25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü yaklaşırken üniversitelerde öğrenim gören kadınların, kendilerine yöneltilen şiddet hakkında ne düşündüklerini sorduk.
İşletme Bölümü 3. Sınıfta okuyan bir öğrenci, ortaokul ve lisede karşılaştığı tavırların taciz olduğunun farkına şimdilerde vardığını söylüyor ve ekliyor: "Öğretmenimin o zaman kullandığı birtakım sözler aslında rahatsız ediciydi, bunların bana yöneltilmiş sözlü tacizler olduğunu şu an düşünüyorum."
Sosyoloji 3. sınıfta okuyan bir diğer öğrenci ise okul içinde gazete dağıtırken ya da standda görevliyken maruz kaldıkları sözlü taciz olaylarına karşı kendi önlemlerini kendileri almak zorunda olduğuna dikkat çekiyor ve şöyle devam ediyor: "Okulun herhangi bir çalışanı, akademik personeli yada öğrencisi tarafından şiddete maruz kalırsam, okul yönetimine bu durumu bildirmekten çekinebilirim. Bu kişinin ceza alacağının, benim suçlu durumuna düşmeyeceğimin garantisi bana verilmedikten sonra okul içinde her gün karşılaşma ihtimalimin bulunduğu birisinden şikayetçi olmak cesaret ister."
Hukuk 3. sınıf öğrencisi Seval Eyüboğlu ise otobüste başına gelen olayı şöyle aktarıyor: "70 yaşlarındaki bir adama bir gencin bağırdığını ve genç bir kızın onların yanında ağladığını duyduktan sonra taciz olayını fark ettim. Daha sonra kızın yanına gidip adamdan şikayetçi olabileceğini söyledim. Son durakta indiğimizde orada bulunan polislere gittik beraber ve genç kız adamdan şikayetçi oldu. 10 dakika içinde polisler yaşlı adama acıdıklarından kızı şikayetçi olmaması için ikna ettiler."
Bir dönemliğine Macaristan'dan İstanbul'a okumaya gelmiş olan Erasmus öğrencileri ise burada kadınların erkeklerle aynı ortamda bulunmadığını gözlemlediklerini bu nedenle ortada çekingenliğe yol açabilecek bir sorun olduğunu düşündüklerini aktarıyorlar.
Sosyoloji 3. sınıf öğrencisi Hande Gülen ise Taksim'de yaşadığı taciz olayını anlattıktan sonra bu kişiden şikayetçi olduğunu, şuan sürmekte olan bir davası olduğunu belirtiyor. Ama bir noktanın da altını çizmeden edemiyor: "Galatasaray Üniversitesi'nin güvenlik kamerası kayıtlarında tacizcinin görüntüleri var ve hakim bu görüntüleri isterse bu kişi dava sonunda ceza alacak. Ancak iki ay içinde bu görüntüler istenmezse görüntüler silinecek ve benim elimde tacize uğradığıma dair kanıtım kalmadığından bu kişi ceza almamış olacak. Adli işlerin Türkiye'de ne hızda yürüdüğünü bildiğim için tedirginim."
Okulda asistanlığa yeni başlamış bir yüksek lisans öğrencisi tarafından psikolojik şiddete maruz kaldığını anlatan hukuk son sınıf öğrencisi ise konuyla ilgili şuan bir davanın sürmekte olduğunu, okul yönetimi tarafından bu kişinin işine son verildiğini belirtiyor. Bu tarz şiddet olaylarının önüne geçebilmek için özellikle kadınlarda sessiz kalmalarını önleyici bir bilinç yaratılması gerektiğine dikkat çekiyor.
Ekonomi bölümü 3. sınıf öğrencisi Mehmet Çalışkan ise birçok kişinin şiddet tanımının yetersiz olduğunu vurguluyor. "Günboyu okul da dahil olmak üzere birçok yerde kadına yönelik şiddet uygulandığını görüyorum. Çoğu kişi içinse kadına bağırmak, toplum içinde onu aşağılamak ve benzeri şeyler bir şiddet eylemi sayılmıyor."(EY/EÜ)