Üniversite Emekçileri Yeni YÖK Taslağına Karşı İmza Topluyor
Üniversitelerde danışma kurulları kurulmasını öngören yeni YÖK yönetmeliğine karşı bir araya gelen üniversite çalışanları özerk, bilimsel ve bağımsız akademi için imza kampanyası başlattı.
Üniversitelerin özerkleşmesini isteyen üniversite emekçileri Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı'na karşı imza kampanyası başlattı.
YÖK'ün üniversitelerde danışma kurulları kurulmasını öngören yönetmelik taslağına karşı başlatılan kampanyada emekçiler taslağı üniversitelerde yaşanan dönüşümün son halkası olarak niteliyorlar.
"Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan üniversitelerde danışma kurulları kurulmasını öngören yönetmelik taslağı 25 Eylül tarihli yazıyla üniversitelere gönderilmiş ve üniversitelerden görüş bildirmeleri istenmiştir. Ancak üniversite rektörlükleri bu konuda kendi birimlerinden görüş alma mekanizmalarını çalıştırmamıştır."
Metinde YÖK taslağının amaçları ve yaratacağı etkiler şöyle sıralanıyor:
* Bu yönetmelik taslağı ile sermaye ve siyaset kurumları temsilcilerinin üniversitenin bilimsel işlevlerini doğrudan belirleyen konuma gelmeleri amaçlanmaktadır.
* Bu sürece kadar YÖK Strateji Raporu ve TÜSİAD yükseköğretim raporları aracılığıyla gündeme getirilen dönüşüm bu taslak ile yönetmelik haline getirilerek yasallaştırılmaya çalışılmaktadır.
* Oysa her türlü sermaye ve siyaset kurumunun üniversite üzerindeki belirleyiciliği üniversitenin toplumsal yarar üreten kurum olma özelliğine aykırıdır.
* Üniversitelerde bilimin üretilebilmesi ancak özerk olması, bir başka deyişle üniversitelerin siyaset ve sermaye kurumlarının belirleyiciliğinden uzak olması ile mümkündür.
* YÖK'ün, üniversiteleri özerk, bilimsel, demokratik, toplum yararı için çalışan kurumlar olmaktan uzaklaştıran diğer uygulamalarıyla birlikte düşünüldüğünde bu taslağın yönetmelik haline gelmesi üniversiteleri geri dönülmesi olanaksız bir noktaya getirecektir.
* Öyle ki, tamamen piyasa güçlerinin eline geçen üniversitelerde iş güvencesi, akademik özerklik ortadan kalkacak, taşeronlaşma ve esnek çalışma uygulamaları hızlanacak, üniversitenin şirketleşmesi sonucunda toplum yararını değil sadece karlılığı hedefleyen öğrenciler yetiştirilecektir.(BÇ)
İstinaf cezasızlığı onamıştı: 80 barodan ortak Tahir Elçi açıklaması
İstinaf mahkemesinin Tahir Elçi cinayetinde yargılanan polislerin beraatını onamasıyla ilgili ortak açıklama yapan 80 baro "Suikastının yaşandığı ilk andan bugüne kadar cezasızlık politikası sistematik bir şekilde devam ediyor" dedi.
80 baro, istinaf mahkemesinin Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi cinayetinde yargılanan üç polis hakkında verilen beraat kararını onamasıyla ilgili ortak açıklama yaptı.
Kararı cezasızlık sürecinin bir parçası olarak gördüğünü belirten barolar, kovuşturma derinleştirilmediği eleştirisini yöneltti. “Hakikati karartma girişimi” dedi. Hakikat ve adalet mücadelesinden vazgeçmeyeceklerini belirtti:
Kameralar önünde gerçekleşen Tahir Elçi suikastının yaşandığı ilk andan bugüne kadar cezasızlık politikası sistematik bir şekilde devam etmektedir. İstinaf sürecinde verilen bu kararı da cezasızlık sürecinin bir parçası olarak gördüğümüzü ifade etmek isteriz.
Cinayetin aydınlatılması konusunda soruşturma ve kovuşturma makamlarınca yapılması gereken araştırmalar; Elçi ailesinin avukatları ve hukuk kurumları tarafından talep edilmesine rağmen hiçbir talep dikkate alınmadı ve alınmamaya devam ediyor.
