"Bilmem kimin kızıyla bilmem kimin dayısının oğlu zamanında aynı barda içki içmişler, bu ne demek biliyor musun? Hepsi dönme bunların, hepsi Sabetay, gizli gizli, dipten derinden memleketi yönetiyorlar" cümleleri artık sadece kıskançlık değil, ciddi ırkçılık boyutlarına ulaşıyor.
Bir de bunları provoke eden, "Bülbülderesi'ne kim gömülmüş, kim Işık Lisesi'nin sokağından geçmiş"lerle kafayı bozan yazar ve gazeteciler eklenince, bu yaz bir cadı avı yaşanmasına ramak kalmıştı ki, neyse gündem değişti...
Şimdilerde eskimiş gündemin hicviyle karşı karşıyayız, sağolsun Hakan Erdem sayesinde. Kanat Kitap' tan geçen ay çıkan Erdem'in ikinci romanı Unomastica Alla Turca özellikle Sabetaycılık üzerine son yıllarda yapılan araştırmalardan yola çıkarak kimin ne olduğunu son derece matrak bir dille yorumlayan, tarihin sayfalarında sübjektif bir yolculuk yapan çok güzel bir roman.
Belli ki Erdem kitabı birilerine cevap olsun diye yazmamış, sadece gerçek mesleği akademisyenlik olan biri olarak ortalıkta tez niyetine dolananlarla kurmaca bir dille eğlenmek istemiş.
Kitap kendini "sadece Beyaz Türklerin değil, Aktürklerin, Köktürklerin, kalın Oğuz elinin, Tengerelilerin, Selçukluların büyük sırrını açıklıyor" diye tanıtıyor. Hiciv daha arka kapakta başlıyor yani.
Kendilerini "içimizdeki düşmanları" bulup, halkı, yani bizi bu düşmanlara karşı uyarmaya adamış olan iki adamın, Unomastik Holding'in iki yöneticisinin fantastik bir şekilde tanıştıkları bir bilge albızdan "Ortaasya steplerinde" olanları dinlemelerinin öyküsü Unomastica Alla Turca. Argun ve Tankut Afaki'nin ari ırk Türkleri ararken aslında ari sandıklarının da ari olmadığını öğrenmelerinin hikayesi.
Onyıllardır süregelen Ortaasya milliyetçiliğinden, anti semitist komplo teorilerine, Türkiye'deki internet kullanımının şaşırtıcı yükselişinden, kadın erkek ilişkilerindeki saplantılara kadar hayatın içindeki pek çok şeyi hicvetmiş Hakan Erdem. Bütün bunları yaparken de ne saldırgan bir dil kullanmış, ne de ders vermeye çalışmış, sadece ciddi bir tarihçi olmanın avantajlarını kullanarak okuyucuya "bunların ne kadarı gerçek ne kadarı kurmaca" sorusunu sordurmayı başarmış. Erdem'in romanı birilerinin tezlerini çürütme iddiası taşımıyor ama akıllara "ne kadar gereksiz şeyleri ciddiye alıyoruz" cümlesini getiriyor, çok da iyi ediyor.
Hakan Erdem kimdir?
Boğaziçi ve Oxford Üniversitelerinde öğrenim gördü. Halen Sabancı Üniversitesi'de öğretim görevlisi. 1996'da İngiltere ve Amerika'da yayınlanan Slavery in the Ottoman Empire and its Demise adlı çalışması Osmanlı'da Köleliğin Sonu adıyla Kitap Yayınevi tarafından yayınlandı. İlk romanı Kanat Kitap'tan çıkan Kitab-ı Duvduvani. (ÇM/BA)
* Unomastica Alla Turca, Kanat Kitap, Ekim 2004, 334 sayfa.