Üniversitelere kayıtlar başladı. Belgelerini toplayan kampüs yollarına düşüyor. Biz de İstanbul Üniversitesi’ne gidip kayıt sürecini yerinde izledik.
İnşaat kenarından ilerleyerek girdiğimiz kampüs yolunda yurtlar, burslar, sol gençlik örgütleri, öğrenci kulüplerinin stantları var. Kayda gelen öğrencilerin çoğunun yanında anne ya da babası bulunuyor.
Telaşlı, heyecanlı bir hava seziliyor. Hemen hepsinin dile getirdiği ortak sorun barınma.
Bir kayıt gününde karşılaştıklarımızı anlatıyoruz:
Üniversite kapısı
İstanbul Üniversitesi’ni kazanıp o büyük kapıdan girmek isteyenlerin hayalleri gerçekleşemedi. Kampüsün ana giriş kapısı önündeki alt yapı çalışması nedeniyle giriş için yan kapıya yönelmek gerekiyor.
Ana giriş yolunda Anadolu Gençlik Derneği’nin üniversiteye kazanan öğrencilere Kuran verdiğini belirten bir pankartı var.
İnşaat alanı kenarından ilerlerken önümüze çıkan yazıda üniversiteye geçiş yönü tarif ediliyor. Beyazıt Polis Merkezi önünden üniversiteye çıkan merdivenlere yöneliyoruz.
Barınma
Yurtlara dair pankartlar burada başlıyor. Duvarlarda ev arkadaşı arayanların ilanları, kenarlarda da yurt broşürleri var bolca. Broşürleri dağıtanların birçoğu öğrenci olduklarını, beş günlüğüne bu işte çalıştıklarını söylüyor.
Kampüs yolunda özel yurtların stantları var. Bir tane karma yurt görüyoruz, onda da binaların ayrı olduğunu belirtiyorlar. Gerisi “Kız” ve “Erkek” yurtları şeklinde ayrılmış. Yurt stantlarındaki görevliler, yeni kayıt yaptıranlar ve stantlardaki öğrenciler de ilk yıl için çoğunlukla yurtların tercih edildiğini söylüyor.
Odalar bir kişiden altı kişiye dek ilerliyor. Fiyatlarla ilgili net bir şey söylemeseler de 600-1000 lira aralığı ortaya çıkıyor.
“Aile sıcaklığı”
Giriş çıkış saatleri genelde 24.00-24.30 civarında. Bir “Kız öğrenci yurdu” standında bu saat 21.00 olarak karşımıza çıkıyor.
Yurt tanıtımlarında “aile sıcaklığı” vurgusu çokça. Giriş çıkış saatlerini geciktirince “ailelere haber verilmesi” yaygın görünüyor. Yurt standındaki bir kadın diyor:
“18 yaşını geçtiler ama yine aileleri emanet ettiği için…”
Kimileri bunun ailenin isteğine göre belirlendiğini söylüyor, konuştuğumuz bazı anne-babalar “İstanbul büyük şehir” diyerek haber verilmesini istiyor, kimi çok da üzerinde durmuyor. Öğrenciler bu konuda pek yorum yapmıyor.
“Keşke Ankara’yı yazsaydım”
Barınma, en ortak sorun gibi görünüyor. Şehir dışından gelenler yurtlara yönelirken, ailesi İstanbul’da yaşayanlar için uzak da olsa aileleriyle kalma seçeneği daha baskın. Nedenlerin başında yurt ve ayrı evin pahalılığı var.
Yurt için Kredi ve Yurtlar Kurumu’na (KYK) başvurup sonuç alamayanlar bekleyişte. Dersler barınma sorunu çözülmeden açılacak gibi görünüyor.
Kayıt yaptırmaya babası Cemal Tekingündüz ile gelen Sercan Tekingündüz ile yurt tanıtım masasında karşılaşıyoruz.
Tuzla’da oturduklarını anlatan Sercan, bir süre sonra “eve çıkmak”tan söz ediyor ancak babası gelip gitmesinden yana. Özel yurtların pahalılığı, uygun fiyata evlerin de merkezden uzak olması nedenlerin başında. Kimi yurt tanıtımlarında görülen “Hiçbir cemaat ve vakfa bağlı değiliz” yazıları da dile getirdikleri diğer tedirginliklere cevap gibi.
Sercan üç saati bulacak yolculuk için “Keşke Ankara’yı yazsaydım” diyor. Baba Tekingündüz yolun büyük bir zaman kaybı, stres ve yorgunluk olduğunu vurgularken hükümetin İstanbul’da öğrencilerin barınma sorununa el atması gerektiğini anlatıyor.
