İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Hüsnü Öndül, "Değişikliklerin uygulamaya yansıması için hukukun üstün kılınması gerektiğini" belirterek; "Yargının bağımsız olmadığı bir ülkede insan haklarının korunması da mümkün değil" dedi.
İnsan Hakları Savunucusu ve Düşünceye Özgürlük Girişimi Sözcüsü Şanar Yurdatapan, uyum paketi kapsamında Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesinin çıkarılmasının "pratikte hiçbir şey ifade etmediğini" ileri sürdü. "Türkiye'de yasaların uygulamaya yansıması için bir hayli kavga vermemiz gerekiyor" diyen Yurdatapan, "yargı mekanizmasındaki keyfi uygulamalara" dikkat çekti.
Avukat Fikret İlkiz,"Uyum Paketinin kabulüyle Türkiye'nin olumlu bir adım attığını" söyleyerek; "Uygulama olmadan iyi yasalar bir şey ifade etmez. Önemli olan yasaları hayata geçirmektir. Türkiye, içeriğe uygun uygulamaya alışmak zorunda" şeklinde konuştu.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Yavuz Önen ise, 6. Uyum Paketini, "son derece kısıtlı ve belki de Avrupa Birliği ile pazarlık sürecini hedefleyen bir paket" olarak değerlendirdi. "Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) işin içinden sıyrılmaya çalıştığını" ifade eden Önen'e göre , "AKP, zaten yasalarda olmaması gereken hukuk dışı maddeleri temizleyerek demokratikleşme yapıldığı izlenimi veriyor".
6. Uyum Paketi'ndeki değişiklikleri Bianet'e değerlendiren Öndül, Yurdatapan, İlkiz ve Önen şunları söyledi:
"Yargının bağımsız olmadığı bir ülkede insan hakları korunamaz"
İHD Genel Başkanı Öndül, "Değişiklikler olumlu ama, başından beri izlenen yöntem doğru değil. Kim bilir daha ne paketler göreceğiz? " dedi:
* Türkiye'nin insan hakları ve hukuk sorunları böyle birkaç maddenin değiştirilmesiyle düzelmez. Anayasanın bir defada değiştirilmesi gerekiyor.
* Bir ülkedeki insan haklarını demokratik kamuoyu ve yargı korur. Ancak Türkiye'de hukuku, bizzat hukuk insanları ihlal ediyor. Yargının bağımsız olmadığını bir ülke de insan haklarının korunması da mümkün değil.
* Hükümetin, yüksek bir politik iradeyle kapsamlı bir kadro politikası izleyerek insan hakları ve demokratik standartları özümsemiş insanları kilit noktalara getirmesi gerekiyor. Şu andaki savcılar, hakimler, valiler, kaymakamlar, emniyet müdürleri, jandarma komutanlarıyla bu yasaları uygulayamazsınız.
"Uygulamada nelerin değişeceğini zamanla göreceğiz"
* Uyum paketindeki değişikliklerin çoğu uygulamayla ilgili yasa değişiklikleri. Örneğin, çocuklara istenilen dilde isim verilebilmesi olanağı getirildi, ancak "ahlak kurallarına aykırı ve inciten isim verilemeyeceği" gibi çok esnek bir kıstas konuldu. Yani nüfus idareleri, Yargıtay kararlarına karşın kendi istedikleri kararları verebilirler.
* Terörle Mücadele Yasası'nın (TMY) bölücü propagandayı cezalandıran 8. maddesi kapsamında değerlendirilen "suçların" da, bundan sonra 311 ve 312. maddelerin kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceğini bilemiyoruz
* Uyum paketinde "terör" tanımı da yeniden düzenlendi. Yeni tanım, eskisine göre daha olumlu, ancak biz, "terör" teriminin kendisine karşıyız. Çünkü bu terim, Ceza Hukuku'nun bir terimi değildir, siyaset ve sosyoloji bilimlerinin inceleme alanına giren bir terimdir.
* Uyum yasalarıyla gelen en olumlu değişiklerden biri, DGM'lik suçlar kapsamında gözaltına alınanların da ilk günden itibaren avukatlarıyla görüşebilmesidir. Bu madde, hem işkencenin önlenmesi hem de adil yargılama açısından çok önemli. Artık, Türkiye'de iki ayrı hukuk uygulaması olmayacak.
