Kürt destanları içerisinde en önemli hikayelerden birine sahip olan Dewrêşê Evdî destanı, yüzyıllardır neredeyse bütün Kürdistan’da anlatılır, söylenir.
Dengbêjlerin yanık sesli nidalarından tutalım da çeşitli formlardaki müzikal eserlere, tiyatrodan, sinemaya, modern dansa değin sanatın bütün alanlarına ilham veren, engin bir hazine gibi işlenip örülen bir hikayedir Dewrêşê Evdî. Ve hikayenin cevheri, tıpkı İlyada, Odessia ya da Prometeus’un kahramanlığına ruh veren aşk ve direniş gibi ölümsüz temalardan neşet ediyor.
Dewrêşê Evdî destanı 1780-1800’lü yıllar arasında Kürt milli birliğinin temel taşlarından biri olan Milan aşiretleri alanında cereyan eden savaş hikayesidir. Bugünkü Viranşehir, Ceylanpınar ovasından Musul’a ve güneyde Kürt dağlarına kadar uzanan geniş alanda yani... Milan aşiretinin su ve toprak kaynaklarını tehdit eden Arap-Türkmen birliğine karşı verilen savaşın hikayesi. İşte bu savaşta, Kürtlerin birliğini sağlayacak ve topraklarını koruyacak kahramanlara ihtiyaç vardır. Ancak Arap-Türkmen güçleri korkunç donanımlı, tehditkar ve saldırgandır. Bu savaşta Kürt süvarilerine liderlik etmek, ateşten gömlek giymek, kısaca ölümü göze almaktır.
İşte bu savaşa liderlik etmeyi kimse kabul etmez. Bunun üzerine, Müslüman bir konfederasyon olan Kürt Milan aşireti lideri Zor Temur Paşa, Êzidî Şarkî aşiretinden yardım ister. Ne ki Evdî’nin oğlu Dewreş ile Zor Temûr Paşa’nın dünyalar güzeli kızı Edûle birbirine aşıktır. İşte bu büyük aşk, Dewreş’in Edûle’nin elinden “Şart Kahvesi”ni içmesi ve savaşa komutanlık ederek hayatını kaybetmesine yol açacaktır. Ancak savaş kazanılacak ve Arap-Türkmen beylikleri eski sınırlarının gerisine çekilerek Kürdistan’ın bugüne uzanan yerleşik alanlarını terk eder.
Dengbêj hikayelerinde 300 atlı ile 300 bin atlıya karşı savaştığı belirtilen Dewreş, sadece kahramanlığıyla değil, aynı zamanda aşkı için Êzidî ve Müslüman geleneklerine karşı verdiği mücadele ile de toplumsal yapı üzerinde derin etkiler bırakır.
Karacadağ eteklerinde, Ceylanpınar ovasında, Cudi'de, Şengal Dağı'nda, Şeyh Adi'de yaşanmış, dengbêjler tarafından söylenerek günümüze kadar gelmiş olan bu destan, uzun yıllar tiyatro grupları tarafından farklı formlarda sahneye taşınmıştı. Ancak ilk kez İran Kürtleri tarafından tiyatroya uyarlandı ve Amed Tiyatro Festivali’nde sahnelendi. Urmîye’den gelen Texte Reş Tiyatro Topluluğu, sergiledikleri performansla bu destanı yeniden izleyiciyle buluşturdu.
Tarihsel geçmişi hatırlatmak istiyoruz
Oyunun metin yazarı ve yönetmeni Resul Bengin, geçtiğimiz yıl Siyabend û Xecê oyunuyla Batman’a geldiklerini hatırlatarak, Dewrêşê Evdî hikayesini sahneleme düşüncesinin burada oluştuğunu belirtiyor. Urmîye’de konuya vakıf edebiyatçılarla, sanatçılarla bir araya geldiğini ve geniş bir araştırma yaptığını anlatan Bengin, bu hikayenin İran’da, özellikle Urmiye’de halk arasında bilindiğini ve sahiplenildiğini vurguluyor. Bengin Kürtlerin dili, edebiyatı ve kültürüyle çok yakın bir hikaye olarak gördüğü bu destanı, Kürtlerin tarihsel geçmişini yeniden hatırlatmak ve o söylenceleri günümüze taşımak için bu çalışmayı önemsediğini anlatıyor.
İzleyicinin ışığı
Daha önce üç kez tiyatro festivallerine katıldığını hatırlatan Bengin, tiyatronun imkanlarla değil aşkla yapılan bir sanat olduğunun altını çiziyor. Şöyle devam ediyor Bengin: “Tiyatro, halkın değer vermesi ve sahiplenmesiyle yapılacak bir sanattır. Burada takdire şayan bir özveri var. Çok kısıtlı imkanlara rağmen böyle bir çalışmanın bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz. Salonda ışıkla ilgili teknik bir sıkıntı yaşandı. Çeşitli ışık oyunları yapılması gerekiyordu. Ancak sadece üç tane seyyar ışığımız vardı ve buna rağmen oyunu aksatmadan tamamladık. İzleyicinin ışığı bize yetti.”
Oyun bugün, saat 15:00’te Amed Şehir Tiyatrosu’nda yeniden izleyici karşısında olacak. Topluluk ayrıca saat 20:00’de Behnam Menda’nın yazdığı, Şebnem Yusifi’nin yönettiği Viyan adlı kadın oyununu sahneleyecek. (BD/HK)