Hukuk isteyen Sercan, maliye kazanmış. Babası daha az puanlarla paralı olarak özel okullarda okunmasının adaletsiz olduğunu söylüyor.
“İstanbul pahalı”
Beyza Şahin İzmit'ten annesiyle beraber gelmiş, eczacılık bölümünü kazanmış. Bir süre kuzeninin yanında kalacak, KYK'yı bekliyor.
"KYK çıkmazsa özel yurda gitmeyi düşünebilirim ama ailemi çok zorlayacak bir seçenek, yurtlar çok pahalı. Bu özellikle İstanbul'a özel bir durum, Eskişehir'de apartlar 350-400 lirayken, burada aynı fiyata koğuş odası bile yok."
Annesiyle kayda gelen bir genç kadın Kadıköy’de oturduklarını ve yola rağmen orada kalmaya devam edeceğini söylüyor. Pahalılık ortak gerekçe.
Stantlar
Kampüs kapısının önündeki sokağın iki yanında stantlar var. Sol gençlik örgütleri, öğrenci kulüplerinin yanı sıra burs sağlayan dernekler de var. Yol, yurt soranlara yardımcı oluyorlar, kendileri ve okul hakkında tanıtımlar içeren broşürler dağıtıyorlar. Kimi stantlarda Kuran hediye ediliyor.
Stantların kampüs dışında kurulması daha çok kişiye ulaşmak için kendi tercihleri. Anadolu ve Mersin Üniversitesi’nde önceki gün özel güvenlik görevlilerinin müdahalelerinin yaşandığından bahsediyor ancak burada böyle bir durumla karşılaşmadıklarını söylüyorlar.
“Kızkardeşlerimizi karşılıyoruz”
Ailesiyle gelenlerin stantlara uğramaktan çekindiğini söyleyenler kadar, ailelerin bildiri almaya teşvik ettiğini söyleyenler de var. Pek çoğu gelenlerin daha çok yol sormak, bilgilenmek için başvurduğunu söylüyor.
Sevda Yeniköylü Emekçi Hareket Partisi Gençliği’nin broşürlerini dağıtıyor. Sloganları “Dur AKP burası üniversite”. Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasıyla üniversitedeki baskıların artacağını düşündüklerini aktarıyor.
Mor şapkaların olduğu stantta Kampüs Cadıları var. Meral, genç kadınlarla dayanışma ağını büyütmek istediklerini söylüyor. Üniversiteyi kazanan kadınların özgür hissettiğini, bunun kısmen doğru olduğunu ancak baba ve ailenin yerini hükümet ve rektörün aldığını belirtiyor. “Dayanışma gerekli” sözleriyle ayrılıyoruz.
Juliana Gözen ve Mertcan Hepgoncalı ile Özgürlükçü Gençlik standında karşılaşıyoruz. Juliana da üniversitelerdeki özgürlükten uzak durumlardan söz ediyor, barınma sorunu baki. Maddi durumu yeterli olmayan kişilerin yurt çıkmamasıyla daha zor durumda kaldıklarını söylüyorlar.
İletişim Kulübü’nün standında Adile Naşit’ten Kemal Sunal’a pek çok sanatçının fotoğrafları “Hoş geldin” yazılı fotoğrafları var. Stanttaki Sinem de barınma problemine dikkat çekerken Tuzla’dan gelip gittiğini anlatıyor.
Kayıt
Fakülte önlerinde ellerinde belgelerle kayıt için bekleyenlerle konuşuyoruz. Kayıttan çıkanlar üniversite kimlikleri ve İstanbul kartlarının verildiğini söylüyor. Halkbankasının kendi adlarına hazırladığı kartların teklif edildiğini söyleyenler de var. Bir kısmı bunları hiç görmemiş.
Gençlik Sendikası standındaki İpek ve Onur banka kartı ve öğrenci kartı uygulamasının burada da yapılmak istendiğini ancak öğrencilerin tepkisiyle kaldırıldığını hatırlatıyor.
Yanlarında babaları olan öğrencilere sorduğumuz soruları önce babalar cevaplıyor, anneler ise sakince kenara çekilerek bekliyor. Gülce de babasıyla gelmiş. Stantlardan söz açılınca babası “Hayat düşüncesi olsun ama çok da aktif olmasın” diyor.
Bursa’dan babasıyla kayda gelen Cem Moralı bir özel yurda yerleştiğini söylüyor. Ahmet ise KYK çıkmadığını, henüz barınma problemini çözemediğini anlatıyor.
Kayıtlar 5 Eylül Cuma günü sona erecek. (BK-FT/HK)