BAŞKALE İLÇESİNDE KAMYONETİ İLE KAÇAK MAZOT NAKLEDERKEN JANDARMA TARAFINDAN ÖLDÜRÜLEN
MÜMTAZ ÖZDEMİR
İLE İLGİLİ
VAN BÖLGE BAROSU RAPORU
05 TEMMUZ 2002
MÜMTAZ ÖZDEMİR'İN ÖLDÜRÜLMESİNE İLİŞKİN
VAN BÖLGE BAROSU RAPORU
I. OLAY, İDDİA VE HEYET OLUŞUMU
Mümtaz Özdemir (26) adlı kişi 24.05.2002 tarihinde Başkale ilçesine bağlı Kızılca köyü ile Güleçler köyü arasında, aracıyla kaçak mazot naklederken jandarmanın "dur ihtarı"na uymadığı gerekçesiyle öldürülmüştür. Maktulun yakınları tarafından Baromuza yapılan başvuruda Özdemir'in sağ yakalanması mümkün iken öldürülmesinin keyfi, yargısız infaz olduğu ve yetkili makamın öldürme olayını gerçekleştirenler hakkında "soruşturma izni" vermeyerek olayı kapatmak istediği ileri sürülmüştür. Bu iddiaları, insan hakları temel normları ile Avukatlık Yasasının bize yüklemiş olduğu insan haklarını savunma ve koruma kapsamında değerlendiren Baromuz, iddialarla ilgili araştırma ve inceleme yapmak için bir heyet oluşturmuştur.
Yönetim Kurulu Üyesi Av. Ayhan ÇABUK ile Av. Nejdet EDEMEN'den oluşan heyetin; görgü tanıkları, bilgi sahipleri, yetkili makamlar ile hazırlık dosyası ve olay yerinde yaptıkları görüşme ve incelemelerin sonuçları şöyledir:
II. OLAYLA İLGİLİ YAPILAN GÖRÜŞMELER
a) Mustafa ÇÖĞGÜN (Başkale Kaymakamı): Kaçakçılıkla ilgili mevzuatımız eskidir ve bundan kaynaklanan bazı sıkıntılar vardır. Bilindiği gibi yasamız kaçakçılığı önlemede görevli personele silah kullanma yetkisi vermektedir. Olayda ölen şahsa "dur ihtarı" çekilmiş, uyarı ateşi açılmış, ancak şahıs, aracını görevliler üzerine sürerek ihtarlara uymamıştır. Olayın gece meydana gelmesi, sınıra yakın bir yerde cereyan etmesi de dikkate alınmalıdır. Bir an için kendimizi jandarmanın yerine koyup olayı ona göre değerlendirmeliyiz.
Ayrıca ölen şahsın 6 tane kaçakçılık sicili var, kanunları ihlal eden, kanunlara aykırı davranan bir kişidir. Araçta kaçak mazot vardır. Aracın farları sönük vaziyettedir. Şebekedirler. Olayda öncüleri de vardır. Uyarılara uymayan bu şahıs 280 metre yol gittikten sonra görevliler durdurmak için aslında lastiğine ateş etmişlerdir. Ancak hedef duran değil, hareketli bir hedeftir. Bu nedenle mermi lastiğin üst kısmına isabet ederek sağ bacağına değmiştir. Yaralı şahsın sağ bacağından fışkıran kan, sol bacağına bulaştığı için asker kanı durdurmak için gecenin karanlığından dolayı yanlışlıkla sağ bacak yerine sol bacağını bağlamıştır. Daha sonra tedavisi için Başkale'ye getirilmiştir.
Şimdi bu olayda silah kullanma yetkisi doğmuş mu doğmamış mı? Bana göre doğmuştur. Yapılan tahkikat evrak ve raporu doğrultusunda, ben de takdirimi soruşturma izni vermeme yönünde kullandım.
İstanbul'daki banka soygunu olayını hatırlarsınız. Güvenlik görevlisinin burnunu kıran soyguncu, onu öldürmek için silahının tetiğine bastığı halde silah ateş almadığı için görevli ölmekten kurtulmuştu. Soyguncular paralarla birlikte kaçmaktayken kendine gelen görevli soyguncuların peşinden ateş ederek onları öldürdü. Şimdi bu görevliye ne yapmak lazım? Bana göre ödüllendirmek lazım. Ancak bu olay çok tartışıldı. Olaydan sonra birçok banka soyulduğu halde hiçbir görevli artık silah kullanmıyor. Çünkü banka olayından sonra tutuklanan güvenlik görevlisinin yaşadıklarını onlar yaşamak istemiyorlar.
