Üniversite yönetimlerinin Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Disiplin Yönetmeliği'ne dayanarak soruşturma açıp ceza verdiği öğrenci sayısı her geçen gün artıyor.
Avukatlar Murat Timur ve Ali Koç, sorunu bianet'e değerlendirdi.
Bugüne kadar 100 öğrencinin atıldığı Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'ndeki öğrencilerin avukatlığını da üstlenen Timur "Öğrencinin ceza karşısında yasal mücadele sürdürdüğü durumlarda, cezalar iptal ediliyor. Ancak ekonomik imkansızlık, bürokrasi ve aileyle öğrencinin karşı karşıya gelmesi sonucu, iş işten geçebiliyor" dedi.
Avukat Koç da "YÖK Disiplin Yönetmeliği, öğrencinin sadece yerleşke içindeki davranışlarını değil, sokaktaki ve hatta evdeki davranışlarını da denetim altında tutan tam zamanlı, 12 Eylül ürünü bir yönetmelik. Akademisyen öğrenciye destek olmalı" diyor.
İstanbul'da duvara afiş asana, Van'da Kürtçe halay çeken öğrenciye ceza
İstanbul Üniversitesi'nde geçen dönemden itibaren 50'yi aşkın kişiye 800'e yakın soruşturma açıldı ve açılan soruşturmaların bir kısmı açıklandı. 11 öğrencinin okuldan çıkarma cezası aldığı üniversite önünde bugün (11 Eylül) Beyazıt Öğrenci Kolektifi basın açıklaması yaptı.
Öğrenciler artık üniversitede gerçekleştirilen en küçük eylem ve etkinlikten dolayı bile soruşturma açılır hale geldiğini vurgulayarak "Üniversitede siyaseti bitirmeye kafasına koyan Rektör Mesut Parlak en son, düşüncesini duvara astığı bir afişle ifade eden bir öğrenciyi okuldan attı" dedi.
Soruşturmaya uğrayanların üniversitelerinde parasız eğitim isteyen, özerk demokratik üniversite mücadelesi veren üniversiteliler olduğunu söyleyen Kolektif, rektörün istifasını, soruşturma ve cezaların geri çekilmesini talep ediyor.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'ndeyse öğrencilere düzenledikleri alternatif bahar şenliğinde Kürtçe şarkı söyleyip halay çektikleri için soruşturma açılıyor.
Timur: Verilen cezalar hukuki değil
Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde bu sebeplerle ceza alan pek çok öğrencinin de avukatlığını üstlenen Timur "Soruşturmalar geçen yıl açıldı. Gündemdeki olaylara ilişkin yapılan basın açıklamaları ve ardından öğrencilerin düzenlediği alternatif şenlik soruşturmaların konusu oldu" diyor.
Cezaların daha yeni açıklandığını söyleyen Timur'un verdiği bilgiye göre, soruşturma açılan iki bin öğrenciden iki yüzü ceza aldı. 19 Temmuz'da açıklanan bu cezalar, okuldan çıkarma, iki veya bir yarı yıl, bir ay ya da bir hafta uzaklaştırma ve uyarı cezalarını kapsıyor. Toplam yüz öğrenciye okuldan çıkarılma cezası verildi.
Timur "Kürtçe şarkı söylemek, halay çekmek suç değil. Verilen cezalar hukuki değil" diyor.
"Mahkeme cezayı iptal etse de telafisi mümkün değil"
Ceza alan öğrencilerin açtıkları davalarla, sonuçlanan cezaların mahkeme tarafından iptal edildiği bilgisini veren Timur "Bu cezaların tamamına yakını iptal edilecek" diyor. Ancak cezaların iptali de öğrenciyi tatmin etmiyor.
Timur, davaların ayrı ayrı açılabildiğini, ilk açılanların sonuçlandığını, diğer mağdur öğrencilere yol gösterdiğini söylüyor, ama iş işten geçmiş oluyor. Timur durumu şöyle açıklıyor:
* Davalar ayrı ayrı açıldığı için her öğrenci dava harcı ödemek zorunda. Örneğin sekiz ayrı atılma cezası olan bir öğrenci 800 YTL dava harcı vermek zorunda.
* Yargı geç işliyor. Davalar bir yılı aşkın sürede sonuçlanıyor. Cezalar fiilen zaten bitmiş oluyor.
* YÖK'e dayanarak rektörlüğün keyfi tutumunu mahkemece tespit edilse de öğrenci ailesiyle karşı karşıya gelmiş oluyor.
* Fakirlik belgesi olmasına rağmen öğrencinin ücretsiz hak arama talebi gerekçesiz olarak yerinde bulunmuyor ve hak arama hakkı da ihlal edilmiş oluyor.
"Amaç öğrencinin demokratik eğitim hakkını almak"
Timur Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde en temel ifade özgürlüğünün bile soruşturma ve cezalarla ihlal edildiğine dikkat çekiyor.
"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) göre de cezalar hukuki değil. Örneğin en son newrozda, öğrencilerden savunma isteyen rektörlüğün suçlaması "Biji newroz" sloganın atılması ve -barış için- iki güvercin uçurmak olarak tespit edildi. Amaçları öğrencileri akademik, demokratik eğitimden uzak tutmak, öğrencilerin önüne set çekmek."
Koç: YÖK Disiplin Yönetmeliği 12 Eylül ürünü
Üniversitelerin disiplin soruşturmaları konusunda iç açıcı tespitlerde bulunamayacağını söyleyen Koç, "Çünkü, disiplin yönetmeliği her türlü keyfiliğe olanak veren ve her davranışı cezalandırmada araç olarak kullanılabilecek bir metin" diyor.
"YÖK Disiplin Yönetmeliği, öğrencinin sadece yerleşke içindeki davranışlarını değil, sokaktaki ve hatta evdeki davranışlarını da denetim altında tutan tam zamanlı bir yönetmelik."
Yönetmeliği "12 Eylül ürünü" olarak yorumlayan Koç, soruşturmaların ya da cezaların akademik tatilde, öğrencinin haberi olmaksızın yapılmasınıysa şöyle değerlendiriyor.
"Üniversite idaresi tatil zamanlarında bile öğrenci hakkında soruşturma yapabilir. Maalesef buna pozitif hukuk açısından engel bir durum yok."
"Akademisyen karşı çıkmalı"
Ayrıca Kürtçe şarkı söylemek ya da eşit, parasız eğitim talep etmenin de soruşturma konusu olmasına Koç, "Aynı davranış birden fazla madde ile cezalandırılıyor. Doğrudan 'Kürtçe' denilmese de şarkı söylemek, çalgı çalmak gibi davranışlar uyarı cezasıyla cezalandırılabiliyor" diyor.
Sorunu YÖK Öğrenci Disiplin Yönetmeliği bağlamında tartışmanın yararı olmadığına inanan Koç, sorunun ifade, örgütlenme, bilim, sanat özgürlüğü gibi genel demokratik haklar çerçevesinde tartışılmasından yana.
Koç çözüm önerisiniyse "Eğer bir akademisyen ahlakı varsa, öğretim üyelerinin üniversite yönetimlerine karşı, onların bu tutumunu deşifre eden ve mahkum eden bir şeyler söylemesi gerek" diye dile getiriyor.
Koç da, Timur gibi, bu tür soruşturmaların tamamının ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü ve eğitim hakkı ihlali olduğunu söylüyor. (EZÖ/TK)