Özgür Gündem gazetesi ile dayanışmak için başlatılan “Nöbetçi Yayın Yönetmenliği” kampanyasına katılan gazeteci Murat Uyurkulak ve Özgür Gündem Sorumlu Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya hakkında açılan davanın ilk duruşması bugün İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Uyurkulak, mahkemede yaptığı savunmasında "Mesleğim gereği dünyanın dört bir yanında süregiden savaşları ve çatışmaları takip ettim. İhtilafların silahların değil insanların konuşmasıyla yani müzakereyle çözülebileceğine inandım" dedi.
Uyurkulak'ın savunması şöyle:
"Gazze'nin Sur'dan farkı yoktu"
"Yaklaşık yirmi yıldır gazetecilik yapıyorum. Dış haberciyim. Mesleğim gereği dünyanın dört bir yanında süregiden savaşları ve çatışmaları takip ettim. Çalıştığım gazetelerin sayfalarında yerle bir edilmiş şehirlerin fotoğraflarını yayınladım. Grozni, Gazze, Beyrut, Bağdat, Halep… O görüntülerin hiçbirinin Sur’dan, Şırnak’tan, Nusaybin’den, Cizre’den farkı yoktu.
"Çatışma bölgelerindeki sorunların basitçe ‘terör’ kavramının içine sıkıştırılamayacağını, her birinin derin ve karmaşık sebepleri olduğunu, şiddetle değil, daha fazla demokrasi ve özgürlükle çözülebileceğini gördüm. İhtilafların silahların değil insanların konuşmasıyla yani müzakereyle çözülebileceğine inandım.
"Romanlar, hikâyeler yazdım. Kitaplarım çeşitli ülkelerde, çeşitli dillerde yayınlandı. Pek çok gazete ve dergiye yüzlerce yazı yazdım. Hepsinde bu inancımı dile getirmeye çalıştım. Her daim barışı, kardeşliği, özgürlükleri ve demokrasiyi savundum. Düşünce, ifade ve basın özgürlüğünün hayati önemde olduğunu her fırsatta vurguladım. Yazdıklarımda bu yaklaşımın hilafında bir harf dahi bulunamaz.
"Benim için gazetecilik bir toplumsal sorumluluk meselesidir. Gazeteci toplumdaki çatışma ve anlaşmazlık noktalarını dürüst ve doğru bir şekilde yansıtır, sorunların sağlıklı bir şekilde tartışılması için alanlar açmaya gayret eder. Farklı düşüncelerin dile getirilebilmesi için elinden geleni yapar. Her tür güç odağı ve iktidar karşısında dezavantajlı toplulukların ve ezilenlerin sesi olmaya çalışır.
"Bu minvalde, Türkiye'nin en yakıcı sorunu olan Kürt sorununda farklı seslerin ve fikirlerin duyulabilmesi için Özgür Gündem gazetesiyle dayanışmayı bir gazetecilik ve yazarlık sorumluluğu olarak gördüm. Kuruluşundan bu yana çok ağır baskılarla karşı karşıya kalan Özgür Gündem’de bir günlük nöbetçi yayın yönetmenliği yaptım. Baskı gören hangi medya organı olursa olsun, benzer bir dayanışmayı sergilemekten geri durmayacağımı da açıkça ifade etmek isterim.
"Velhasıl burada, karşınızda, bir gazeteci sıfatıyla mesleğimin gereklerini yerine getirdiğim ve bir yurttaş olarak bütün kardeşlerimin barış içinde bir arada, demokratik ve özgür bir ülkede yaşamasını istediğim için bulunuyorum. İfade ve basın özgürlüğünü savunmanın suç olduğunu düşünmüyorum. Eğer bu bir suçsa, bu suçu ömrümün geri kalanında da işlemeye devam edeceğim. Mahkemenizin takdir yetkisini demokrasiden ve özgürlüklerden yana kullanmasını, hakkımda beraat kararı vermesini diliyorum." (EA/BK)