Ancak soruşturma ile ilgili yasada değişikliğe gidilebilir. Bu tür ölümlü olaylarda soruşturma yetkisi idari makamlardan alınarak adli makamlara verilebilir. Yasamız bu konuda oldukça eski. Muhakkik olarak görevlendirilen binbaşı, olayı gerçekleştirenlerle aynı kurumdan olabilir. Bu durum yasadaki düzenleme gereğidir.
Yaralı şahıs geciktirilmeden hastaneye götürülmüştür. Ancak bu olay bizim için bir ders oldu. Güvenlik personeli olaydan sonra tembihlenmiştir.
b) Yusuf Taner YILDIZ (Başkale Cumhuriyet Savcısı): Olayın kovuşturmasını yapan savcı ben değilim. Kovuşturmayı yapan meslektaşım Mahmut TOKMAK'tır. Kendisi şu anda izinlidir. Ancak olay hakkında benim de bilgim var. Olay şahsın mazot kaçırması sırasında olmuş, "dur ihtarı"na uymaması üzerine kendisine ateş açılmıştır. Yapılan tahkikat sonucu ateş eden görevli savcılığımızca tutuklamaya sevk edilmiş ve "yasal sınırları aşma suretiyle adam öldürme" suçundan tutuklanmıştır. Ancak olay "mülki görev" kapsamında kalan bir fiil olarak değerlendirildiğinden mülki görev yapan jandarma görevlileri hakkında idare, tahkikat yapmış ve neticede mülki amir soruşturma izni vermemiştir. Bunun üzerine tutuklu bulunan jandarma erinin tahliyesi istenmiş ve bu asker tahliye edilmiştir. Soruşturma izninin verilmemesi üzerine savcılığımız Van Bölge İdare Mahkemesi'ne gerekli itirazı yapmış ve bu itirazın sonucunu beklemektedir.
Ben şahsen soruşturma izninin verilmemesini şu şekilde değerlendirmekteyim: Verilen karar kanuna uygun verilmiş olabilir, ancak adalet duygusunu tatmin ettiğini söyleyemem.
c)Jandarma Tabur Komutanı: Randevu talebinde bulunulan Tabur Komutanı ile görüşme sağlanamamıştır.
d)Merkez İlçe Jandarma Komutanı: Randevu talebinde bulunulan İlçe Jandarma Komutanı ile görüşme sağlanamamıştır.
e) Timuçin ERSÖZ (Albayrak Jandarma Karakol Komutanı): Operasyonu gerçekleştirenler Van İl Jandarma Komando Taburu görevlileridir. Özel bir görevi icra etmekte olan bu jandarma birliği olay gecesi üç ayrı yerde tertip almış vaziyette iken "dur ihtarı"na uymayan şahıs görevlilerce vurulmuştur. Olayda bizim karakolumuza bağlı görevli asker bulunmamaktadır. Ancak olayın meydana geldiği yer karakolumuzun mıntıkası içindedir. Olay 01.00-02.00 saatleri arasında meydana gelmiştir. Haber aldıktan sonra saat 02.30 sıralarında olay yerine gittim. Vurulan şahsı gördüğümde halen yaşam belirtileri vardı. Şahsın kimliği olmadığı için araçta yaptığımız aramada hatırladığım kadarıyla "YEKEBAŞ" soyadlı bir şahıs adına düzenlenmiş araç ruhsatı vardı. Ben olay yerine gittikten yaklaşık 10-15 dakika sonra şahıs hastaneye götürülmek üzere araca bindirildi.
f) Filit AKKOYUN (Kızılca Köyü Muhtarı)*: Olay gecesi saat 02.30 sularında Albayrak Karakol Komutanı Timuçin ERSÖZ beni cep telefonumdan arayarak "Mehmet Emin YEKEBAŞ'ın arabası Kızılca'da ne arıyor? Onun şoförünü tanıyor musun?" diye sordu. Ben de "Evet, tanıyorum" diyerek Mümtaz ÖZDEMİR olduğunu söyledim. Bunu dışında aramızda bir konuşma geçmedi ve neden aradığını da anlamadım.
