sağlamaktan uzakolduğunu söyledi.
"312. maddede önerilen değişiklikle düşüncenin, ifade özgürlüğünün genişletildiği söylenemez" diyen Bayar,görüşlerini şöyle dile getirdi:
* Düşünceyi ifade etmenin suç sayılması, kamu düzeni bakımından açık ve yakın bir tehlikenin varlığına bağlanmalıdır. Tasarının sahipleri, niyetin bu olduğunu söylüyorlar ama, niyetlerini doğru ifade etmiyorlar.
* 'Kamu düzenini bozma olasılığını ortaya çıkartacak şekilde' ibaresi, düşüncenin ifadesinin suç sayılması sonucunu doğuracaktır. Oysa, cezalandırılması gereken,'düşüncenin ifadesinin suç oluşturan bir eyleme dönüşmesi'dir."
* 'Mini uyum paketi, yasaların, Anayasa'da gerçekleştirilen değişikliklere tam olarak uyumunu sağlamaktan uzak.
"Uyumsuzluğu artıran" ya da "uyum öngörmeyen"...
* Minimini bir uyum sağlayan düzenlemelerin yanında uyumsuzluğu arttıran yada herhangi bir uyum öngörmeyen düzenlemeler de vardır. Zaten çok dar bir alanda 'uyum' sağlamayı amaçladığı belirtilen tasarı bunu da başaramamıştır.
* Hükümet ve onun yönlendirdiği Meclis, genel olarak demokratikleşme, özel olarak da düşüncenin ifadesi özgürlüğünün alanını genişletme konusunda ayağını sürümektedir. Oysa, özgür düşünce ortamının olmadığı yerde, hiçbir alanda gelişme beklenemez.
Çıkış: Kamuoyunda
* İşin bir de Avrupa Birliği boyutu vardır. Altına imza atılan antlaşmalar, Kopenhag kriterleri, Avrupa Birliği'ne hükümetin sunduğu program unutulmakta, kısa vadede gerçekleştirilmesi için söz verilen reformların yapılmaması için direnilmektedir.
* Yine de çıkış yolu, kamuoyundadır. Halkın göstereceği tepkilerdedir. TBMM'ye düşen, hükümetin ısrarına saplanıp kalmak yerine, kamuoyunun sesini değerlendirerek gereken düzenlemeleri yapmasıdır." (AB/NU)