Kuruluşunun 31. yıldönümünde öğrenciler ve öğretim görevlileri her yıl 6 Kasım'da olduğu gibi Yükseköğretim Kurulu'nu (YÖK) protesto etti.
"Üniversiteler bizimdir" diyen üniversite öğrencileri, öğretim görevlileri ve işten çıkartılan İTÜ'lü asistanlar Beyazıt Meydanı'nda toplandı. Yapılan basın açıklamalarında yeni YÖK Yasa Tasarısı eleştirildi.
Demokratik Gençlik Hareketi, Demokratik Yurtsever Gençlik, Emek Gençliği, Ekim Gençliği, Gençler Meydana İnisiyatifi, HDK İstanbul Gençlik Meclisi, Tığ Öğrenci Komisyonu, Tüm İlerici Gençlik Dernekleri, Üniversitelerden Öğrenciler adına yapılan basın açıklamasını Fırat Ekici okudu.
"YÖK'e reform değil üniversiteler özgürlük; savaş değil halkların kardeşliği" sözleriyle başlayan açıklamada Yeni YÖK Yasa Tasarısı'nın öğrencilere söz hakkı tanımadığı belirtildi.
Açıklamada 2. öğretimde harçlar devam etmesi, yemek ve ulaşım masraflarının parasız eğitim anlayışından uzak olması, üniversitelerde özel güvenlik ve polislerin baskı ve tehditlerinin sürmesi, tutuklu öğrenciler gibi sorunlara dikkat çekildi.
Eğitim Sen İstanbul 6 No'lu Üniversiteler Şubesi, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği, Üniversite Konseyleri Derneği, Akademi Susmayacak, GIT-Türkiye, Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma İnisiyatifi adına yapılan ve İsmet Akça okuduğu açıklamada şu noktalara değinildi.
Mali özerklik
Tasarı, "mali özerklik, mali esneklik" adı altında üniversiteleri şirket gibi çalışacak yapılar haline getiriyor: "Talep ettiğimiz özgür, kamusal ve demokratik üniversite ise tüm üniversite bileşenlerinin karar mekanizmalarına katıldığı bir yönetsel özerkliği ve kamu kaynaklarıyla finanse edilen ve bu kaynakların kullanımının üniversite bileşenlerinin katılım ve denetimine açık olduğu bir yapıyı gerektiriyor."
Yönetime katılım
Tasarı üniversite paydaşlarının katılımı adı altında ortaya koyduğu "üniversite konseyleriyle" sermaye örgütlerini üniversite yönetiminde doğrudan söz sahibi haline getiriyor. Oysa gerçek demokratik katılım üniversite yönetiminde ve karar alma süreçlerinde öğretim elemanlarının, idari personelin ve öğrencilerin kendi öz örgütlülükleri üzerinden var olur.
İş güvencesi
Performans değerlendirmesi ve rekabet vurgusu üniversite emekçilerini iş güvencesinden mahrum bırakıyor. Üniversitelerde taşeron ve sözleşmeli çalışma yaygınlaşıyor. Bize göre ise iş güvencesi akademik özgürlüğün, bilimsel üretimin ve özgür, demokratik üniversitenin olmazsa olmaz koşuludur.
9 Kasım'da Ankara'ya
Genç-Sen, Gençlik Muhalefeti, Öğrenci Kolektifleri ve TKP'li öğrenciler adına yapılan açıklamada üniversite öğrencilerinin tutuklandığına ve parasız eğitimin söz konusu olmadığına değinildi. Açıklamada, yeni YÖK Yasa Tasarısının Bologno süreci adı verilen neo-liberal dönüşümün üniversitelerdeki etkisi olduğun belirtilerek 9 Kasım'da Ankara'da yapılacak YÖK eylemine çağrıda bulunuldu.
İlkeleri öğrenciler belirliyor
Basın açıklamalarının ardından düzenlenen öğrenci formunda öğrenciler Yeni YÖK yasa tasarısına karşı kendi üniversite ilkeleri üzerine konuştu.
Forumda toplumsal üniversite, akademik özgürlük, öğrencilerin karar mekanizmalarına katılmasını sağlayacak özyönetim, bilimsel üniversite, üniversitenin toplumda eşitsizliğe uğrayanlarla kuracağı dayanışma gibi ilkeler önerildi.
Öğrenciler, her şehirde forumların düzenlemesi ve devamlılığını sağlayarak kendi ilkelerini ve uygulama yöntemlerini kararlaştıracaklar. (BK/HK)