g) Naif MOLLAOĞLU (Kızılca Köyü Sakini)*: Evim gördüğünüz gibi olay yerinden yaklaşık 1 km. uzaklıkta. Olay gecesi seri silah sesiyle uyandım. Saat 01.00-01.30 arasıydı. Dışarı çıktım, yolda bir arabanın ışığını gördüm. Sesler geliyordu. Arabanın yanında askerleri de gördüm. Ancak olay yerine gitmedim.
h) Selahattin KARACA (Kızılca Köyü Sakini)*: Olay gecesi, köyüm Kızılca'ya aracımla gelmekteydim. Olayın meydana geldiği yere yakın bir yerde jandarma beni durdurarak köye girişin yasaklandığını söyledi. Saat 01.00-01.30 sularıydı. Bu arada ben köye gidemediğim için abim Abdülcabbar'ı arayarak haber verdim. Askerlerin yolu kapattığını, köye girişi yasakladığını, beni merak etmemelerini söyledim. Ben, orada aracımda beklerken bir süre sonra bir kısım askerin Albayrak istikametine gittiğini gördüm. Olay yerinde kalan askerler ise sabah saat 04.00-04.30 suları oradan ayrılarak gittiler.
I) Nedim AYDIN (Kızılca Köyü Sakini)*: Olay gecesi saat 01.30 sularında tuvalet için dışarı çıkmıştım. Seri halde iki kez peş peşe silah sesi duydum. Daha sonra sesler kesildi, ne olduğunu anlamadan evime tekrar girdim.
j) Kutas ÖZDEMİR (Ölenin Abisi): Olayın meydana geldiği yola birkaç taş koyarak bir aracın geçişini engellemek mümkünken, bu yapılmamıştır. Arabanın 5 tondan fazla yükle o rampadan kaçarak kurtulma imkan ve ihtimali yoktur. Zaten boş dahi olsa oradan ancak 1. vitesle çıkılabilmektedir. Jandarmanın "araç kaçıyordu" iddiası doğru değildir. Kaçsa bile biraz ilerde karakol var. Haber verilmesi halinde yakalama imkânı varken, bu yapılmamıştır. Zaten kaçması diye bir şey de söz konusu değildir.
Kardeşimi keyfi bir şekilde öldürmüşlerdir. Bu bölgede herkes kaçakçılıkla geçiniyor. Jandarma isterse günde 100 kişiyi aynı gerekçeyle öldürebilir. Ben bunun, bu işi yapanlara bir gözdağı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca olay olduktan sonra da kardeşim zamanında hastaneye kaldırılmış olsaydı kan kaybından ölmeyecekti. Özellikle müdahale edilmemiştir. Kardeşim bilinçli bir şekilde vurulmuş ve yaralı halde ölüme terk edilmiştir.
III. OLAYLA İLGİLİ TESPİTLERİMİZ
1. Olay, Kızılca köyünden bir kilometre mesafede, %15 civarında yol eğimi olan ve yaklaşık 500 metre uzunluğundaki virajlı yokuşun 300'üncü metresinde meydana gelmiştir. Başkale'ye 25 km., Albayrak'a 5 km., Bebleşin Karakolu'na 10 km., Kızılca köyü, Ahmet Ernas Sınır Karakolu'na 3 km. mesafededir.
2. Isuzu marka 3600 kg. yük taşıma kapasiteli araç, olay sırasında 79 adet 70 litrelik celikan (Plastik bidon) toplamı 5.500 litre mazot taşımaktadır.
3. Olayda görevli jandarma er ve erbaşının beyanlarının aksine, olayın gece saat 01.00 ile 01.30 arasında meydana geldiği tespit edilmiştir.
4. Sürücü Mümtaz ÖZDEMİR vurulduktan sonra araç bir metre mesafede durmuştur. (Jandarma Er Eren AKDENİZ'in beyanı)
5. Aracın yokuşu çıkarken farlarının yanık vaziyette olduğu (Er Kadem BÜBER, Er Dursun ÇİFTÇİ ve Kızılca köyünden Naif MOLLAOĞLU'nun beyanları ), sürücü vurulup aracın yanına gidildiğinde aracın iç lambasının yanık olduğu (Asb.Çvş. Ahmet ERNAS'ın beyanı.) tespit edilmiştir.
