Soya fasulyesi ve kanola dışında tarım ürünlerine destekleme primi ödenmeyeceği kararının alındığını ilk kez gündeme getiren Tariş Genel Müdürü Ayhan Özer, bir noktanın da göz ardı edilmemesi gerektiğine işaret ediyor:
"Eğer, pamuk üreticisi ektiği üründen prim alamazsa, bir daha pamuk ekmeyecektir. Bu durum da da Türkiye zamanla her ürünü ithal eder hale gelebilir."
Danıştay'ın, Tarişbank'ın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devrine ilişkin yürütmeyi durdurma kararı almasını, "doğru ve yerinde bir karar" olarak nitelendiren Özer, şuna işaret ediyor:
"Doğrudan gelir desteği ile prim sistemi aynı değildir. Prim üreticiyi teşvik ederken, doğrudan gelir desteği ise; tam tersi duruma yani; üretimi engellemeye neden oluyor... Bu da Türk tarımı için tehlikeli."
Tariş Genel Müdürü Ayhan Özer'in Gözlem Gazetesi'nin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
* Tasarruf tedbirleri çerçevesinde prim sisteminin kaldırılmasına karar verildi. Bu üreticiyi nasıl etkileyecek?
ÖZER: Hükümet pamuk, ayçiçeği, zeytinyağı, soya, kanola ürünlerine destekleme prim ödenmesi kararlaştırdı. Bu 6 Kasım tarihi itibariyle yürürlüğe girdi. Karar çerçevesinde de prim uygulamasının usul ve esaslarını belirleme yetkisi de Hazine, Tarım ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'ndan oluşan bir komisyon ile belirlendi. Herkes çalışmanın belirli bir seviyede yürümesi, gerçekçi bir prim belirlemesi beklentisi içindeyken... Başbakanlık'tan yapılan yazılı açıklama ile prim uygulamasının yalnızca soya ve kanola ile sınırlandırıldığı kamuoyuna duyuruldu. Bu karar 2002 bütçesi ile ilgili bir karar. Şu anda pamuk alımı ve hasatı devam ediyor. Üreticilerin prime hak kazanmak için yapacakları müracaat da Mart ayının sonuna kadar devam ediyor. Bu uygulamaya geçildiği takdirde, önümüzdeki yılbaşından itibaren örneğin pamuk için prim uygulaması yapılamayacak. Öyle olunca binlerce ayçiçeği, zeytinyağı ve pamuk üreticisi mağdur olacak. Ektiği pamuktan prim almadığını gören üretici bir daha pamuk ekmeyecektir. Bu da Türkiye'yi zamanla her ürünü yurtdışından ithal eder hale getirecektir.
* Bu tür radikal kararlarla tarım kesiminin sorunları daha fazla büyütülmüş olmuyor mu?
ÖZER: Dünyada bütün ülkeler tarımı destekliyor. Değişik adlar altında herkes üreticisine destek veriyor. Bugün Amerika'da pamuk üreticisine verilen prim 104 cent, Yunanistan'da 40 cent civarında. Avrupa Birliği bütçesinden ise; yüzde 35-40 arasında bir rakam tarım kesimindeki desteklemelere ayrılıyor. Türkiye'de ise; verilmesi gereken primlerin ödenmeyeceği açıklanıyor. Başbakanlığın açıklamasında da aynı ifade geçiyor: "Tarımsal destekleme politikasındaki köklü değişiklikler çerçevesinde...". Gerçekçi bir çözüm yaratmadan böyle kestirip atmalarla, tarım kesiminin sorunlarını daha da büyütmek bence doğru değil.
* Primin, üreticiye getirisi nedir?
ÖZER: Primin asıl amacı; uluslararası piyasalarda da alıp-satılabilen ürünlerin, üreticiyi mağdur etmeden fiyatının ödenmesi, bu ürünleri ana hammadde olarak kullanan sanayiciye dünya fiyatları üzerinden hammadde temin edilebilme imkanının sağlanması. Bunun yanında, uygulama ile zaten tarımda çok eksik olan kayıt sisteminin bir şekilde kayıt düzenine kavuşturulması amaçlanıyor. Böylece kayıt sistemine girmesiyle bu ürünün ve bundan doğacak vergi gelirinin ülke ekonomisine yapacağı katkı sağlanmış oluyor. Bütün bu unsurları bir araya getirdiğimizde primin gerçekten zorunlu olduğu ve uygulanması gerektiği ortaya çıkıyor.
* Prim sisteminin ne zaman kaldırılması gerekliydi?
