Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) Başkanlığı tüm üniversite rektörlerine bir yazı göndererek mevcut doçentlik unvanı ve süreci hakkında yedi maddelik görüşlerini sundu. Maddelerin değerlendirilerek görüş ve önerilerin 6 Kasım’a kadar bildirilmesini talep etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 26 Temmuz’da yaptığı bir konuşmada YÖK Başkanı Yekta Saraç’a “Yardımcı doçentliğin olayı nedir” diye seslenmiş, yardımcı doçentliğin kaldırılmasını istemişti.
TIKLAYIN - Yrd. Doç. Doğan Yanıtladı: “Yardımcı Doçentliğin Olayı Nedir?”
YÖK Başkanlığı’nın doçentlik unvanı ile ilgili “merkezi sözlü sınav”, “YÖK doçentliği”, “iş hayatında doçent olmak” başlıklarıyla gelen yedi maddelik önerilerine Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği (ÜNİVDER) cevap verdi.
YÖK'ün 7 maddesi
YÖK’ün doçentlikle ilgili görüş ve önerilere açtığı konular şöyle:
1- Mevcut sistemde ilk aşamada uygulanan doçentlik başvuru şartlarının aranmasına devam edilmesi, bununla birlikte merkezi yapılan sözlü sınav şartının kaldırılması;
2- Mevcut sistemin ilk aşamasında uygulanan doçentlik başvuru şartlarını sağlayan ve buna ilişkin Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) tarafından verilecek belge sahibi adayların doçentliğe yükseltilerek atanması aşamasının üniversitelerimizce yürütülmesi;
3- Üniversitelerimizin ÜAK tarafından belirlenen asgari kriterleri üzerine ilave kriterler koyabilmesi veya bu kriterler ile yetinebilmesi;
4- Doçentliğin akademik bir unvan mı yoksa profesörlük gibi bir kadro unvanı mı olması gerektiği konusunun değerlendirilmesi;
5- Doçentliğin akademik bir unvan olarak değerlendirilmesi durumunda; unvanın alınması ve korunmasında ne tür kriterlerin aranmasının gerektiği;
6- Mevcut sistemde olduğu gibi akademi dışından da doçentlik unvanının kazanılmasına devam edilmesi hususunun değerlendirilmesi, devam edilmesi durumunda bu unvanın hangi kriterlerle ve hangi kurum tarafından verilmesinin uygun olacağı;
7- Doçentlik süreçlerine ilişkin değerlendirmeye alınmasını istediğiniz varsa başka konu veya öneri.
“Amaç daha nitelikli bir üniversite için olmalı”
ÜNİVDER açıklamasında YÖK’ün bu girişimle asıl amacının yardımcı doçentliği kaldırmak olduğunu belirtse de akademik niteliğin yükseltilmesi doğrultusunda ÜNİVDER olarak cevaplarını sunduğunu söyledi:
“Mevcut YÖK sistemi, yasa ve yönetmelikler değişmeden bilime ve liyakata, etik bilimsel değerlere aykırı yapılacak tüm değişimler ülkemiz üniversiter sisteminin daha da geriye gidişini hızlandırabilir.
“Yapılacak değişimlerde amaç daha nitelikli bir üniversite için olmalıdır.”
“Eğitim niteliğinde doktora ve doçentlik unvanları çok önemlidir”
ÜNİVDER 2016 istatistik verilerini şöyle hatırlattı: Devlet ve vakıf üniversitelerinde toplam 156 bin 168 akademisyen bulunuyor. Toplam sayı içinde yardımcı doçent, öğretim görevlileri ve okutmanların sayısı 67 bin 448’i buluyor.
ÜNİVDER’in yorumu şöyle:
“Bu istatistik verilerine göre üniversiter eğitim/öğretimin tüm yükünü yardımcı doçent ve öğretim görevlileri, okutmanlar yürütmektedir. Eğitim niteliğinin daha üst seviyelere çıkarılmasında doktora ve doçentlik unvanları çok önemlidir ve bilime/liyakata dayalı kriterlerin daha da yükseltilmesi amaçlanmalıdır.
“Ancak bu girişim cumhurbaşkanının talimatının yerine getirilmesi için yapılıyorsa 36 bin civarındaki yardımcı doçentin kolayca doçent olabilmesinin yolunu açacak gibi görünmektedir.”
Doçentlik unvanı için öneriler
* Doçentlik jürileri seçiminin şeffaf, bilime/liyakata dayalı izlenebilir bir şekilde belirlenmesi,
* Doçentlik jürisinde yer alabilecek profesörlerin belirli kriterlere sahip olması (özellikle bilimsel yayınları, son üç ve/veya beş yılındaki nitelikli dergilerde çıkmış yayınları, kongre ,konferans sunumları olması vb.)
* Adayın jürisi farklı üniversitelerden belirlenmeli, gerekirse yurt dışı nitelikli üniversitelerden de belirlenmesinin önü açılmalı.
* Adayın yayınları üzerinden yazılı jüri rapor değerlendirmesi.
Eserlerden başarılı olan adaylar için sözlü sınav önerileri
* Bu sistem içinde sözlü sınav doğru/bilimsel işlemiyor, bir profesör tahakkümü, ahbap çavuş ilişkileri, adam kayırmaya zemin hazırlıyor diye sözlü sınavın kaldırılmasını uygun bulmayan üyelerimiz bulunmaktadır. Eğer derneğimizin belirttiği şartlar (jüri belirlenmesi vb.) uygulanabilirse sözlü sınava devam edilmelidir. Adayın yayınları üzerinden (başarı durumunda) sözlü jüri değerlendirilmesi, sözlü sınavların liyakata/bilime dayalı doğru şartlarda ve önyargısız yapılması, akademisyenlere, öğrencilere açık, şeffaf, denetlenebilir, izlenebilir bir biçimde uygulanmasının sağlanmasıdır.
* Aksi durumda bugünkü hali ile devam edecekse sözlü sınav kaldırılmalı jüri eserlerin değerlendirilmesi yanında bazı yabancı ülkelerde olduğu gibi doçentlik tezi getirilmeli ve adayın jüriye karşı doçentlik tezi üzerinden savunması alınmalıdır. Bu savunma açık şeffaf, izlenebilir olmalıdır.
* Üçüncü olarak sözlü sınav kaldırılmalıdır. Doçentlik bir 'üniversite unvanı' olmalıdır ve o üniversite ile sınırlı kalmalıdır. Her üniversite için bir merkezi kriter mutlaka olmalı, isteyen üniversiteler bu kriterleri daha üst seviyelere yükseltebilmelidir. Doçentlik unvanı, master ya da doktora gibi bir unvan değildir.
“Doçentlik atamasında üniversite özgür olmalı”
ÜNİVDER yanıtında doçentlik kadrosu için üniversitelerin özerk bırakılması gerektiğini söylüyor:
“Doçentlik kadrosunun atanması işlemlerinde her üniversite için asgari merkezi kriterler konulmalı. Ayrıca üniversiteler bu konuda özgür bırakılmalıdır.
“Üniversite yönetimleri bu merkezi kriterlere dayalı niteliği arttırabilecek kongre sunumları, ikinci bir yabancı dil gibi ek kriterler uygulaması yapabilmelidir.
İş hayatında doçent olmak
YÖK Başkanlığı’nın üniversite rektörlerine gönderdiği sorulardan biri de doçentlik unvanının yükseköğretim kurumları dışında kullanılmasına yönelik.
ÜNİVDER açıklamasında yükseköğretim kurumları dışında doçentlik unvanı kazanılmamalı görüşünde. (TP)