6. Yaralı Mümtaz ÖZDEMİR'in yaralı olan bacağı yerine diğer bacağına turnike yapılmıştır.
7. Araç üzerinde yapılan incelemede, sağ kapının kol hizasında bir adet, sağ ön camın başladığı yerden tam orta kenar kısımda bir adet, sağ tarafta kasa orta kısımda bir adet, aracın ön kaput ile kasa arasında sağ kısımdan tavan kısmını da kaplayacak şekilde bir adet mermi giriş deliği olmak üzere araçta toplam dört adet mermi giriş deliği bulunduğu ve başkaca mermi giriş ve çıkış deliğine rastlanmadığı halde, Ölü Muayene ve Otopsi Tutanağı'nda şahsın elbiseleri üzerinde yapılan incelemede, ceketin düğmelerinin bulunduğu kısımda mermi giriş deliklerinin görüldüğü, pantolonun sağ cebinin alt dikiş kısmında kalça hizasında yaklaşık 4x4 cm. genişliğinde mermi giriş deliği, yine pantolonun sağ baldır hizasında yaklaşık 4x4 genişliğinde mermi giriş deliğinin bulunduğu, yine pantolonun bu paçasının paça kısmından başlayarak yaklaşık 30 cm. yukarısında bir parmak girecek kadar bir deliğin olduğu, bu deliğin yaklaşık 4 cm. yukarısında bu delikten daha küçük kanla kaplı bir yırtığın olduğu, pantolon yere serildiğinde sol cebin arka kısmına gelecek şekilde yaklaşık 10-12 cm. aşağısında baldır hizasında bir parmak girecek genişlikte düzgün bir yırtığın olduğu, sağ cebin iç kısmında yapılan incelemede alt kısmında 3 cm. genişliğinde kenarları düzensiz yırtık ve yanık durumda bir deliğin olduğu tespit edilmiştir. Kol ve bacaklar üzerinde yapılan incelemede sağ dirsek üzerinde 1x1 ebatında ekimoz, sağ el bileğinin 5 cm. üstünde 05x1 cm. genişliğinde ekimoz, sağ bacak femur 1/3 üst kısmının lateral bölgesinde 3x3 cm. ebadında düzgün olmayan kenarlarında ve cilt altında yanık lekesi olan mermi giriş deliği, sağ ayak diz altı tıbia lateralinde 5x5 genişliğinde, bu deliğin karşısında ayak iç kısmına gelecek şekilde 3x3 cm. genişliğinde cilt altı ve cilt üstü yaraların olduğu, sol bacakta topuğun 5 cm. yukarısında ayak bileğinin birleştiği yerde çapı niteliği belirsiz ekimozların olduğu, neticede ölümün bacaktaki yaralanmadan dolayı ana damarın parçalanması sonucu oluşan dolaşım ve solunum yetmezliğinden meydana geldiği tespit edilmiştir.
8. İlgililer hakkında soruşturma izni verilmeyerek olayın üstünün örtülmek istendiği yönündeki iddialar açısından yaptığımız incelemede, soruşturmayı yapan muhakkikin sadece olayda silah kullanan iki askeri dinlediği, bunun dışında (olay yerinde inceleme yapmak gibi) bir araştırma, inceleme yapmadan, olayla ilgisi bulunan diğer şahıslar ile mağdur yakınlarını dinlemeden rapor tanzim etmiştir. Muhakkikin hazırladığı bu rapor doğrultusunda idari makam soruşturma izni vermemiştir. Savcılığın, idari makamın bu kararına itiraz ettiği ve bunun henüz sonuçlanmadığı tespit edilmiştir.
IV. DEĞERLENDİRME ve YANITLANMASI GEREKEN SORULAR
1. "Dur ihtarı"na uymayarak kaçtığı iddia edilen, taşıma kapasitesinin çok üstünde yüklü olan ve %15 eğimin olduğu 500 metrelik yokuşta oldukça yavaş seyir eden aracın sürücüsünü vurmadan durdurmanın başka bir imkanı bulunamaz mıydı? Örneğin, üst tarafta konumlanan görevlilerin zaten oldukça dar olan yola taşla engel oluşturmaları şeklinde bir önlem almaları ya da bir insanın arkasından koşarak yetişmesi mümkün olan bir hızla seyir eden aracın lastiklerine ateş ederek durdurulması mümkün değil miydi?
2. Kaçsa bile, 3 km. mesafedeki Anıl, 5 km. mesafedeki Albayrak, 10 km. mesafedeki Bebleşin karakolları ile irtibata geçilerek yakalanması olanağı yok muydu?
