"Cumhuriyet tarihinden beri Kürtler kültürel kimlikleriyle Kürt olamadılar, bir Kürt her zaman resmen Türk'tü ancak yine de onun hakkındaki his, 'Kürt, güvenilmez' oldu."
Utrecht ve Endonezya Yogyakarta Üniversitelerinde sosyoloji dersleri veren Prof. Martin Van Bruinessen Kürt sorununda çözüm olanaklarını, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) soruna yaklaşımını bianet'e değerlendirdi. van Bruinessen'in saptamaları şöyle.
Kürtlere hiç güvenilmedi...
"60'lı yıllarda çağdaş Kürt hareketi vardı, sorun ekonomik eşitsizlik, sömürgecilik ve Kürtlerin kültürel haklarının onlara tanınmaması olarak iki ayrı parçayla tanımlanıyordu. Biliyorsunuz 'Türkiye Türklerindir' deniyordu, hala da deniyor.
"60'lardan beri soru aynı şekilde devam ediyor. Kürtler kendi kimlikleriyle yaşayamıyorlar. Asimile olan bir Kürt bile resmen Türktür ama aslında Kürt'tür ve ona güvenilmez. Bir Kürt her zaman resmen Türk'tü ancak yine de onun hakkındaki his; 'Kürt, güvenilmez' oldu.
"Devlete çok bağlı Kürtler de vardı ama Kürtlere genel olarak güvenilmedi. Eşit imkanlara sahip olamadılar. Kürtler hem ekonomik eşitlik hem de kendi kimliklerini yaşamak istiyorlar. Bu eşitliğe sahip olan çok az Kürt var."
Genç Kürtler umutsuz...
"PKK'ye hiç sempatisi olmayan Kürtler bile Türklerle bir arada yaşamak konusunda kendilerini umutsuz hissediyor, çünkü eşit olacaklarına inanmıyorlar. Artık genç Kürtler özerk bir Kürdistan'da bu eşitliğe sahip olacaklarına inanıyorlar. Ama tabii İstanbul'da yaşayan bir Kürt bağımsız Kürdistan olsa da gidip oraya yerleşmeyecek. Yaşamını kurduğu şehirde yaşamaya devam edecek."
AB'yle ilişkilerin durumu...
"AB üyeliğinin tehlikeye girmesiyle, Kürtler kültürel hakları ve insan hakları konusunda iyice umutlarını yitirdiler. Etnik gruplar arası güvensizlik arttı. Kürtler kültürel haklarıyla ilgili AB üyeliğinden umutluydular. Türkiye AB'ye girerse en azından kültürel haklarınıe elde edebilirler diye düşünüyorlardı, işkence olmayacak, insan hakları konusunda ilerleme olacak sanıyorlardı. AB-Türkiye ilişkilerinde de bir gerileme olunca umutları azaldı."
DTP'ye alan tanımalı, PKK ciddiye alınmalı
"Kürtlerin seçilmiş temsilcileri var, belediye başkanları var, Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) Meclis'teki milletvekilleri var, onlar dışlanıyorlar. PKK küçük bir örgüt olsa da ve bütün Kürtleri temsil etmese bile Kürtler üzerinde hâlâ büyük bir etkisi var. Kürt sorunu onlarla müzakere edilmeden çözülemez. DTP'yi Türkiye'ye çekmek, ciddiye almak önemli. Bir kesimin duygularını temsil ediyorlar. Eğer Türk tarafının gerçekten diyalog niyeti varsa PKK'yle müzakere etmeli ve DTP'yi fazla zorlamamalıdırlar. DTP içinde PKK'nin her hareketi onaylanmıyorsa bile, bunu açıktan ifade edemeyebilirler. Amaç sorunu çözmekse, burada onlara hareket alanı tanımak lazım."
AKP'nin tavrı
Orta sınıf Kürtler AKP'nin Güneydoğuya yatırım girişimlerinden memnunlar. AKP bu orta sınıfı dikkate alıyor ancak yoksul Kürt sınıfı yine burada yoksul olmaya devam diyor. Diğer taraftan AKP Kürtlerin kültürel haklarını tanımaya eğilimli, hükümet 'Müslüman kardeşlik' anlayışıyla yaklaşıyor soruna. Ancak yoğun bir kamuoyu baskısı var. Kemalist bir parti olsa durum değişik olurdu ancak AKP Sünni Kürtleri müslüman oldukları için benimsiyor. Bu durumda aslında televizyonda Kürtçe dini yayınlar olabilir.
Ancak bir özerklik düşünmek zor, AKP özerklik projesine soğuk bakıyor. (NZ)
Martin Van Bruinessen
1946'da Hollanda Schoonhowen'de doğdu. Utrecht Üniversitesi’nde fizik-matematik ve antropoloji-sosyoloji öğrenimi gördü. 1974-76 arasında Türkiye, İran ve Irak’ta Kürtlerin yaşadığı bölgeler üzerine saha araştırmaları yaptıktan sonra 1978’de doktora tezi olan Kürdistan’da Ağalık, Şeyhlik ve Devlet’i yayımladı. 1977-78’de Utrecht Üniversitesi Türkoloji Bölümü’nde Osmanlı tarihi araştırmalarına başladı ve bu konudaki çalışması 1988’de Evliya Çelebi Diyarbakır’da adıyla yayımlandı. Türkiye ve Kürdistan tarihi ve toplumuyla ilgili araştırmalarının yanı sıra 1982’den bu yana Endonezya üzerine çalışmaya başladı. Altı yıl kaldığı Endonezya üzerine çeşitli dillerde makaleler yazdı. Halen bu ülkenin Yogyakarta şehri üniversitesinde sosyoloji dersleri veren yazar, İslam üzerine siyasi ağırlıklı incelemelerini sürdürüyor.