"Amaç, basının sesini kısmak"
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Muğla Şube Başkanı Hasan Rahmi Dural ve Milas "Önder" gazetesi yayın yönetmeni Coşkun Efendioğlu ile yerel "Hamle" ve "Güney Ege" gazeteleri köşe yazarı Özcan Özgür Sinan Kara'nın hapsedilmesini değerlendirdiler.
Dural, gazetecinin tutuklanmasını, "Devlet otoritesini ellerinde tutanların basının sesini kısmak için başvurdukları bir uygulama" olarak nitelendirirken; gazeteci Efendioğlu, "Bu durum Datça Kaymakamı'nın meseleyi kişisel bir hesaplaşmaya doğru götürmesi ve yetkilerini kötüye kullanmasından doğdu" dedi.
Gazeteci Özcan Özgür ise bir tehlikeye işaret etti: "Bundan böyle Türkiye'de biz gazetecilerin çoğunun bile bilmediği bu yasa maddeleri, Valiler, Kaymakamlar yerel gazete ve gazetecilere karşı bir silah olarak kullanabilirler" .
Dural: Kişisel mesele devlet meselesi oldu
Sinan Kara'yı cezaevi gönderen sürecin geçen yıl, gazetecinin "Kaymakam'ın köpekleri denize girmesini yasakladığı" haberini yapmasıyla başladığına dikkat çeken Eğitim-Sen Muğla Şube Başkanı Hasan Rahmi Dural, şunları söyledi :
* Devlet otoritesini ellerinde bulunduranların basının sesini kısmak için başvurdukları bir uygulama.
* Aynı Kaymakam geçen yıl, Datça Öğretmenevi Lokali'nde öğretmenleri çıkardı, Datça protokolüne lokal yaptı.
* Bu Kaymakamın antidemokratik uygulamalarında ilk değil, her halde son da olmayacak.
Efendioğlu: Uygulama çıplak bir baskı
Sinan Kara örneğinin, yerel basın üzerindeki idare baskısının görülebilecek en somut örneği olduğunu belirten "Önder" gazetesi yayın yönetmeni Coşkun Efendioğlu ise, uygulamaya şu şekilde tepki gösterdi :
* Önce serbest bıraktılar Kara'yı sonra tutukladılar. Oynuyorlar resmen...
* Bu durum Datça Kaymakamı'nın meseleyi kişisel bir hesaplaşmaya doğru götürmesi ve yetkilerini kötüye kullanmasından doğdu.
* Kuşkusuz gerçekleri yazmaya çalışan yerel basın üzerinde zaman zaman idarecilerin farklı türden beklentileri olabiliyor ama şimdiye kadar Sinan Kara örneğinde olduğu türden çıplak bir baskıyla da asla karşılaşmadık.
"Yerel basın için endişe verici"
* İdareciler yerel basına daha da destek olmaları gerekirken tam da tersi bir durumla, yerel basının geleceği açısından endişe verici bir durum yaratıyorlar.
* Yerel basın zaten çok kıt olanaklarla ve büyük bir özveriyle görevlerini yerine getirmeye çalışıyor.
* Sinan Kara'yı hapse gönderen ilişkilerin çok yaygın olmadığını düşünüyorum.
Özcan: Basına karşı silah olarak kullanılabilir
Tutuklamanın Türkiye'de basın özgürlüğünün halen var olmadığının göstergesi olduğuna işaret eden yerel "Hamle" gazetesi ve haftalık "Güney Ege" gazetesi köşe yazarı Özcan Özgür, Basın Kanunu'ndaki bu maddenin ilk kez işletildiğini belirtti. Özgür bunun sakıncalarına şu şekilde değindi :
* 5680 Sayılı Basın Kanunu'nun bu maddesi ilk kez işletildi. Bu yasa hapis cezasını kaldırdıysa da cezayı kaldırmadı.
* Para cezasını ödeyemediği taktirde gazeteci hapse giriyor. Üstelik 30 milyar gibi bir para hangi yerel gazete veya gazeteci olmuş ki ödeyebilsin.
"Basına için bir tehlike"
* Bir gazete yanlışlıkla veya unutkanlıkla bunu yerine getirmiyor. Bu Türkiye'nin her yerinde pek çok kez yaşanmıştır. Ancak Sinan Kara ile husumeti olan Kaymakam bu kanun maddesini ya biliyor ya da birisi uyardı, aldı işletti ve Kara'yı içeriye tıktırdı.
* Bundan böyle Türkiye'de biz gazetecilerin çoğunun bile bilmediği bu yasa maddeleri, Valiler, Kaymakamlar yerel gazete ve gazetecilere karşı bir silah olarak kullanabilirler.
* Bence bu durum Kara'nın 42 gün içeride kalacak olmasından çok daha önemli.
* Gazeteciler kalkıp Sinan'ın yanına geldiler. Sinan'ın yanındayız dediler. Ama bu yasa maddesine işaret etmediler. Biz eğer işin bu yönüne bakmazsak önümüzdeki dönemde daha çok Sinan Kara olayı yaşarız. (NK)