ÖZER: Ben, öncelikle tasarruf sağlamak için neden primler kaldırılıyor o noktada bağlantıyı kuramadım. Yazılı açıklamaya baktığımız zaman bunun başlangıcı, "kamu kurum ve kuruluşlarındaki maliyetleri düşürmek ve kamu harcamalarının reel ekonomi üzerindeki yükünü azaltmak amacıyla harcamaların azaltılması kararlaştırılmıştır" ifadesini görüyorsunuz. Açıkçası, prim uygulaması ile bu amacın bağlantısını ben kuramıyorum. Çünkü, üreticilere ve birliklere ödenen para ödenektir, kamu harcaması değildir. Prim, üretime karşılık verilen miktardır. Ülkenin içinde bulunduğu zorluklardan çıkmanın tek yolu üretmek. Üretmediğimiz, katma değer yaratmadığımız, arz-talep dengesini oluşturamadığımız zaman alınan önlemlerin hiçbiri işe yaramaz.
* Doğrudan gelir desteği üretici için doğru bir karar mı?
ÖZER: Doğrudan gelir desteği ile üreticilere dönüm başına 10 milyon lira veriliyor. Bu seneki 2002 bütçesine de konu ile ilgili belirli bir ödeme konuldu ve bu uygulamanın biraz daha yaygınlaştırılması bekleniyor. Destek konusunda üreticilerin bir takım kaygıları var. Çünkü, doğrudan gelir desteğinin çalışma tarzı ve amacına baktığınızda primin tam tersi bir durum sergilediği ortaya çıkıyor.
Prim, üreticiyi teşvik ederken, doğrudan gelir desteğinde ise tam tersi bir yöntem uygulanıyor ve üreticilere bir şekilde para ödeniyor. Prim uygulaması demek, üretimi teşvik etmektir. Doğrudan gelir desteği dediğiniz zaman üretim dışında destek anlamına gelir ve uygulamalar da ona yönelmiş durumda.
* Doğrudan gelir desteğinin, üreticiye herhangi bir katkısı oluyor mu?
ÖZER: Doğrudan gelir desteği aslında katkı açısından baktığınızda göreceli. Ege Bölgesi'ndeki üreticiye bu kapsamda verilen paralar çok küçük rakamlar. Çünkü, Ege Bölgesi bereketli topraklar ve bol mahsul alan bir bölge. Sistem tüm yurt çapında uygulandığından Doğu'daki üretici için belki iyi bir rakam söz konusu. Ama, doğrudan gelir desteği temelde üretimi teşvik etmeyen bir sistem.
* Doğrudan gelir desteği uygulanıyor diye prim sistemi kaldırılmış olabilir mi?
ÖZER: Böyle bir mantık var. Tarıma iki ayrı kaynak ayırmanın gereği yok diye bir düşünce maalesef var gündemde. Doğru bir bakış açısı değil. Bizim üretimi yönlendirmemizle tarımın sorunları çözülebilir. Prim için ayrılan ödeneğin bir kısmının doğrudan gelir desteğine aktarılması çok yanlış. Primin karşılığı doğrudan gelir desteği değil.
* Primlerin ödenmemesi ile ilgili Ankara'yla temaslarınız oldu mu?
ÖZER: Bu konudaki değerlendirmeleri sadece bürokrat arkadaşlara sordum ve fikir alışverişi gerçekleştirdik. Aslında herkes, tam fikrini söyleyemiyor. Şu anda Hazine Müsteşarlığı'nın bütçesinde prim ödemesi için ödenek kalemi var. Bu kalemin orada kalıp kalmayacağı, kalsa bile doğrudan gelir desteği ödeneğine aktarılıp aktarılmayacağı konusunda bilgi sahibi değiliz. Ben bu konunun bir kez daha gözden geçirileceğine inanıyorum. Çünkü, tepkiler giderek artıyor. Bu karardan dönülebilir.
* Primlerin ödenmesi için ne kadar bir ödenek ayrıldı?
ÖZER: Tüm ürünler için 200 trilyon civarında prim ödeneği ayrılmıştı. Ancak, bu yeterli bir rakam değil ama, hiç olmazsa sistem kesintisiz devam etmiş olacaktı. Çünkü, prim uygulaması ilk defa 1993-1994'te başladı arkasından ara verildi. 1998-99'da yeniden başladı. O zamandan beri yaklaşık 3 yıldır uygulanıyor. Şimdi yine kesintiye uğrarsa üretici bundan olumsuz etkilenecektir. (NU)