Kendimize benzemeyenler
Türkiye farklı koşulların yaşandığı, koskocaman bir ülke. Elbette ki, Şanlıurfa'da üniversite okumayan bir kadın olmak ile İstanbul'da üniversite okuyan bir kadın olmak birbirinden farklıdır. Ancak her ikisinde de ortak bir deneyim olarak, yabancılaşmak. Bir kere, artık mahallenizden, semtinizden arkadaşlarla eğlene eğlene gitmiyorsunuz okulunuza. İleride sizinle aynı iş dalında çalışması muhtemel, bir gün birlikte "ekmek" yiyeceğiniz insanlarla birliktesiniz yeni okul ortamınızda. Bunların içinde mutlaka farklı illerden gelenler, sizden farklı bir aksanla Türkçe konuşanlar, sizden çok farklı bir biçimde yaşayanlar var. Aile denilen kurum sizi çoğunlukla benzerlerinizle biraraya koyarak yetiştirir. Aile sizi kendinize benzemeyenlerle pek yanyana koymaz. Oysa üniversite sizi size benzemeyenlerle aynı potada erittiği sürece başarılı olacaktır. Kendisinden farklı olanı tanımak, yıllarca kendisinden farklı olanı görmezden gelmekle yükümlü olmuş genç kadınlar için ne büyük bir yeniliktir. Üstelik kampüste bir erkek arkadaşınızla oturup konuştuğunuzda profesörlerden birinin bir veli toplantısında babanızı kenara çekip "özel" bir konuşma yapma olasılığı azdır.
Kendi başına öğrenmek
Üniversitede kimse size zorla bir şey öğretmeye çalışmaz. Kendiniz öğrenmekle mesulsünüzdür. Öğrenebildiğiniz kadarıyla idare edersiniz. Başlı başına kendinizden sorumlu olmanın ağırlığı ile tanışırsınız. Hele aileniz uzaktaysa, iki kız arkadaş ev tutup, İstanbul, Ankara gibi büyük kentlerden birinde kalakalmışsanız, apartman ahalisi kadınların yaşamı konusunda ne düşünür'den tutun, elektrik faturası geç ödenirse ne olur'a, daha önce aklınıza pek gelmeyen bir dolu soruyla hşaır neşir olursunuz. Çoğu insan üniversitede bir yandan da çalışmaya başlar, daha doğrusu harç, kitap, ders malzemesi gibi masraflar ortalama bir Türkiyeli ailenin fena halde belini büktüğü için, burslar yetersiz kaldığı için kendini çalışmak zorunda hisseder. Böylece, düşünün, yabancı bir kentte, farklı bir ortamda, belki de ilk kez bir yarı-zamanlı işi yürüterek okumaya uğraşırsınız.
Hanım, yenge, vs
Lise günlerindeki çocuksu yüz ifadesi sizi terk etmeye başlar. Cinsel kimliğiniz artık herkesin gözünde belirginleşmiştir. İlk kez üniversite yıllarında bir banka memuru size "hanımefendi" diye hitap eder, bir taksici "yenge" der. Yeni tanıştığınız insanların bir kısmı size hitap ederken, adınızın hemen ardına "hanım" sözünü yapıtırırlar. O zaman anlarsınız, artık erişkin kadınlar kulvarından bir muameleyle karşı karşıyasınız.
Elbette, dünya erişkin olmayan kadınları da erkek egemenliğine karşı hiç mi hiç korumuyor. Ama erişkin kadın kulvarına yeni girmenin en zorlu yanı, daha önce korunmadığınızı, ve artık korunmayacağınızı, kendi kendinizin sahibi olmak zorunluluğunu öğrenmeniz. Kampüs günlerinde, o sınıf, bu sıra, o vize, bu final koştururken bir de bunların omuzlarına yüklenirvermesi, hayatınızın akışını belirgin olarak değiştirir. Erkekler eski çocuksu acımasızlıklarının yanına, yeni artılar katmaktadırlar. Artık sevgililiklerinin boyutu da değişmiştir. Siz başkalarının tanımladığı ölçüler için cinsellik, fikir özgürlüğü, iktisadi bağımsızlık gibi konularda kişisel savaşımlar verirler, erkek arkadaşlarınız ya sizin ve kızkardeşlerinizin savaşı sayesinde evrilirler, ya da "biraderlerinin" desteğiyle bıçak gibi bilenirler. Belki de o kadar üniversite okurken bile, temel hedefinizin iyi bir kısmet bulup evlenmeniz olması gerekmektedir. Belki de siz o kampüsten çıktıktan sonra, o kadar uğraştıktan sonra, koca sıfatlı biri, sizin çalışmanıza izin vermeyecektir.
Hırs, kıskançlık, rekabet
Bir kadın olarak artık çocuk olmamanın yanı sıra, çevrenizdekilerin, yakın arkadaşlarınızın da çocuk kalmaması ve erişkin hırsları, kıskançlıkları, rekabetlerine bulaşmalarını izlemeyi kabul etmekten de zordur. Kadınlar için bunların tam tersi hep önemli ve yükseltici olmuştur ya, hırs yerine sebat, kıskançlık yerine dayanışma, rekabet yerine paylaşım gereklidir. Oysa erişkinler dünyası sizi zorlar, tökezletir, cinsel kimliğinizin belirginleşmesiyle birlikte, cinsiyetiniz en belirleyici özelliğiniz oluverir. Onunla aşağılanır, onunla ağırlanırsınız.
Üniversite hayatı karikatürlerden bir t cetveliyle simgelenir ya, kadınlar için bambaşka bir kulvarı ve hayat seçenekleri zenginliğini ve karmaşasını ifade ettiği için simgeleri bir cetvelden çok daha fazlasıdır.