İsrail saldırıları sırasında Türkiye'den Lübnan'a giden az sayıda gazeteciden biri olan Doğan Haber Ajansı (DHA) muhabiri Murat Utku gördüğü "katliamı" böyle anlatıyor.
Utku ve 14 Ağustos'ta ateşkes ilan edilmesinden sonra Beyrut'a giden heyette bulunan Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel-BAK) üyesi Yıldız Önen dün Beyoğlu'nda düzenledikleri bir toplantıyla izlenimlerini paylaştılar.
Lübnan'a İnsan Hakları ve Mazlumlarla Dayanışma Derneği (MAZLUMDER), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Doğu Konferansı üyeleriyle birlikte 19 Ağustos'ta yapılması planlanan büyük protesto yürüyüşüne katılmak için gittiklerini anlatan Önen, ateşkes ilan edilince yürüyüşün iptal olduğunu bunun üzerine ülkede görüşmeler yaptıklarını söyledi:
"Farklı ülkelerden gelen aktivistlerle ve Lübnanlılarla görüştük. Türkiye'den asker değil insani yardım istiyorlar".
Herkes kaçmaya çalışıyordu
Makine Mühendisleri Odası salonunda yapılan toplantıda Murat Utku, kameraman Kenan Ekinci'yle birlikte başlarından geçen olayları ve gözlemlerini aktardı.
Saldırıların başlamasından dört gün sonra Antakya ve Suriye, Trablus üzerinden Beyrut'a ulaştıklarını söyleyen Utku sınırda büyük bir göç dalgasıyla karşılaştıklarını belirtti.
Utku, İsrail'in Hizbullah'a yardım gitmesini engellemek için tüm altyapıyı hedef aldığını bu yüzden yolların da güvenli olmadığını söyledi.
Dahya'daki inanılmaz yıkım
Hizbullah üyelerinin yoğun olarak yaşadığı Güney Beyrut'taki Dahya mahallesinin devamlı İsrail bombardımanı altında olduğunu, İsrail'in 40 bin kişinin yaşadığı bir mahalleyi tamamen ortadan kaldırmayı amaçladığını anlatan Utku gördüklerini 1999 depremi sonrasındaki duruma benzetti:
"Bu Irak işgali sonrasında çıkan yeni savaş stratejisinin sonucu. Tek bir asker görmüyorsunuz ama her yerde yıkım var".
Daha sonra geçtikleri Sayda ve Sur şehirlerinde de benzer bir yıkıma tanık olduklarını söyleyen Utku bir Kızılhaç hastanesinde karşılaştıkları bir doktorun İsrail'in kimyasal silah da kullandığı hakkında ciddi iddialar aktardığını belirtti.
Ateşkesin ardından Türkiye'ye döndüklerini söyleyen Murat Utku orada çektikleri fotoğrafları da izleyicilerle paylaştı.
"Hizbullah'a destek arttı"
Beyrut dışında Hizbullah'la karşılaşmadıklarını söyleyen Utku "Hücre şeklinde örgütleniyorlar. Gündüz muz tarlasında çiftçi, akşam militan oluyorlar. Politik, kültürel, askeri ve sosyal alanda örgütlenen Hizbullah'a olan desteğin bu süreçte çok arttığını düşünüyorum" dedi.
Yıldız Önen de ateşkes sonrasında yaptıkları gezide aynı gözlemde bulunduğunu söyledi.
Lübnan medyası sayesinde
Lübnan medyasının başarısına da dikkat çeken Utku "Arapça yayın yapan, sahibi Hıristiyan olan LCB televizyonu bu saldırının dünyada görünür kılınmasında büyük pay sahibi. Nitekim İsrail onların da vericisini vurdu" dedi.
Utku, devamlı yer değiştiren Hizbullah'ın televizyonu El-Manar ise ulaşmayı başaramadıklarını anlattı.
Hükümet değil STK'ler yardıma koştu
Yıldız Önen de karşılaştıkları yıkımı kelimelere dökmenin çok zor olduğunu söyleyerek başladı.
Güney Lübnan'a da gittiklerini ve insanlarla görüştüklerini anlatan Önen henüz onarım çalışmalarının başlamamış olduğunu, hükümetin de aciz kaldığını belirtti.
Murat Utku da saldırılar sırasında yardım çalışmalarının büyük ölçüde Komünist Partisi, Hizbullah gibi siyasi oluşumlar ve sivil toplum kuruluşları tarafından organize edildiğini aktardı.
"Türkiye asker göndermemeli"
Önen, 1 Mart tezkeresinin reddedilmesini Lübnanlıların hatırladığını ve Türkiye'nin bölgeye asker göndermesini istemediklerini vurguladı.
"Bize İsrail'in yapamadığını BM Barış gücü aracılığıyla yapmaya çalışacaklarını ve Türkiye'nin buna ortak olmaması gerektiğini söylediler. Lübnan bir kazan ve oraya girenin çıkmasına imkan yok. Biz de bunu devamlı hatırlatacağız, önümüzdeki günlerde kampanyalar düzenleyeceğiz".(EÜ/KÖ)