İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’nin son raporuna göre, cezaevlerinde 122’si derhal tahliye edilmesi gereken ağır hasta olmak üzere toplam 413 hasta tutuklu ve hükümlü bulunuyor.
Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün, bianet’e yaptığı açıklamada, yasalardaki düzenlemelerin hastaların tahliye edilmesinde etkili olmadığı şeklindeki eleştirileri yanıtladı.
Üstün, hasta tutuklu ve hükümlülerle ilgili atılan adımlar olduğunu, yeni çözümler üretmeye çalıştıklarını belirtti:
Kanun değişikliğinin çok yeni olduğunu belirten Üstün, önce uygulamanın görülmesi gerektiğini, çıkabilecek aksaklıkların tespit edildikten sonra, kendilerine gelen şikayetler doğrultusunda gerekli düzenlemelerin yapılabileceğini söyledi.
Üstün, konuyla ilgili çabalarının olduğunu, cezaevlerini denetlediklerini ve bunu sürdüreceklerini de ekledi.
İHD: Kanun yetersiz
İHD Diyarbakır Şubesi, Şubat ayında açıkladığı hasta mahpuslar raporunu tekrar yaptığı incelemeler ve ziyaretler çerçevesinde güncelledi. Son rapora göre, 122 mahpusun hastalığı ağır ve derhal tedavi edilmeleri gerekiyor. Cezaevi koşullarında tedavi edilemeyen hasta mahpusların sayısı da 115.
"Ceza Muhakemesi Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" teklifi, Meclis Genel Kurulu'nda 25 Ocak’ta kabul edilmişti.
5275 Sayılı Kanunun 16. maddesinde yapılan değişiklikle, bu kanun maddesinin 2. fıkrasında geçen "Mahkumun hastalığının hayatı için kesin bir tehlike teşkil etmesi durumunda, hapis cezasının infazının iyileşinceye kadar geri bırakılması" hükmüne, 5. fıkra eklenerek, "Ağır bir sakatlık veya hastalık nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettirememesi durumunda infaz ertelenebilir" şeklinde düzenlendi.
İHD, bu değişikliği eksik ve yetersiz bulduklarını aynı gün yaptıkları yazılı açıklamayla ifade etti:
"Kanun değişikliği metninde 16/3. maddesinde belirlenen usule göre infazın geri bırakılabileceği belirtiliyor. Bu maddede Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen ya da Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurulları tarafından düzenlenip Adli Tıp Kurumu'nun onayladığı rapor üzerine infazın geri bırakılabileceği ifade ediliyor."
İHD, bu düzenlemenin sakıncalı olduğunu, Adli Tıp Kurumu'nun tarafsızlığını yitirdiğini de belirtti ve Adalet Bakanlığı'nın belirlediği tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurul raporlarının yeterli sayılması gerektiğini altı çizildi.
Kanun metninde, "maruz kaldığı ağır bir hastalık veya sakatlık nedeni ile ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen ve toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmayacağı değerlendirilen" mahpustan bahsediliyor.
İHD, maddenin bu haliyle hiç kimsenin tahliye edilemeyeceğini, metnin düzeltilerek sadece "maruz kaldığı ağır bir hastalık veya sakatlık" ifadesi ile yetinilmesini önerdi.
Kanundaki "toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturma" kriterinin de sakıncalı olduğuna dikkat çeken İHD, kanunun bu maddelerinde yeniden düzenleme yapılmasını talep etti. (AS)