Yargılama sürecinde itirafçıların ifadesiyle ortaya çıkan hakikati karartma girişimleri ciddiye alınıp kovuşturma derinleştirilmedi.
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun siyasal cinayet beyanı, tüm toplumun dikkatini üzerine çekmesine rağmen sadece yargısal makamların ilgisini çekemedi.
Biz; Tahir Elçi dosyasındaki cezasızlık tutumunu kabul etmediğimizi ve hukuki sürecin takipçisi olmaya devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.
Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Tahir Elçi cinayeti davasında ‘bilinçli taksirle ölüme neden olma’ suçundan yargılanan sanık polisler S.T. F.T. ve M.S. hakkında 12 Haziran 2024’te beraat kararı verilmişti.
Mahkeme gerekçeli kararında “Elçi’nin ölümüne sebebiyet veren ölümcül atışın kim tarafından gerçekleştirildiği hususunda tereddüttün hasıl olduğunu” belirtmişti.
İş bırakan aile hekimleri İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önünde toplandı. bianet'e konuşan aile hekimleri, "Hasta ile hekimi karşı karşıya getiren bu yönetmeliğin uygulanabilirliği yok" dedi.
Aile hekimleri, ‘Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği'ne’ karşı bugün üçüncü kez iş bırakma eylemine başladı.
Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’nin iptali talebiyle düzenlenen üçüncü iş bırakma eylemi, 81 ilde Cuma gününe kadar devam edecek.
İstanbul’daki aile hekimleri ise iş bırakma eyleminin ilk gününde, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önünde toplandı.
İstanbul’daki eyleme Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası, Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası, Genel Sağlık İş Sendikası, Hekimsen İstanbul Şubesi, Hekim Birliği Sendikası, Hürriyetçi Sağlık Sen, İstanbul Aile Hekimliği Derneği, İstanbul Tabip Odası, SES İstanbul Şubeleri destek verdi.
“Eziyet yönetmeliğini istemiyoruz” yazılı pankart arkasında toplanan kitle sık sık “Bakan istifa” sloganları attı.
Kitle adına ortak basın açıklamasını İstanbul Aile Hekimliği Derneği Genel Sekreteri Sercan Ahmet Uluç okudu.
“Aile hekimliği eziyet yönetmeliğine” tepki göstermeye geldiklerini söyleyen Uluç, “Bakanlığın bize karşı üç maymunu oynadığı ancak bir yandan da tüm devlet imkanlarını kullanarak bu saçma yönetmeliği güzelleme çalışmalarına devam ettiğini yakından takip ediyoruz” dedi.
Bakanlığın maaş kesintisi ve sözleşme feshi tehditlerinin aile hekimlerini vazgeçiremeyeceğini belirten Uluç, “Bu hayal alemindeyseniz uyanmanız için biz daha çok iş bırakacağız bilginiz olsun” diye konuştu.
bianet olarak İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önündeki eyleme katılan aile hekimlerine mikrofon uzattık ve yönetmeliğe neden karşı olduklarını sorduk.
"Bizi hastalarla karşı karşıya bırakarak olmaz"
Yönetmelikten önce de birçok sorunla karşılaştıklarını söyleyen 14 yıllık aile hekimi Ayşe Tunç, “Bizim maaşımız performansımıza dayalı. Baz maaşımızın üzerine yaptığımız işlemlerden; bebek aşıları, gebe izlemeleri, hastalık takiplerinden ekstra hak edişlerimiz oluyor” dedi.
Yeni yönetmelikle beraber bu hak edişlerin 8 kritere bağlandığını söyleyen Tunç, “Hastalara sorumluluk vermeden, bizi hastalarla karşı karşıya bırakarak böyle bir yönetmeliğin, uygulanabilirliğin söz konusu olamaz” diye konuştu.
Günde altmış hasta baktığını söyleyen Tunç, yeni yönetmelikle beraber hasta bilgilerini ayrı sisteme girmeleri gereceğini şöyle anlattı:
“Hasta bilgilerini, yaşından, günlük ekran maruziyetine, kilosundan günde kaç öğün protein tükettiğine kadar bütün bilgileri girmemizi isteniyor. Bu sisteme kayıt yapmak bir hasta için yaklaşık 45 dakika alıyor. Günde 20 hasta bakarak, hastalara sorumluluk vererek bu sistemi bir şekilde güzel olabilir. Ancak ben günde 60 hasta bakıyorum. Genelde 65 yaş üstü hastalar ve bu hastaların takipleri çok daha uzayabiliyor. Günde 100’den fazla hasta bakan arkadaşlarımız var.”
