bianet'in görüştüğü Çorabatır, Ralston'ın Associated Press'e verdiği demeci gördükten sonra, 16 Ocak'ta kampta yapılan aramayla ilgili bütün tutanakları yeniden gözden geçirdiğini aktarıyor ve "Aramanın sonundaki açıklamamızda da söylemiştik. Kampta hiçbir silaha rastlanmadı" diyor.
Bir tek kamptaki çocukların, kamptan uzakta açık havada bulunan patlamamış mühimmatı kendilerine gösterdiğini söyleyen Çorabatır, "Kime ait olduğu belli olmayan, fünyesiz, patlamamış mühimmat bulundu" diyor; bu mühimmatın da özellikle çocuklar için risk oluşturabileceğini, çevrelenmesi gerektiğini belirtiyor.
Çorabatır: Mahmur'un bir BM Mülteci kampı olduğunu unutmamak gerek
Çorabatır, Mahmur kampıyla ilgili "oradaki insanlar terörist" gibi bir önyargının ve bu önyargıyı besleyen haberlerin Mahmur için çözümün önünü tıkadığını vurguluyor.
"Mahmur'un bir BM Mülteci kampı olduğunu unutmamak gerek. Oradaki insanlar sivil ve bizim için mülteciler. Bu yıl başındaki nüfus sayımına göre, yüzde 49'u çocuk, yüzde 51'i kadın. Zaten 'terörist' olana mülteci statüsü verilemez."
Çorabatır, bugün Sabah gazetesinde yayınlanan "BM uyardı: Mahmur'lu çocuklar PKK'lı oluyor" başlıklı haberi örnek vererek "Başlık olması gerekeni yansıtmıyor. Kampın yeniden sivilleşmesi çok önemli. BM'nin 2003'te Irak'ın işgali sırasında binasının bombalanmasının ardından Irak'ı terk etmesinden sonra, Mahmur siyasi baskılarla sivil niteliğini kaybetti. Şimdi bunu yeniden tesis ediyoruz" diyor.
"Türkiye'ye dönmek isteyen dönebilmeli; kalanlar entegre olabilmeli"
Çorabatır, önemli olanın mültecilerin geleceği için herkesin çıkarına bir çözümün yaratılması olduğunu söylüyor:
"Mültecilik statüsü geçici olmalı. Yoksa insanlar bu için çok kötü olur. Mahmur'daki mülteciler arasında Türkiye'ye dönmek isteyenler var. Güven yaratılırsa geri dönerler diye ümit ediyoruz. Dönmek istemeyenlerin de Irak toplumuna doğru dürüst yaşam koşullarında entegre olmaları çok önemli."
Cenevre görüşmelerinin devamı gelecek
Çorabatır, bu ay başında Cenevre'de Mahmur kampıyla ilgili yapılan görüşmelerin önemli olduğunu söylüyor.
"Kalıcı çözüm konusunda anlaşma fikri yeniden ısındı. İlk defa Irak yönetimi, Türkiye ve BM bir araya geldi. Uzun zamandır gelemiyorlardı. Sonuçta, kalıcı çözümde bu üç tarafın da rollerinin olması gerekiyor."
Bu görüşmelerin sonucunda hemen bir kalıcı anlaşma imzalanmasının zaten beklenmediğinin altını çizen Çorabatır, "Bu görüşmeler bir ilerleme olarak değerlendirilebilir. Taraflar birbirlerine doğrudan kendilerinin neler yapabileceğini iletmiş oldu. Şimdi her taraf katılımcılardan aldıkları bilgileri değerlendirip yeniden görüş oluşturacak. Ardından da yeniden buluşulacak" diyor.
Mahmur hakkında unutulmaması gerekenler
İnsan Hakları Derneği (İHD), Mahmur kampıyla ilgili Ocak 2007'deki aramanın "terörle mücadele operasyonu" gibi gösteren haberlerin yayımlanmasının ardından basını uyarmış ve "mültecileri tehlikeye sokacak yanlış bilgiler vermeyin" demişti.
Mahmur'la ilgili bazı temel bilgiler şöyle:
* 1991-1992 yıllarında Türkiye'deki yoğun çatışmalar nedeniyle yaşamları tehlikeye giren çok sayıda kişi aileleri ile birlikte sınırdan Irak'a geçti ve mültecilik başvurusunda bulundu.
* UNHCR tarafından bu kişiler için Erbil ve Musul arasındaki Mahmur'da bir mülteci kampı kuruldu, kendilerine mülteci statüsü tanındı.
* Mahmur'da halen yaklaşık 12 bine yakın kişi yaşıyor.
* Bu kişilerin güvenli bir şekilde Türkiye'ye dönmeleri için 1994 yılından itibaren BM, Irak ve Türkiye arasında 3'lü görüşmeler yürütüldü. 1994 sonlarında önemli ölçüde ilke anlaşmasına varıldı. Ancak, bu kişilerin geri dönmesi için gerekli hukuki, ekonomik ve sosyal güvencelerin sağlanması yönünde bazı sorunlar aşılamadığı için, anlaşma uygulanamadı.
* ABD'nin Irak'a müdahalesiyle Irak yönetimi değişti ve Mahmur Kampı'yla ilgili önemli bir gelişme sağlanamadı.
* Türkiye, zaman zaman güvenlik kaygılarını ileri sürerek kampın boşaltılmasını istemişse de, uluslararası mültecilik hukuku çerçevesinde ilgili devletler arasında tam bir mutabakat sağlanamadığı için, bunun gerçekleşmesi mümkün olamadı.
* 2003'te Bağdat'taki BM binasının bombalanması nedeniyle, UNHCR birkaç görevli dışında Irak'ı terk etmek zorunda kalınca, kampın BM tarafından denetiminde zorluklar ortaya çıktı.
* BM'nin nihai hedefi, mülteci statüsündeki insanlara kalıcı çözümler bulmak yoluyla mülteci kamplarının boşaltılması. Bu nedenle kampta yaşayanlar için kalıcı çözüm arayışları, özellikle gönüllük temelinde Türkiye'ye dönmelerinin sağlanması çabaları devam etti. Görüşmeler Türkiye, Irak ve UNHCR arasında Cenevre'de halen devam ediyor. (TK)