İstanbul Üniversitesi (İÜ) Hukuk Fakültesi'nde 8 Mayıs 2012'de kadınlar tuvaletinde meydana gelen ve Rektörlük tarafından yapılan açıklamada basınç kaynaklı olduğu belirtilen patlama ile 4 Haziran’da ülkücü öğrencilerin Kürt öğrencilere yönelik saldırısı sonucu çıkan kavga nedeniyle açılan davanın ikinci duruşması bugün İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Sekizi tutuklu İstanbul Üniversitesi öğrencisi 13 kişinin yargılandığı davanın ikinci duruşmasında sanıklar avukatların sağladığı tercümanlar aracılığıyla Kürtçe savunma yaptı. Tahliye kararının çıkmadığı davanın bir sonraki duruşması 3 Temmuz’da.
"İddianame Kürt ve sosyalistlere ayrımcı"
bianet’e konuşan sanık avukatı Hüseyin Boğatekin, iddianamenin Kürt ve sosyalist görüşlü öğrencilere yönelik ayrımcı bir tutumla hazırlandığını ve tutuklu bile olamayacakları bir dosyada, öğrencilerin ağırlaştırılmış müebbet hapisle karşı karşıya olduğunu söyledi:
“Başından itibaren ayrımcı bir tutumla yapılan soruşturma sonucu Kürt ve sosyalist öğrencilere yönelik ayrımcı bir iddianame hazırlandı. Dosyada somut hiçbir delil yok. Ancak öğrenciler iki olayın yanı sıra katıldıkları basın açıklamaları nedeniyle PKK’nin gençlik yapılandırması üyesi olmakla suçlanıp tutuklu kalmaya devam ediyorlar."
“Tutuklu üç öğrenci Emel Çetin, Raziye Ay ve Uğur Tekdal hakkında ‘bomba’ iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. Uğur Tekdal kanser hastası."
“Üniversitenin gaz sıkışması diye kamuoyuna duyurduğu patlamanın ses bombasından kaynaklandığı iddia ediliyor. Ancak buna dair rapor, parmak izi ya da DNA örneği yok. Bir erkek öğrenci kadınlar tuvaletinde keşif yaptığı, iki kadın öğrenci de bombayı koyduğu iddiasıyla haklarında ağırlaştırılmış müebbet hapis isteniyor. O tuvalete giren birçok öğrenci varken ‘olağan şüphelilersiniz’ denilerek Kürt ve sosyalist olanlar yargılanıyor."
“Öğrenciler eğitim hayatlarından iki sene kaybetti”
Öğrencilerin eğitim hayatlarının engellendiğini belirten Boğatekin, yargılamaya ilişkin umutsuz olduklarını belirtti:
“Ülkücülerin saldırısı sonrası çıkan kavgada satır ve balta kullanıldığı söyleniyor. Biz savunmamızda sol sosyalist gelenekte satır ve balta kullanımının olmadığını söyledik. Kürt öğrenciler tutuklandı ancak ülkücüler serbest. Ayrımcılık burada da görülüyor.”
“Gerekçesiz ve hukuka aykırı tutuklama nedeniyle öğrenciler eğitim hayatlarından, özgürlüklerinden yoksun kaldılar. Sınavlarına giremeyerek eğitimlerinde zaten bir yıl kaybetmişlerdi. Şimdi bir sonraki duruşmaya dek ikinci yıllarını da kaybetmiş olacaklar. Yargılamadan bir umudumuz yok.” (BK)