Tasarının "getirecekleri"
Tasarı, üniversite bütçesi ve harç miktarlarında öngördüğü değişiklikler nedeniyle tepkiler alıyor. YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün önerileri doğrultusunda hazırlanan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) gönderilen tasarının tam adı "Yükseköğretim Kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı".
Tasarıya göre; harç miktarlarını her üniversite rektörlük bünyesindeki işletme hesabına bağlı olarak kendi koşullarına göre belirleyecek. Üniversitelerin işletme hesabında tüm gelir ve giderler, bağışlar, öğrenci harçları, gayri menkul satımı ve kiralanması yer alacak.
İşletme hesabına "katkı" ise dört kata çıkan harçlar yoluyla öğrencilerden gelecek.
Harçlar fakülteden fakülteye değişirken rektörlüklerin harç belirlemedeki kıstası her öğrencinin üniversiteye bir yıllık masrafının yüzde ellisi olacak. Tasarıda harçlar "katkı payı" adı altında alınacak.
Burslar, Kredi ve Yurtlar Kurumu'nun değil rektörlük yetkisinde olurken, burs miktarı coğrafi bölgelere göre değişecek. Yurtlarda kalma koşularını hangi kurumun belirleyeceği ise henüz belli değil.
Prof. Saylan: Bu harçların ödenmesi çok zor
"Katkı payını ödemeyen öğrencilerin kayıtları yapılamaz ve yenilenemez" ifadesinin yer aldığı yeni YÖK tasarısı, öğrencilerden dört kat artacak harçlar, öğretim üye ve görevlilerinden de genel yaklaşımı nedeniyle eleştiriler alıyor.
YÖK Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Türkan Saylan tasarıyla ilgili görüşlerini Bianet'e aktardı.
* Üniversitelerde devlet katkısı yerine kendi kendini finanse eden bir sistem batıdan da örneklenerek oluşturulmuştur. Rektörler, yönetmek ve geliştirmek durumunda oldukları kurumu, devletin verdiği çok yetersiz ödemelerle ayakta tutuyor. Üniversitelerin, dışarıya iş yapmak ve paralı kurslar düzenlemekten kaynaklanan gelirleri dışında maddi olanakları da yok.
* Ancak bu kaynakların öğrencinin yüksek oranda harç ödemesiyle yaratılması, ödeme zorluğu olan kesimler için korkunç bir olay. Bugün işçilerin, memurların yanı sıra öğretim üyelerinin bile çocuklarının harçlarını ödemeleri çok zor.
* İhtiyacı olan herkese burs, harç ve yurt desteği verilebilirse bu sistem yürür, aksi halde büyük sorunlar çıkacaktır.
* Dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde, üniversiteler paralıdır, ancak yetenekli gençlerin parasızlık nedeniyle okuyamadıklarını hiç duydunuz mu? Burslar, ek işler vb. her türlü olanak yaratılmıştır. Böyle bir sistemi, istersek bizler de kurabiliriz. Bunu, "ben yaptım oldu" diye değil, "hep birlikte fikir ve olanak yaratarak" konuyu siyasallaştırmadan, göstermelik hale sokmadan yapabiliriz.
* Para verip okuyacak, dayanakları bol ailelerin çocukları için ayrı ya da "düşük puan, yüksek harç" gibi ek düzenlemeler yapılması birçok sorunu beraberinde taşısa da, ülkemizin durumu nedeniyle, reddedilemez bir öneri olabilir.
* Öğrenci katkı paylarının, yalnızca, öğrenciye yemek, yurt, burs, spor, sanat, ders aracı vb. şeklinde kullanılması gerekir. Bu kullanım da çok açıkça belirtilmelidir.
Doç. Kozanoğlu: Üniversiteler ticarileşecek
* YÖK yasa tasarısının en önemli niteliği üniversitelerde eğitimin ticarileştirilmesi ve bilimin metalaştırılmasıdır. Tasarıda öğrencilerin ödemesi gereken katkı payı dünya standartlarının çok üstünde.
* Devlet bir yandan devlet üniversitelerini, vakıf üniversiteleri standartlarına çıkarmak istediğini söylerken bir yandan da devlet üniversitelerinin kaynaklarını kısarak vakıf üniversitelerine kaynak aktarıyor.
* Rakamsal olarak öğrencilerin ödeyeceği katkı payı 650 dolar olacak. Harçların üniversitelerin yetkisine bırakılması pazarlık gücü olan Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi gibi üniversitelerin daha fazla harç almalarına neden olurken, ödeme güçlüğü çeken öğrencilerin Anadolu üniversitelerini seçmek zorunda kalmasına yol açıyor.
* Bu durum fırsat eşitsizliğini ve para hiyerarşisini getiriyor. Ben öğrencilerin paralarına göre değil de bilgisine ve başarısına göre üniversitelere girmesini istiyorum.
* Bu tasarının öğretim üyeleri açısından önemi üniversitelerde bir işletme hesabının açılmasıdır. Üniversiteler ticarethaneye çevriliyor. Bilgi üretimi unutulup ticarete yönlendiriliyor. Öğretim üyelerinin gelirleri, işletme hesabında var olan öğrencilerin katkı payı ödeneklerinden sağlanması öğrenciyle öğretim üyelerini karşı karşıya getiriyor.
Krediler, yurtlar
* Tasarıda her öğrencinin bir vergi numarası alması zorunluluğu getiriliyor. Katkı ve öğrenim kredisi ile burs verilecek ödeme güçlüğü çeken öğrencileri rektörlüğün oluşturduğu Kredi ve Burslar Komitesi belirleyecek. Komite öğrenim kredisi miktarlarını coğrafi bölgelere göre farklı olarak belirleme yetkisine sahip.
* Katkı payını ödeyemeyen öğrencilere taksitlendirme yöntemi getiriliyor. Katkı payını ödemeyen öğrencilerin kayıtları silinebilecek.
Tasarıda kaynaklar
Yeni tasarıya göre, işletme hesabının gelir kaynakları şöyle;
* Üniversite bütçesinde yer alan ödeneklerden her yıl bütçe kanununda işletme hesabına aktarılacağı belirtilen ödenekler,
* Üniversitenin her türlü fiziki imkan, tesis, araç, gereç, teçhizat, insan gücü ve bilgi birikimini de değerlendirerek üreteceği hizmet ve mallardan elde edilecek gelirler,
* Üniversiteye ait taşınır, taşınmaz malların kiralanması, idare, işletme ve atılması yoluyla elde edilen gelirler,
* Gerçek ve tüzel kişilerin bağış ve yardımları, kar payları, faizler ve diğer nemalandırma gelirleri
* İşletme hesabında öğrencilere kullandırılan kredilen geri ödemeleri,
* Öğrencilerin ödeyeceği katkı payları ve her türlü ücretler ve diğer gelirler.
* İkinci öğretim terimini kaldırarak paralı öğretimi devreye sokan tasarı, paralı öğretim katkı payı miktarının normal öğretimin en az üç katından az olmaması şartını getiriyor.
* Şirket sahiplerinin isteği üzerine araştırmalar yapılabilecek. Şirket sahipleri üniversitelere bağışta bulunabilecek. (ÖK/ÖG)