"Uygulama, çoktan 8.maddeyi unuttu"
TMY'nin 8. maddesinin kaldırılmasının "pratikte çözüm getirmeyeceğini" söylen Yurdatapan, nedenlerini şöyle açıkladı:
* Ben hemen hemen her hafta bir iki günümü DGM'lerde dava takibinde geçiriyorum. Artık mahkemelerin kapılarında asılan listelerde 8. maddeden açılmış davalara nadiren rastlıyoruz. Yeni davaların neredeyse tümü, 168 veya 169. maddelerden açılıyor. Yani pratik çoktan bu maddeleri unuttu, davaları yardım ve yataklıktan açıyor.
* Terör tanımının yeniden düzenlemesi de yasal açıdan, eskisine oranla olumlu, fakat yeterince net değil.Zaten bizim kanun koyucumuz, böyle karma karışık ve her tarafa çekilebilecek esnek tanımları bulup bir yerlere sokuşturmakta çok usta. Böylece, yargının önüne bir pas atmış oluyorlar, yargı da en olumsuz yorumları yaparak karar veriyor.
* 20 sene önce geçerli olan şeyler, arada bir sürü değişiklik yapılmasına karşın bugün de geçerliliğini koruyor. Çıkarılan yasaların uygulanabilmesi için A'dan Z'ye kapsamlı bir değişiklik yapılması gerekiyor.
* Öncelikle yargı kurumundaki çalışanlar iyi bir eğitimden geçirilmeli. Çünkü bu insanların çoğu kendini hukukçu olarak değil devlet memuru olarak görüyor ve verilen emirleri aynen uyguluyor.
* Bu ülkede nelerin değişmesi gerektiği konusunda devlet uzmanlarının hazırladıkları şeylere bakmak yerine biz bir çalışma başlattık. Bir avukat grubu uzun bir süredir çalışıyor, sanırım eylül gibi tamamlanacak ve kocaman bir kitap olacak. Ne istiyorsunuz bizden dediklerinde, önlerine bu kitabı koyacağız.
"Türkiye'deki yargı, demokrasiye alışmak zorunda"
Avukat İlkiz, uyum paketindeki değişikliklerin, çok daha önceden yapılması gerektiğini belirtti:
* Türkiye'nin en önemli problemi, yasaları uygulamaya sokmaktır. Bu nedenle uygulamaların da, yasal mevzuatın içeriğine uygun bir şekilde düzenlenmesi gerekiyor. Türkiye, içeriğe uygun mevzuata alışmak zorundadır.
* TMY'nin 8. maddesinin kaldırılması ve paketteki diğer değişiklikler hiç azımsanmayacak ve hukuk sistemi açısından sevindirici olan önemli değişikliklerdir.
* 8. maddenin kaldırılmasıyla birlikte geçici bir maddeyle, bu maddeden dolayı hazırlık soruşturması devam edenlerle ilgili takipsizlik kararı verilecek. Şu anda dosyası Yargıtay'da olanlar, mahkemelerine geri iade edilecek, 8. maddeden tutuklu veya hükümlü olanlar, infazın durmasıyla tahliye edilecekler.
"Türkiye'nin temel sorunları yerli yerinde duruyor"
"6. Uyum Paketi'nde Türkiye'yi Avrupa Birliği'nde tartışmasız olarak gündeme getirecek bir demokratikleşme olmadığını" belirten TİHV Başkanı Önen, "Yargı alanı, böyle ufak tefek geçici uygulamalarla değil, ciddi olarak ele alınmalıdır" dedi:
* AKP, zaten yasalarda olmaması gereken hukuk dışı şeyleri temizleyerek, demokratikleşme yapıldığı izlenimi veriyor. Oysa Türkiye'nin temel sorunları yerli yerinde duruyor. Örneğin 7 pakette ele alınacağı söylenen Milli Güvenlik Kurulu (MGK) gibi çok temel bir sorun hala somutlaşmış değil.
