28 Şubat döneminde Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkanı olan Ufuk Uras, dönemi, "devletin hükümete talip olduğu bir süreç" olarak değerlendiriyor ve 28 Şubat operasyonunun geldiği noktayı son derece önemli bulduğunu belirterek, dönemin Milli Güvenlik Kurulu (MGK) ve siyasi unsurlarıyla boyut kazanması açısından ilk adım olduğunu söylüyor.
28 Şubat'ta başat hale gelen otoriter politikanın Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) destekli Anavatan Partisi (ANAP), Demokratik Sol Parti (DSP) ve Doğru Yol Partisi (DYP) iktidarıyla sonuçlandığını söyleyen Uras, bu dönemde "Süngülerin gölgesinde demokrasi olmaz" diyerek tutum aldıklarını ve bu tutum nedeniyle medya tarafından tamamen sansürlendiklerini söyledi.
"O dönem Sabih Kanadoğlu, Vural Savaş ve Nuh Mete Yüksellerin gözüyle siyasete bakılamayacağını, siyasette demokratikleşme ve yenilenmeyle iktidara alternatif olunabileceğini düşünüyorduk."
"Refah Partisi'nin (RP) hem neoliberal politikalarını hem Diyarbakır Cezaevi'ndeki tutumunu hem de Susurluk'a ilişkin tavrını eleştirerek siyaset yapıyorduk. Buradan bir alternatif çıkarabileceğimizi düşünüyorduk."
O süreçte sol genel olarak yaptığı eleştirilere rağmen bu ana gidişatı değiştirmekte etkili olamadı. Mesela derin devlete karşı "Aydınlık için bir dakika karanlık" eylemlerini başlattık. Ancak bu eylemler zamanla laik-antilaik tartışmasına dönüştü.
Uras, solun hali hazırda arayışını sürdürdüğü görüşünde. Bugün sol içinde gelinen ayrışmayı faydalı bulduğunu söyleyen Uras, benzerlerin benzerleriyle siyaset yaptığını belirtiyor.
"Otoriter ya da 'Ergenekoncu' diyebileceğimiz eğilimle kendini yenileyen, güncelleyen evrensel solun değerlerine sahip, emek ve demokrasi eksenli hat üzerinde faydalı bir ayrışma var." (EKN)