ÜniKuir Derneği, “Kampüsten Uzakta” yazı dosyasında uzaktan eğitim kararının LGBTİ+’lara etkisini ele aldı. Öğrenciler ve akademisyenlerin katkıda bulunduğu seride LGBTİ+’ların eğitim ve barınma haklarının korunması talebi yinelendi.
6 Şubat depremlerinden sonra KYK yurtları depremzedelerin barınması amacıyla boşaltılmış ve aynı gün verilen kararda yükseköğretim kurumlarında uzaktan eğitime geçildi.
“Karardan hemen dönün”
ÜniKuir Derneği, şu an üç yazıdan oluşan dosyada uzaktan eğitimin LGBTİ+’lar için yaratacağı problemleri gündeme getirdi. Dernek, dosyaya başlarken şu talebini yineledi:
“Devletin yurttaşlara sunmak zorunda olduğu eğitim ve barınma, birinden birini tercih etmeye mahkûm bırakılacak haklar değildir. Öğrencilere yurtlarını geri verin, depremzedelere en uygun şartlarda yaşam alanları sağlayın. Tek bir yol bile denemeden aldığınız bu karardan hemen, bugün dönün!”
“Bilgisayarlarımızdaki stickerlara kadar düşünmek zorundaydık”
Serinin ilk yazısında Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi öğrencisi Şilan, yurtlarından ayrılan LGBTİ+’lar için aile evine dönmenin ne demek olduğunu şöyle açıkladı:
“Lubunyalar olarak eve sadece tatillerde gitmek zorunda olmak bile bizim için çok kaygı yaratan bir durumdu çünkü hepimiz Muğla’daki kadar rahat ve görünür olamayacak, evdeki baskıya dönecek ve lubunyalığımıza dair her şeyi gizlemek zorunda kalacaktık, bilgisayarlarımızdaki stickerlara kadar düşünmek zorundaydık.”
Şilan’ın yazısının devamını buradan okuyablirsiniz.
“Bir hafta içinde iki kez yurttan atılmak çok yıpratıcı bir süreçti”
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Peyzaj Mimarlığı öğrencisi İz, kaldığı yurtlardan iki defa atılmanın yıpratıcı bir süreç olduğunu belirtti. Uygulamalı bir bölümde eğitim gören İz, uzaktan eğitimin yetersizliğiyle alakalı şunları söyledi:
“Bölümümüz uygulamalı olduğu için eğitimin yüz yüze olacağının açıklanmasıyla İstanbul'a döndüm eşyalarımı yerleştirip yattım ve ertesi sabah tekrar uzaktan eğitime geçildiği, yurdu bir sonraki güne kadar boşaltmam gerektiği mesajına uyandım…
“Neredeyse her dersimiz yarı uygulamalı ve direkt olarak eğitmen gözetiminde olması gerekiyor veya kampüs bahçesinden yararlanmamız gereken çok fazla alan var. Bireysel olarak baktığımdaysa dikkati çok kolay dağılan bir insan olarak farklı bir ortam içinde bulunmadan bir şeye kendimi vermem çok zor oluyor. Bu yüzden evde ders çalışmak da ders dinlemek de çok zor benim için.””
İz’in sözlerinin devamına buradan adresinden ulaşabilirsiniz.
"Koşullar LGBTİ+ öğrencileri daha kırılgan hale getiriyor"
Dosyanın son yazısında ise Hacettepe Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olan Gökhan Kabacaoğlu, yurtların boşaltılması ve uzaktan eğitim kararının LGBTI+’lar için anlamını akademisyen perspektifinden aktardı. Üniversitelerin LGTBİ+ öğrencilerin kimliklerini keşfetme ve yaşama alanları olduğunun altını çizen Kabacaoğlu, bu ortamın korunmasının gerekliliğini şu sözlerle aktardı:
“Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasal atmosfere ve yükseköğretim sisteminin bütün eksikliklerine rağmen üniversite kampüslerinin Türkiye’deki en özgürlükçü ortamlar olduğunu söylemek mümkün. Ancak bu sınırlı özgürlükçü ortam yalnızca öğrencilerin doğrudan etkileşimiyle varlığını sürdürebilir…
"…Aile veya ev içi şiddete maruz kalma ihtimali bir yana, üniversite kampüsleri LGBTİ+ öğrenciler için kimliklerini keşfedebildikleri ve varoluşlarını nispeten özgürce yaşayabildikleri ortamlar.
"Bu ortamdan mahrum kalmanın LGBTİ+ öğrencilerin psikolojik iyi oluşuna hizmet etmeyeceği açık. Dolayısıyla bu durum içinde bulunduğumuz koşullarda LGBTİ+ öğrencileri maalesef çok daha kırılgan hale getiriyor."
Gökhan Kabacaoğlu’nun söylediklerine de buradan ulaşabilirsiniz.
(NK/EMK)