* Yapılan bir çok değişiklik eksik olmakla birlikte net de değil. Örneğin ana dilde yayın yapılmasının önü açıldı. Ancak bunun gerçekleşmesi için RTÜK'ün aşılıp aşılamayacağı hala soru işareti taşıyor. RTÜK'ün ve benzeri kuruluşların ne gibi engellemeler çıkaracağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
* 8. maddenin kalkması tek başına bir iyileştirme sayılamaz. Çünkü bu maddenin yerine 311 ve 312. maddelerin getirileceği söyleniyor.
* Uyum paketi, DGM'lerin varlığını koruyor, ama DGM'lerde iletişim kurmadan göz altı süresini kaldırıyor. Bu aslında, ölümlerden ölüm beğenmek gibi bir şey.
* Bu değişiklikler, yasal olarak tabii ki olumlu. Ancak biz, DGM'lerin kendisine karşıyız. Sonuçta DGM'ler, yine sorun olmaya devam edecek.
Hayat nasıl değişecek?
TBMM'de oybirliğiyle kabul edilen 6. uyum paketi ile hayatımızda şu değişiklikler olacak:
* Bir eylemin terör sayılabilmesi için, eylemin sadece baskı unsuru kullanılarak oluşması yeterli sayılmayacak, cebir ve şiddet unsurlarını da içermesi gerekecek.
* TMY'nın bölücü propagandayı cezalandıran 8. maddesi yürürlükten kaldırıldı. Bu maddeden mahkûm olanları bırakmakta hâkimler dışında savcılar da yetkili.
* Kamu ve özel televizyonlar farklı dil ve lehçelerde yayın yapılabilecek.
* İl, ilçe ve kasabalarda, mülki idare amirinin izni alınarak, imar mevzuatına uygun olmak şartıyla ibadethane yapılabilecek.
* Çocuklara 'ahlak kurallarına aykırı veya inciten' adlar dışında istenilen dilde isim verilebilecek.
* Doğan çocuk babasının, gayrimeşru doğmuş ise de annenin soyadını alacak.
* Yeni doğmuş çocuğu şerefini temizlemek için öldüren anneye verilen cezanın üst sınırı 8 yıldan 12 yıla çıkıyor.
* Eş, kardeş veya bir yakınını zina halinde yakalayan kişilerin işleyecekleri cezalarda indirim öngören TCK hükmü kaldırıldı.
* Yeniden yargılama idari yargı için de geçerli olacak. Artık AİHM'nin sözleşmenin ihlaline hükmettiği davalarda Türkiye'de idarenin işlemlerinden mağdur olan her kişi davasının yeniden görülmesini isteyebilecek.
* Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu'nda öngörülen Denetim Kurulu'nda MGK Genel Sekreterliği adına bir üyenin görev yapmasına son veriliyor.
* Sinema, video ve müzik eserleri ancak hâkim kararıyla toplatılıp yasaklanabilecek. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Kültür ve Turizm Bakanlığı veya mülki idare amirleri yazılı emirle eseri yasaklayabilecek. Yasaklama kararı 24 saat içinde yetkili hâkimin onayına sunulacak.
* DGM'lik suçlar kapsamında gözaltına alınanlar da ilk günden itibaren avukatlarıyla görüşebilecek. Avukatlar soruşturma dosyasından örnek alabilecek. Avukat tutacak parası olmayanlara baro avukat tayin edebilecek. Avukatsız ifade, kanıt olmayacak.
* Yayın ihlalinde bulunan özel radyo-TV'lere önce özür dileme, ardından ihtar, ihtara rağmen ihlal yapılması halinde ise kapatma ve para şeklinde kademeli yaptırım geldi. Yayını durdurulan özel radyo ve televizyonların sorumlularına para cezası da verilecek.
* Seçim dönemlerinde bir hafta olan yayın yasağı da seçim gününden önceki 24 saat olmak üzere daraltıldı. Seçim öncesi anket yayın yasağı süresi de yedi günden 24 saate indi.
* Taşınmaz mal edinmeleri için cemaat vakıflarına tanınan 6 aylık süre 18 aya çıkarılıyor.
* Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Kanunu'ndaki idam cezası da müebbet ağır hapse çevriliyor. (GE/BB/NK)