“Yıllardır devletin hak ihlallerine karşı mücadele ettiğim için benden öç alıyorlar diye düşünüyorum. Yıllarca cezaevinde kaldım yetmedi, kitabevim bombalandı, şimdi yine evimizi gözetliyorlar.”
Bu sözler, 2005’te Şemdinli’de sahibi olduğu Umut Kitabevi saldırısından yaralı kurtulan Seferi Yılmaz’a ait. Yılmaz’ın evi Mezopotamya Ajansı’ndaki habere göre kimliği belirsiz kişilerce gözetlendi.
“Kameraların olduğu yerde bu kişi belirlenmedi”
Bu kişiler hakkında suç duyurusu yaptıklarını anlatan Yılmaz, bianet’e şu bilgileri verdi:
“Önce Emniyet Müdürlüğü’ne gittik, durumu anlattık. Emniyet bizi savcılığa yönlendirdi. Orada da yaklaşık iki saat süren bir sürecin ardından işlemler tamamlandı. Bizim anlamadığımız ve inatla merak ettiğimiz şey bu kişilerin neden tespit edilmediği. Kamera kayıtlarını gösterdik. Hem bizim oturduğumuz evin karşısında hem de mahallenin birçok noktasında kameralar var. Evimi gözetleyen kişinin yüzü açıkça görülüyor. Buna rağmen bu kişi henüz tespit edilmedi ve bulunamadı.”
“Umut Kitabevi bombalandığında da benzer durum yaşandı”
“Bizim için bu durum çok tanıdık. 2005’te de Umut Kitabevi böyle gözetlenmişti. Bu gözetlemelerin sonunda bir saldırı olacağını tahmine diyoruz. Olacak bir şeye çare bulmak zor, gelecek biliyoruz. Bu yönde bir işaret olduğunu düşünüyorum.”
Eşi Pınar Yılmaz’ın da 2015 Newroz’undaki bir konuşmasından dolayı 13 Ağustos’ta ifadeye çağrıldığını anlatan Yılmaz, şöyle dedi:
“Eşim ifadesini verdi. Newroz’da atılan bir sloganbdan dolayı ifadesi istendi. Benim belediye başkanı olduğum dönem. Benim de ifadem istendi. Şimdiye kadar ifadeye çağırmadılar neden bu dönem? Ben 2015'ten sonra cezaevine girdim çıktım o dönem birçok bilgi belge sundu polis, bu sloganlar o zaman neden gündeme gelmedi de şimdi geldi? Bir şeylere hazırlık yapıldığını düşünüyorum. Endişeli olsak ne olur, istediklerini yapıyorlar.”
Ne olmuştu?9 Kasım 2005'te Hakkâri Şemdinli'deki Umut Kitabevi'ne bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda Ali Yılmaz ve Mehmet Zahir Korkmaz yaşamını yitirdi. Saldırıyı gerçekleştiren astsubaylar Ali Kaya, Özcan İldeniz ve ile itirafçı Veysel Ateş kaçarken halk tarafından suçüstü yakalandı. Patlamanın faillerine ait otomobilde belgeler arasında 105 kişinin adının yazılı olduğu üç liste ile içinde krokiler, haritalar, kimlik kartları ve izin kâğıtları olan 300 sayfalık dört klasör bulundu. Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) 18 delege aday adayının fotoğraflarının bulunduğu bir başka belge ortaya çıktı. Büyükanıt "iyi çocuklar" demiştiSaldırıyla ilgili 22 Kasım 2005'te Van'da soruşturma başlatıldı. Ali Kaya, Özcan İldeniz ve itirafçı Veysel Ateş 28 Kasım'da tutuklandı. Astsubaylar Kaya ile İldeniz Askeri Cezaevi'ne konuldu. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt, bombayı atan astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz için "Tanıyorum, iyi çocuklar" demişti. 19 Haziran 2006'da, Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Kaya ve İldeniz'e "İnsan öldürmek, çete kurmak ve insan öldürmeye teşebbüs etmek" suçundan 39 yıl 10 ay 27'şer gün hapis cezası verdi. Savcı meslekten ihraç edildiKarar duruşmasının hemen öncesinde iddianameyi hazırlayan Ferhat Sarıkaya meslekten ihraç edildi. Sarıkaya olaya karışan askeri personelin, EMASYA (Emniyet Asayiş Yardımlaşma) kapsamında görevlendirildiğini ve bu görevlendirilmenin, emir komuta zinciri çerçevesinde Genelkurmay'a kadar bir sorumluluk ağı oluşturduğunu belirtmişti. Sarıkaya, iddianamede delil olarak, sanık astsubaylarda bulunan, dönemin İl Jandarma Alay Komutanı Erhan Kubat'ın imzasını taşıyan görevlendirme emrini göstermişti. Erhan Kubat ile dönemin 2. Ordu komutanı ve Kara Kuvvetleri komutanı hakkında dosya hazırlayarak soruşturulmaları için Genelkurmay'a iletmişti. Bunun üzerine Sarıkaya, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nca (HSYK) meslekten ihraç edildi. İhraç kararının, dönemin üst düzey komutanlarının baskısı nedeniyle verildiği dile getirilen iddialar arasındaydı. İlk duruşmada tahliyeDaha sonra Yargıtay sanıkların beraat kararını bozdu. 27 Kasım 2007 tarihli karara uyan yeni heyet de davayı Van Merkez Komutanlığı'nda bulunan Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi'ne gönderdi. Tutuklu sanıklar ilk duruşmada (14 Aralık 2007) tahliye edildi. Askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açan yasal düzenlemenin onaylanmasının ardından müdahil avukatlar, Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvuruda bulunarak, Askeri Mahkeme'de devam eden (22 Aralık 2010'a kadar) dosyaya görevsizlik kararı verilerek dosyanın yeniden Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesini talep etti. Yeniden tutuklamaUyuşmazlık Mahkemesi, Mayıs 2011'de dosyanın tekrar Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne görülmesine karar verdi. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi tensip tutanağıyla Şemdinli davası sanıkları astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile itirafçı Veysel Ateş hakkında yeniden tutuklama kararı çıkarttı. Sanıklar 9 Haziran 2011'de yeniden tutuklandı. 10 Ocak 2012'de görülen duruşmada, sanık astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile itirafçı Veysel Ateş'e "insan öldürmek", "örgüt kurmak" ve "insan öldürmeye teşebbüs etmek" suçlarından 39 yıl 5 ay 10'ar gün hapis cezası verildi. Tekrar tahliyeDarbe girişimi sonrası mahkûm edilen sanıkların avukatları, dönemin Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın davaya dönük itiraflarının ardından yargılamanın yenilenmesi amacıyla Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurdu. En son, 11 Ekim 2017'de yeniden yargılama talebini kabul eden mahkeme, sanıkların tahliyesine karar verdi. Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen son duruşmada ise, mahkeme önce tutuklu bulunan 3 sanığa "örgüt kurmak" suçundan beraat, ardından ise 3 sanığın "insan öldürmek ve yaralamak" suçundan dosyanın tekrar görülmesine karar verdi ve üç sanığı da tahliye etti. |
(EMK)