Vakıf üniversitelerinde görev yapan araştırma görevlileri, Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) ‘akademisyenlere devlet üniversitelerinden az ücret ödenemez’ kararını çiğneyen üniversite yönetimleriyle mücadele içerisinde.
“Eşit işe eşit ücret” isteyen vakıf üniversitelerindeki araştırma görevlileri yaşadıkları maddi hak ihlallerinin yanından bugün işten çıkarılma ya da mobbing ile karşı karşıya.
Üstelik bu yeni bir tartışma da değil. Araştırma görevlileri uzun yıllardır hakları için mücadele ediyor. Eşitlik meselesi de Nisan 2020’de yayımlanan Yükseköğretim Kanunu ile düzenlendi ve ‘vakıf üniversitelerindeki akademisyenlere devlet üniversitelerinden az ücret ödenemez’ düzeyine getirildi.
Ancak YÖK’ün 2021’de yayımladığı Vakıf Yükseköğretim Kurumları Raporu’na göre bu kanun değişikliğinden sonra bile birçok vakıf üniversitesinde her unvan için ödenen maaşlar, aynı unvanlar için devlet üniversitelerinde verilenlerin altında kaldı.
Öyle ki, rapora göre bazı vakıf üniversitelerinde araştırma görevlilerine, öğretim görevlilerine ve doktor öğretim üyelerine 2021’de ödenen maaş, 2022 için açıklanan asgari ücretin sadece biraz üzerinde.
Hatta vakıf üniversitelerinde araştırma görevlisi ve doktor öğretim üyesi maaşları 2022 için açıklanmış en düşük ücretli devlet memuru maaşı olan 6 bin 429 TL’nin de altında.
Buna karşılık devlet üniversitelerinde görev yapan en düşük ücretli araştırma görevlisinin maaşı 9 bin 900 TL.
Hal böyle olunca vakıf üniversitelerince düşük maaşlarla çalıştırılan öğretim görevlilerin bu koşullarda geçinebilmeleri, bilimsel ve eğitsel açıdan kendilerini geliştirebilmeleri imkânsız duruma geldi.
Bilgi Asistanlar Birliği "Eşit işe eşit ücret" istiyor
Bilgi Üniversitesi’nde görev yapan araştırma görevlileri yasaya aykırı olarak devlet üniversitelerinde görev yapanlarla aynı ücreti almadıklarını belirterek bir ‘Eşit işe eşit ücret’ kampanyası başlattı. Taleplerini de üniversite yönetimine iletti.
Ancak kısa bir süre sonra araştırma görevlileri “17 Nisan 2020’de ilgili YÖK Kanununun yürürlüğe girmesinin ardından üniversite yönetimi tarafından bilgilendirme taleplerimiz görmezden gelindi ve bu konu şeffaf bir şekilde yönetilmedi.” açıklaması yaptı.
Bunun üzerine bu yılın Ocak ayında (kanunun yürürlüğe girişinden 21 ay sonra) araştırma görevlileri eşitsizliğin ortadan kaldırılması için yeniden bir araya geldi. Araştırma görevlileri “İzleyebileceğimiz yolları görüştük. Yaptığımız görüşmeler sonucunda okulumuzda görev yapan 105 araştırma görevlisi olarak 17 Ocak 2022’de bir dilekçe ve imza metni ile rektörlükle bir görüşme talep ettik” dedi.
Taleplerini de sosyal medyadan şöyle paylaştı:
- Maaşlarımızın devlet üniversitelerindeki meslektaşlarımızla net üzerinden eşitlenmesi
- Devlet üniversitelerinde yapılan Ocak zammının ivedilikle maaşlarımıza yansıtılması
- Maaşlar arasındaki farkın enflasyon sebebiyle açılmasının önüne geçmek için devlet üniversitelerinde olduğu gibi senede iki sefer ücret düzenlemesi yapılması
- Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yaşanan ücret kayıplarının geriye dönük tazmini • Gelecekte mali konularla ilgi süreçlere dair bizlere önceden bilgi verilmesi
- Yemek kartı ve tamamlayıcı sağlık sigortası gibi yan haklarımızın net maaş hesabının dışında tutulması
Talepler kabul görmedi
Bunun üzerine araştırma görevlileri 2 Şubat 2022’de rektörlükle bir görüşme yaptı. Ancak taleplerinin kabul edilmediği kendilerine sözlü olarak 18 Şubat’ta duyuruldu.
Ardından araştırma görevlileri rektörlüğe taleplerinin haklı bir ispatı olan mahkeme kararlarını e-postayla gönderdi.
Karşılanmayan talepleri üzerine de 7 Mart 2022’de yaşadıkları süreci okul kamuoyuyla paylaşmak için kampüste bir masa açma sürecini başlattılar.
