Dört yıl önce evlendi Orhan ve Tülay Şentürk; mutluluklarını bir çocukla taçlandırmak istediler. Evliliklerinin beşinci ayında hamile kaldı genç kadın ama üç aylık hamileyken yavrusunu kaybetti.
İlk bebeğini geçirdiği hastalık yüzünden kaybeden Tülay Şentürk, yedi ay önce yeniden hamile kaldı. Hamileliğinin ilk ayları son derece sağlıklı geçti. Beşinci ayda ise düşük tehlikesi atlattı. Apar topar Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Uzun süren tedavinin ardından doktorlar Şentürk çiftine, "Bu tür vakalarda çocukların beyin ve ciğerleri gelişmez. Çocuk özürlü doğar. Bu çocuk sizin işinize yaramaz, biz bunu alalım" önerisinde bulundu.
Özürlü de olsa doğsun
Psikolojik danışman olarak görev yaptığı için sık sık özürlü çocuklarla ilgilenmek zorunda kalan Orhan Şentürk, ne olursa olsun bebeğinin doğmasını istedi ve eşini Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk ettirdi. Hamilelik yedinci ayına girmiş, bu yüzden düşük riski artmıştı. Tülay Şentürk acilen doğuma alındı; bebek normal doğumla dünyaya geldi. 780 gram olan minik yavru, kuvözde yoğun bakıma alındı. Tabii gerekli olan malzeme listesi ile ilaçların sayısı da giderek arttı.
Baba Şentürk, devlet memuruydu. Yine de hiçbir masraftan kaçınmadı. Alabildiğini aldı, alamadıklarını ise bağlı bulunduğu Pendik Mal Müdürlüğü aracılığıyla sözleşmeli eczaneden temin etti.
Mor reçete yazdılar
Doğumdan iki gün sonra doktorlar Orhan Şentürk'e "Çocuğun yaşaması bu ilaçlara bağlı" diyerek bir mor reçete uzattı. Mor reçetede yer alan "Novo-Seven", "Albumin" ve "Ivig (Octagam)" isimli ilaçların dışarıdan temin edilmesi hem fiyatları hem de her yerde satılmadığı için mümkün değildi.
Değeri 1 milyar 120 milyon lira olan Novo-Seven isimli ilaç minik bebeğin yaşaması için şarttı. Benzer şekilde çocuk sahibi olmuş başka bir hastadan fikir aldı. İlaçlar, İstanbul Eczacılar Odası tarafından veriliyor, devlet memuru olduğu için de tahakkuku daha sonra yapılıyordu. Genç adam uçarak gitti İstanbul Eczacılar Odası Kadıköy Şubesi'ne; reçeteleri gösterdi. İki saat bekleyen Şentürk'e görevli memur: "Heyet raporu ve çocuğunuzun doğum raporu gerekiyor," dedi.
Raporlar ertesi gün genç babanın elindeydi. Ama memurun "Bu ilaçları veremiyoruz. İsterseniz gidin dışarıdan alın. Zaten fazla bir şey tutmaz, 1 milyar 120 milyon lira" sözleriyle yıkıldı. Büyük bir üzüntüyle hastaneye döndüğünde sinir krizleri geçirdi. Çünkü minik yavrusunun yaşamını kaybettiğini öğrendi.
Hukuk savaşı başlattı
Minik bebeği üç gün yaşatabilen hastane Orhan Şentürk'ten yaklaşık 3 milyarlık malzeme istedi. Bebeğine sadece kuvöz tedavisi uygulanmıştı ama eline tutuşturulan listede neler yoktu ki ameliyat malzemeleri, kalem piller ve sayısı 300'ü aşan enjektörler...
Malzemelerin hepsini temin etti genç adam. Doktorlar, "Çocuğun otopsisini burada yapalım. Adli Tıp'a götürmeyin," dediğinde irkilerek kendisine geldi. Elinde evraklar Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı'na gitti, MÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimliği Pediatri Kliniği ve İstanbul Eczacılar Odası Kadıköy Şubesi hakkında ayrı ayrı suç duyurusunda bulundu. Bürokrasi yüzünden çocuğunu kaybeden acılı baba, "Beni en çok üzen, doktorların 'isterseniz çocuğunuzun cesedini görebilirsiniz,' sözleri oldu. Yavrumun karşısına geçip 'kızım seni yaşatabilmek isterken bürokrasiye takıldım. Bürokrasiyi aşamadım. Beni affet mi diyeceğim," dedi.
Sadece 5 gün yaşadı bütün bunlar niye?
Devlet Memuru Orhan Şentürk'ün yıllar sonra kavuştuğu 780 gramlık minik bebeğini yaşatma gerekçesiyle Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından verilen 27 kalemlik reçetenin toplam tutarı, 1 milyar 120 milyon lirayı buluyor. Şentürk'ün 500 milyon liralık maaşıyla tam 2 ay boyunca hiçbir harcama yapmadan üzerine bir de 120 milyon liralık borç ile temin edebileceği malzemelerin içerisinde yer alan kalem piller ve sayıları toplam 500'ü bulan çeşit çeşit enjektörün, yaşama şansı yüzde 5 olarak gösterilen ve 5 gün sonra ölen bebeğin tedavisinde nasıl kullanılacağı bir soru işareti olarak kaldı.
Uzman: Yoğun bakımda normal
Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Ecmen Erdağ kullanılan ilaçların, yoğun bakıma alınan bir çocuk hasta için normal olduğunu belirterek, şunları söyledi "İlaç fiyatları olarak günümüzde bir yoğun bakımda yatan hasta için de normaldir. Prematüre doğan çocuklarda genelde akciğer gelişmezliği, enfeksiyon olabildiği için acil müdahale gerekir. Bunun için de yazılan reçetedeki ilaçların fiyatları normal. Zaten yoğun bakımda yatan bir hastanın ilaçları ve tedavisi aşağı yukarı bu fiyatlardan başlar."
Eczacılar Odası: Bizim ihmalimiz yok
Şentürk'ün minik bebeğine ait kan ürünlerinin temini için kendilerinin yalnızca aracılık yapıp, kan ürünü satan anlaşmalı eczane tespiti konusunda yardımlarının olabileceğini ifade eden İstanbul Eczacılar Odası Genel Sekreteri Semih Güngör, "Burada odamızdan kaynaklanan bir ihmal yok. Odamız sadece Orhan Şentürk'ün çalıştığı kurumun anlaşmalı kan ürünü satan eczanesini tespit eder ve ilacın teminini sağlar. Bu tür ilaçlar heyet raporu olmadan verilmez. Burada hastanenin bir ihmali var" diye konuştu.
Para bulacaktı!
İlacın temini için Orhan Şentürk'ün bağlı bulunduğu Pendik Mal Müdürlüğü'nün anlaşmalı eczanesi Pınar Eczanesi ile görüştüklerini ancak eczanenin kan ürünü satma izni olmadığını vurgulayan Güngör, şunları söyledi:"Pınar Eczanesi'nin bu ilacı satmaya yetkisi yokmuş. Pendik Mal Müdürlüğü ilacın parasının devlet tarafından karşılanacağını beyan etmesine rağmen Pınar Eczanesi ilacın parasal miktarını karşılamaya yanaşmamış. Burada hastanın tek yapması gereken bir yerlerden para bulup ilacı alıp, daha sonra devletten bu parayı almak olacaktı. Burada hata hastane ve ilacın parasını hastaya vermeyen eczanededir." (MS/EK)