edilemez, inanılamaz bir durumla karşılaştık. Türkiye'nin deprem kuşağında olduğunu artık ilkokul çocukları bile biliyorken, "birincil korunma" dediğimiz yani depremden önceki hazırlık sürecinin nasıl ihmal edildiğine tanıklık ettik.
* "İkincil koruma" denilen, depremle karşılaşınca yapılacaklar konusunun da planlı-programlı yürütülmediğini yerinde tespit ettik. Ortada bir plan, analize dayalı bir çalışma olmadığından, sağlıklı herhangi bir veri de elde edilemiyor. Van'da kaç kişinin yaşadığı, kaç kişinin hayatta olduğu gibi verilere ulaşmak mümkün değil. Travmayı yaşayan depremzedelerin başvurularıyla görünür kılınan bir takım sorunlar kümesi var.
* Gece dolaşırken, hemen hemen hiçbir binada ışık yanmadığı görülüyor. Yani, insanların çok büyük çoğunluğu evlerinde oturmuyor. Van merkezde yüz binlerce insan yaşıyordu. Bu insanlar evlerinde değilse nerede yaşıyor?
* Kızılay'ın altı çadır kenti var. Mevlana Evleri'nin nüfusu 1500. burası nisbeten bir düzen içinde, hizmetlere bir oranda ulaşılabiliyor. Ancak diğer çadır kentler son derece sağlıksız, tuvaletleri açıkta. Çadırkentlerde yaklaşık 20 bin kişi yaşıyor. Zaten depremden 32 gün sonra kış koşullarının ağır yaşandığı bir yerde, çadırdan söz etmek ayıp.
"Ne zaman afet bölgesi yapılacak?"
* Geriye kalanlar dağınık bir şekilde, başlarının çaresine bakmaya çalışıyorlar. Kamu çökmüş durumda. Örneğin, sağlık görevlilerinin barınacakları bir yer yok. Bazı hekimler, "İki gece süt üste aynı yatakta yatmadıklarını" söylediler. Deprem yaşayan görevlilerin zaten yer değiştirilmesi, nefes alması gerekirken onlara düzgün bir çalışma ortamı bile sağlanmamış.
* Van'da 2 bin 100 civarında mülteci vardı. Depremin ardından 1.440'ü İçişleri Bakanlığı izniyle resmi olarak Van'dan çıkış yaptı, bir kısmı da gayriresmi olarak çıktı. Şimdi 400 civarında mülteci var, yeni gelenler de olacak.
* Ancak gidenler mutlu değil. Bu Van'ı terk eden bütün insanlar için geçerli. İnsanlar sosyal yaşamlarından kopartıldı, bu gayriinsani bir durum.
* Bu koordinasyonsuzlukta, bilgisizlik, beceriksizlik, basiretsizlik, hatta kasıt gözüküyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan "Neden afet bölgesi ilan edilsin?" diyor. Bir afette "afet bölgesi" ilanı yapılmayacaksa ne zaman yapılacak? Şimdi gerçek bir seferberlik zamanıdır Van için. Eğer istenirse, en kısa sürede bu organizasyonsuzluk hali aşılabilir. (AS)