Akademiler ve patron rektörler
Kanun gereği ileri ve geri yönelik yapılacakların net olduğu bu süreçte rektör ve yönetimin tavırlarının bir akademik ya da idari personel olmanın dışına çıktığını artık bir patron edası takınıldığı süreci şu şekilde aktarıyorlar:
“Üniversite yönetimi bizlerden 9 Mart’ta acil bir görüşme talep etti. Sözcümüzün özellikle heyet görüşmesi talep etmiş olmasına rağmen rektör yalnız bir kişiyle görüşmekte ısrarcı davranarak bir temsilci heyetiyle görüşmeyi reddetti. Bizler de buna karşılık olarak sözcümüzü yalnız bırakmamak ve yönetimin muhatabının sadece bir kişi olmadığını hatırlatmak için görüşme saatinde rektörlük önünde bir araya geldik.”
Bilgi Asistanlar Birliği bu görüşmenin sonucunu da şöyle duyurdu:
“Net maaşta eşitlenmeyeceğimizi, yılda iki zam gerçekleşeceğini ancak bunun neye göre düzenleneceği belirtilmeyen, buna ek olarak yan haklarımızın elimizden alınacağı, nihai olarak hak kaybı anlamına gelecek bir sözleşmenin teklif edildiğini öğrendik.”
Şimdi Bilgi Üniversitesi yönetiminin asistanların 'eşitleme' söylemine karşı açtığı kartlardan biri araştırma görevlilerinin yan haklarının ellerinden alınması. Eğer devlet üniversitesi olarak eşitlenmek istiyorlarsa “tıpkı devlettekiler yemek ödemeniz olmaz, yemek kartı uygulaması kalkar” dayatması. Ancak hakları olan ücreti aldıkları takdirde yemek hakkından feragat etmesi beklenilen Bilgi Üniversitesi'nde devlette 3 lira olan öğle yemeği tam 42 lira.
Görüşmeleri işveren işçi düzeyinde tutan rektörlük ve yönetim kanun açıklanana kadar yaratılan hak ihlallerinin tartışmadığı gibi kanun sonrası sürecin örülmesin imtina ediyor.
Akademik üretkenliğin ve fikir işçiliğinin imkan ve potansiyelini daraltan sözleşmeleriyle çalışma koşulları, ücret ve saygınlığı zedeleyecek pratiklerin öneren Bilgi Üniversitesi yönetimi süreci hukuka aykırı, şeffaf olmayan,keyfi ve su üstünde kalır şekilde ilerletiyor.
Ancak Bilgi Asistanlar Birliği de gelişmeleri aktarırken süreci başlatırken amaçlarının yaklaşık iki yıldır uygulanmayan kanunun uygulanması olduğunu hatırlatıyor ve mücadelelerinin haklarını alana kadar süreceğini vurgulamaktan geri kalmıyor.
Akademide ücret dayanışmasına fatura: Kod-22
Nişantaşı Üniversitesi’nde eşit işe eşit ücret” talep eden ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini isteyen ve onlara destek veren 40 akademisyen geçtiğimiz günlerde "performans düşüklüğü" gerekçe gösterilerek işten çıkarıldı.
Akademisyenler, işlerine 'Kod-22' ile tazminatsız olarak son verilmesinin ardından Vakıf Üniversiteleri Dayanışma Meclisi (VÜDAM) ve Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), üniversite önünde dün basın açıklamasında bulundular.
Yazın tercih döneminde arş görleri pc lablarına indirerek aday öğrencilere ücret bilgilendirmesi yaptıran, öğrenci ile telefonda nasıl konuşmamız gerektiğini "satış nedir?" eğitimiyle bize dikte eden bu üni, bilgi üretim süreçlerinin metalaşmış halinin son noktasıdır.
— Ekinsu Devrim (@EkinsuDevrim) March 31, 2022
YÖK’ten Maltepe Üniversitesine soruşturma
Ticarethane gibi işletilen birçok vakıf üniversitesi araştırma görevlilerinin ücretlendirmeleri kanun doğrultusunda düzenlememeye devam ediyor. Vakıf üniversiteleri YÖK’ün kararı ve uyarısına rağmen akademisyenlere düşük ücretler vermeye devam edenlerden biri de Maltepe Üniversitesi.
Eşit ücretlendirme konusunda diğer vakıf üniversitelerden farklı bir tavırda olmayan Maltepe Üniversitesi’nin Öğretim elemanlarına zam döneminde “yüzde 0 zam” yapması bardağı taşıran son damla oldu.
YÖK gelen bir şikâyet üzerine Maltepe Üniversitesi hakkında akademisyenlere düşük ücret verdiği gerekçesiyle soruşturma başlattı.
Maltepe Üniversitesi'nde çalışan öğretim elemanı arkadaşlarımızın yanındayız. Haklı talepleri karşılanıncaya kadar mücadeleye devam!#MaltepeUniversitesiUcretiEsitle #MaltepeUniversitesiKanunuUygula #VakıfÜnideÜcretleriEşitle pic.twitter.com/XAosA4i40k
— Vakıf Üniversiteleri Dayanışma Meclisi (@vudameclis) March 31, 2022
(HC/HA)