Van Kadın Derneği, Van depreminin üzerinden geçen bir yılı yazdı:
7,2'den sonra hepimiz kendimizi sokaklara attık, yakınlarımızı harıl harıl aramaya başladık. Bir yıkım var mı acaba? sorusunun yanıtı 'Van'da yok ama Erciş'te var' olunca hepimiz Erciş'teki yakınlarımıza ulaşmaya çalıştık. Ancak hatlar çekmiyordu ve kimse kimseye ulaşamıyordu. İl dışından arayanlardan birbirimizin haberini alıyorduk. Kaotik ortam bir türlü geçmiyordu. Trafik tıkanmıştı.
Herkesin yüzünde korku ve belirsizlik...
Evlerimize giremiyorduk, sokaklarda ateşler yakıldı, battaniye ve bizi sıcak tutacak ne varsa ısınmaya çalıştık. Erişkinlerden çok çocukların, hastaların, yaşlıların , engellilerin ev içinde bile zorlu olan yalamları daha da zorlaşmıştı. Yalnız kadınlar o gün daha da yalnızlaşmıştı.
7,2'den sonra medyadan bize yansıyan ırkçı söylemler dilden dile dolaşmaya başladı. Habertürk spikerinin "Her ne kadar Van'da olsa da acımız büyük" ile ATV'de program yapan Müge Anlı'nın "Herkes haddini bilecek. Yeri geldi mi taş atacaksınız, kuş avlar gibi avlayacaksın sonra yardım isteyeceksin. O polisler hemen yardımına koştu oradakilerin. O taş atanların eli kırılsın" ifadelerinde olduğu gibi milliyetçi bilinçaltı açığa çıktı. Sosyal medyadaki ırkçı söylemler de cabası... Bir coğrafyada yaşanan doğal afet doğaldı ancak sonraki bu söylemleri tabiiki doğal karşılamadık.
Van merkezde yaşayanlar yavaş yavaş evlerine giriyordu. Kenti yönetenler 'artık içeri girilebilir' demişti ki, 5,6 şiddetinde bir deprem daha oldu. İşte o zaman Van'da yıkılan iki otel ve merkezdeki binalar sonucunda enkaz altında kalanlar ve yaşamını yitirenler oldu. Binalar bayağı hasar gördü. Şehrin dışına doğru akan bir trafik vardı. Terkedebilenler Van'ı terkediyordu. Ama kalanlar.... Kalanlar en diptekilerdi.
Evet deprem doğaldı; fakat sonrasında yaşadıklarımız felaketti. Fiziki olarak şehir harap oldu, yüzlerce insan öldü, yüzlercesinin vücudunda araz kaldı, binlerce kişi evsiz kaldı... Bunlar son derece somut, gözle görülebilen sonuçlardı. Gözle görülmeyen ama kalplerimizi dağlayan yıkımlar da yaşadık.
Depremden sonra göçük altındakileri çıkarmak için hiçbir ülkeden "yardım" istemeyen hükümet, potansiyelini görmek istedi. Hepimiz o potansiyeli gördük. Bir depremde Türkiye Cumhuriyeti Devleti ne denli yeterlidiri görmek için Van pilot bölge seçildi, en iyi ihtimalle. Fakat olasılığı daha yüksek olan bir ihtimal de şuydu ki, Kürtler doğal olarak ölüme terk edildi.
Bu söylediğimiz bir komplo teorisi gibi gelebilir. Bizler, yıllardır bölgede yaşayan insanlar ölüme ve çaresizliğe nasıl terkedildiğimizi çok yakından gördük. Yardım kamyonları, tırları şehre sokulmadı.
Deprem akşamı hiçbir yerde ekmek bulunmazken Yüksekova'dan gönderilen ekmek şehre sokulmadı. Sonraki günlerde de bu durum devam etti. Çadırlar ulaşmadı, ulaşan çadırlar adaletsiz dağıtıldı.
Depremin ikinci gününden beri bizler, Van Kadın Derneği olarak destek çalışmalarına başlamıştık, bir yandan ulusal ve uluslararası kadın örgütlerine destek vermeleri için ulaşıyor, bir yandan da Van'daki kadınlara ulaşıp alınan destekleri kadınlara ulaştırmaya çalışıyorduk.
Yıllardır kadına yönelik şiddetle mücadele eden ve bir çok başarı elde eden Van Kadın Derneği depremde de dayanışmayla bir çok sorunun üstesinden gelebileceğimizi fark ettik.
7,2 ve 5,6'dan önce bir kadın şiddet gördüğünde ne yapmalı, haklarını almak için nerelere başvurmalı, kurumlar görevlerini yapmadığında nasıl politikalar üretmeliyizi çok iyi biliyorduk. Fakat depremden hemen sonra başladığımız çalışmalar sonrasında çok iyi çadır kurmayı, uyku tulumu fermuarı tamir etmeyi, depolarda her bedene, numaraya göre kıyafet tasniflemeyi, istediğimizi alana kadar dilekçeler yazmayı öğrendik.
Bütün bunları öğrenirken, bunları yapması gerekenlerin türlü hesaplar içerisinde kaybolduklarını gördük. "Kime oy verdiysen git ondan yardım iste" gibi cümlelere aşina olduk.
Depremin üzerinden bir yıl geçti. Koskacaman 365 gün... Ne değişti yaşamımızda? Zengin daha zengin, yoksul daha da yoksul... Politikalar ve buna dayalı uygulamalar daha da yıkıcı...
7.2 ve 5.6'da 700.000'den fazla insan zarar görürken, 1000'den fazla insan hayatını kaybederken "bizleri deprem değil nefret üzerine kurulmuş politikalar öldürdü". (ÇT)
* VAKAD'ın 15. Kadın Sığınakları ve Dayanışma Merkezleri Kurultayı'na sunduğu 'Afetlerde Devletin Milliyetçi Politikalarının Yıkıcılığı ve Kadınlar; Van Depremi Örneği' başlıklı tebliğin linki için tıklayın.