“Hekim reçetesinde özgür olmalı”
Eyleme katılan ve ismini vermek istemeyen Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası üyesi aile hekimi ise bu yönetmeliğin sağlık sistemine bir düzen getirmek amaçlı olmadığını düşündüğünü belirterek, “Yaşanan ekonomik krizin ve hazinedeki açığı kapatmak adına maaşlardan kesinti yapmak adına yapıldığını düşünüyorum” dedi.
bianet’e konuşan aile hekimi, bakanlığın “maaşlardan değil ek ödemelerden kesinti yaptık” dediğini ancak zaten maaşlarının düşürülüp ek ödemelerle düzenlendiğini ekledi.
“Ek ödemelerle ancak geçen seneki maaşımıza benzer maaş alabiliyoruz” diyen aile hekimi, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bazı grup ilaçlara kısıtlama getirdiler. Bu kısıtlamaları düşünmek zorunda olmamalı hekimler. Hekim reçetesinde özgür olmalı. Hastası için uygun gördüğü ilacı yazabilmeli.”
*Yeni yönetmeliğe göre, kısıtlama yapılan ilaç gruplarında ortalamanın üstünde ilaç yazan hekimlerin ek ödemelerinde kesinti yapılacak.
Rapor yoksa puan yok
Son olarak yeni yönetmelikle gelen oylama uygulamasından bahseden aile hekimi yönetmelikteki sorunları şöyle vurguladı:
“Bir kişi rapor almak için sağlık ocağına geldi. Muayene sonrasında rapor için bir hastalığının bulunmadığını ve kendisine rapor veremeyeceğimi söyledim. Buna cevaben “Ben de sizin puanınızı düşük veririm” dedi. O gün yüksek olan memnuniyet puanım, ortalamanın altına düştü ve ek ödeme alamadım. Ben ne yaptım? Görevimi doğru yerine getirdiğim için mi maaşımda kesinti yapıldı?”
Aile hekimlerinin talepleri
▶ Kamusal bir hizmet olan birinci basamak sağlık hizmetlerinin fiziki ve tıbbı donanımı ve aile sağlığı merkezleri kamu tarafından sağlanmalıdır. Halkımıza nitelikli bir sağlık hizmeti sunabilmemiz için yeterli zaman ve olanak sağlanmalıdır.
▶ Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği ve ekip anlayışını gözeten bir sistem inşa edilinceye kadar aile sağlığı merkezi sayısı hekim başına 2 bin nüfusu aşmayacak şekilde artırılmalıdır.
▶ Kadrolu ve güvenceli yeterli hemşire, ebe, teknisyen görevlendirilmeli, aşılama ve diğer koruyucu hekimlik uygulamaları desteklenmeli, geliştirilmelidir. Kadrosuz, güvencesiz bir şekilde çalışan emekçiler (gruplandırma elemanları) kadroya geçirilmelidir.
▶ Aile hekimlerine ve tüm sağlık emekçilerine emekliliğe yansıyacak tek kalemden oluşan, insanca yaşamaya yetecek düzeyde, izin kullandıklarında, hastalandıklarında, çocuğu olduğunda veya ailesinden biri öldüğünde kesilmeyecek maaş ödenmelidir.
▶ Gelire katkısı yüzde 20’yi geçmeyecek ve yapılan hizmetin niteliğini ödüllendiren bir performans uygulamasına geçilmelidir.
bianet muhabiri (Ağustos 2023). Atölye BİA 5-9 Ekim 2022 "Temel Gazetecilik Atölyesi" katılımcısı. Maltepe Üniversitesi Gazetecilik Bölümü'nü bitirdi. Aynı üniversitede, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler...
bianet muhabiri (Ağustos 2023). Atölye BİA 5-9 Ekim 2022 "Temel Gazetecilik Atölyesi" katılımcısı. Maltepe Üniversitesi Gazetecilik Bölümü'nü bitirdi. Aynı üniversitede, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde çift anadal yaptı.