Dergi yapmak zor iş hele büyük kentlerden uzak yapılıyorsa. Artvin'in Hopa ilçesinde yaşayan Cemil Aksu ve arkadaşları zoru başararak, şimdiye kadar 12 sayı çıkardıkları bir dergi projesini hayata geçirdiler. Biryaşam ismini verdikleri derginin kuruluş serüveni ve hikâyesini Cemil Aksu ile konuştuk.
Biryaşam fikri nasıl doğdu?
Parkta otururken birden altında serinlediğimiz ağacın adını merak ettim. O ağaç yıllardır orada, tepemizde duruyordu ve adını bilmiyordum. Masadakiler de bilmiyordu. Ama 'dünya meseleleri'nden konuşuyorduk, o anda. Dünyayı değiştirmekten, iklim krizinden falan... Bilmediğimiz, tanımadığımız dünya ve doğayı nasıl kurtarabiliriz ki! Biraz yaşadığımız kentin hamurunu tanımak, herkesin cennet dediği Karadeniz'in doğasını ve maruz kaldığı tehlikeleri bilmek, bizi farklı ve bir kılan kültürel kimlikleri tanımak... Bunları bilmeden neyi nasıl değiştireceksin? Bu tartışmalardan doğdu üç yıl önce Biryaşam. Yani önce kendimiz değişelim, dinleyelim, araştıralım ve öğrenelim, sonrasına sonra bakalım...
Daha evvel dergi tecrübeniz var mıydı?
Hayır yok. Nasıl olsun ki? İçerden yeni çıkmıştım, 2005'te. Daha önce bazı dergi ve gazetelerde yazılarım çıkmıştı. Okumayı ve yazmayı seviyorum. Biraz arkadaşlarımın başını yiyerek hızlıca bilgisayarı öğrendim, grafik programları bulduk, yapa yapa, Google amcaya sora sora öğrendim, öğrenmeye de devam ediyorum. Bu arada geçen yıl, Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Bölümü hocalarıyla bir 'gezici iletişim atölyesi' yaptık. Orada özel mesai yaptık hocalarla, sağ olsunlar bizi kırmadılar, gece yarılarına kadar çalıştık.
Derginin amacı nedir, bugüne kadar neler yaptınız?
Karadeniz'de ciddi kültür ve çevre sorunları var. Kent bilinci yok, kültürel-etnik kimlikler arasında hala ayrımcılık var, sınır kapısının açılmasında sonra oluşan kaos ortamı ciddi ahlaki dejenerasyon yaratmış. Sonra biliyorsunuz, ciddi çevre sorunları var. Furya halinde yapımına başlanan santraller bir yandan, tarım ve hayvancılıkla birlikte köy yaşamının bitişi ve insanların çevreye/doğaya yabancılaşması ve doğayı/çevreyi paraya çevirme derdine düşenlerin, buna turizm diyorlar, hızla artması... Yerel yönetimler kalkınma adına her türlü kötülüğü yapıyorlar. Kimse ya nasıl bir geleceğe doğru gidiyoruz diye sormuyor. Sorup ona göre bugünkü ihtiyaçlarını, icraatlarını planlamıyor. Dergi aracılığıyla bütün bu konularda gene önce kendimiz sonra herkes için farkındalık yaratmayı amaçlıyoruz. Sözlü tarih ve kültür araştırmaları yapıyoruz. Bunlar bu alandaki akademisyenlere malzeme sağlayan çalışmalar. Çevre hareketlerine yer veriyoruz, katılıyoruz. Bir dernek kurduk, Biryaşam Kültür ve Ekoloji Derneği. Dernek aracılığıyla geçen sene Kafkas Film Günleri yaptık, epey ilgi gördü. Bu sayede İstanbul gibi büyük yerlerdeki sanat, sinema ortamıyla kontak kurma imkânı oldu. Bu yılda köylerde film gösterimleri yaptık. Kültür ve çevre sorunları ile ilgili filmler. Bahçeşehir Üniversitesi'nden hocalarla yaptığımız iletişim atölyesi kapsamında 'Son Bakış' diye, elektrik santrallerinin etkilerini anlatan bir belgesel çektik. Belgeselimizi festivallere gönderiyoruz. Bir de senaryo yazdık. Bu yıl, Avrupa'dan ve Türkiye'den otuzu aşkın sanatçının katıldığı SEAS X diye bir projenin Karadeniz'de yapılmasına vesile olduk.
Hopa gibi büyük kentlere uzak bir yerde dergi çıkarmak nasıl bir durum?
Çok somut bir örnek vereyim: İlk sayımızda Arhavi ilçesindeki bir (tek) parkla ilgili bir yazı yazmak istedim. Sahil yolu nedeniyle park denizden koparılmıştı ve adı da ha bire değişmişti: Özgürlük parkı, Atatürk parkı, gençlik parkı... Yazıyı yazdım ama parkın eski günlerini gösteren bir fotoğraf olsa iyi olacaktı. Arhavi'ye gittim, belediyeden, fotoğrafçılardan parkın fotoğrafını sordum. Kimse de fotoğraf yoktu, işin daha kötüsü kimsenin umurunda değildi, denize nazır bir parkın başına gelenler. Taşrada dergi çıkarmanın tek avantajı insanlarla doğrudan temas kurabilmemiz. Onun dışında her şey negatif. Bir kere insanlar kültüre para etmez uğraşlar olarak bakıyor. Kendine, çevresine ve doğaya yabancılaşmış insanlar. Geri dönüş zor. İnsanın yaşadığı mekân daralınca, ufku da yüreği de daralıyor. Bizim ufkumuzu açan bir şey oldu dergi.
İnsanlar dergiye nasıl ulaşıyor, ulaşmalı ya da?
Abonelerimiz var, kendimiz gönderiyoruz. Bazı yerlerde de temsilcilerimiz var, elimizden geldiği kadar yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Web sitemizden de bize ulaşabilirler. (UB/EÜ)