3. Kan kaybından öldüğü tespit edilen Mümtaz ÖZDEMİR'in yaralı olan bacağı değil de sağlam bacağı neden bağlanmıştır? Gecenin karanlığını neden göstermek tatmin edici ve kabul edilebilir bir cevap mıdır?
4. Olayın tanık anlatımları ile 01.00-01.30 saatleri arasında meydana geldiği ve bu ifade Albayrak Jandarma Karakol Komutanı beyanları ile doğrulandığı halde, operasyona iştirak eden görevliler neden hep bir ağızdan olayın 02:30-03:00 arası meydana geldiğini söylemektedirler? Bu beyanları ile 25 km. mesafeye rağmen saat 05:00 sularında Başkale Hastanesine getirilen yaralının saatler sonra hastaneye yetiştirilmesi ve sonuçta kan kaybından dolayı ölmesinin doğuracağı sorumluluktan mı kurtulmak istemektedirler?
5. Araç üzerinde yapılan incelemede kasasına bir merminin, kaputuna ise üç merminin isabet ettiği tespit edilmiştir. Oysa, ölü muayene ve otopsi tutanağında maktulün vücuduna ve elbiselerine isabet eden mermi sayısı, isabet açı ve noktaları ile kaputa isabet eden mermilerin sayısı, kaputa isabet açıları ve isabet noktaları birbirini tutmamaktadır. Maktulün vücuduna ve elbiselerine isabet ettiği tespit edilen mermiler ile araca isabet eden mermiler neden birbirini tutmamaktadır?
6. Maktulün sağ cebinin iç alt kısmında 3 cm. genişliğinde kenarları düzensiz yırtık ve yanık durumda bir deliğin olduğu tespit edilmiştir. Aynı noktada otopsi raporunda da " sağ bacak femur 1/3 üst kısmının lateral bölgesinde 3x3 cm. ebadında düzgün olmayan kenarlarında ve cilt altında yanık lekesi olan mermi giriş deliği " tespit edilmiştir. Pantolonda ve cilt altında yanık lekesi kurşun deliğindeki bu yanık ne anlama gelmektedir, bu durum silahla yakın atış sonucu oluşmuş olabilir mi?
7. Maktulün vücudunun muhtelif yerlerinde(sol bacakta topuğun 5 cm. yukarısında, sağ dirsek üzerinde 1x1 ebatında, sağ el bileğinin 5 cm. üstünde 05x1 cm. genişliğinde) ekimozlar saptanmıştır. Bu ekimozlar maktul yakalandıktan sonra darp edilme sonucu oluşmuş olabilir mi?
V. KANAAT ve SONUÇ
Heyetimizin yaptığı araştırma ve incelemeler sonucuna göre;
Mazot kaçakçılığı yapan Mümtaz ÖZDEMİR'in, kaçakçılığa konu malzemeler ile sağ olarak yakalama olanağı bulunmasına rağmen, Kaçakçılığın Men ve Takibi ile görevli jandarma timi tarafından vurularak yakalanmıştır.
Heyetimiz, yaralı olarak ele geçen Mümtaz ÖZDEMİR'in kan kaybını önlemek için yaralı sağ bacağı yerine sol bacağının bağlanmasını gecenin karanlık oluşu sebebi ile izah edilemeyeceği kanaatindedir.
Heyetimiz, yaralının 25 km.lik kısa mesafeye rağmen olaydan yaklaşık 3 saat sonra hastaneye götürülmesini kabul edilemez bir süre olarak görmektedir.
Heyetimiz, idari makamın olayla ilgili verdiği kovuşturmama kararını kamu vicdanı ile bağdaştırmamakta, bu kararı adaletin tecelli etmesinin önünde bir engel olarak görmektedir.
Mümtaz ÖZDEMİR'in öldürülmesi hakların en kutsalı olan yaşam hakkının ihlalidir.
Kamu personelinin görevini yaparken yasaların kendisine vermiş olduğu yetki sınırını aşmasına göz yumulmamalıdır. Hukukta kayırımcılık yoktur ve olmamalıdır. Olayda, yasanın kendisine sağladığı yetki sınırlarını aşan görevlilerin en kısa zamanda bağımsız yargı organı önüne çıkarılarak yargılanmaları sağlanmalıdır.
Av. Ayhan ÇABUK Av. Nejdet EDEMEN
Van Bölge Barosu Van Bölge Barosu Avukatı
YK üyesi
_________________________________________________________________
* şahısların beyanları olay yerinde alınmıştır.