Erkek egemen iş dünyasında kimselerin çok da dillendiremediği konularda söz söylüyor. Mesela “toplumsal barış” çağrısı yapıyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği sorununa demokratikleşme üzerinden çözüm öneriyor.
Ümit Nazlı Boyner’den söz ediyorum. Boyner ile erkek şiddeti ve toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine söyleştik…
Türkiye’de toplumsal cinsiyet rolleri küçük yaşlardan inşa ediliyor. Siz ise iş hayatında önemli konuma gelmiş bir kadınsınız. Bu yolda ilerlerken ne gibi sorunlarla karşılaştınız?
Yakın çevremden ve ailemden hayatım boyunca cinsiyet eşitliği anlamında hep destek gördüğüm için görece şanslıyım. Bununla birlikte özellikle iş hayatında çalıştığınız şirket ve pozisyondan bağımsız olarak, yüklenen ve atfedilen toplumsal roller gereği mutlaka sorunlarla karşılaşıyorsunuz. Toplumsal cinsiyet eşitliği açısından Türkiye’ye göre çok ileride olan toplumlarda bile bu böyle.
Hem Türkiye’de hem de dünyada şirketlerin Yönetim Kurullarına ve cinsiyet dengesizliğine bakarsanız, “neden en tepelerde kadın oranı bu kadar az” ve “neden Batı’da bile kadın kotası diye birşey var” sorularını sorarsanız durum tüm netliğiyle ortaya çıkar diye düşünüyorum.
Bu genelde bir zihniyet sorunu olduğundan birçok noktada eşitsizliğin sorun olmadığını düşünenlerle karşılaşıyorsunuz. Hem kendinizi cesur ve dirayetli kılmanız, hem karşınızdakini bir anlamda eğitmek zorundasınız.
"Şiddete karşı kararlı olmak çok önemli”
Toplumsal cinsiyet eşitliğinden kaynaklı sorunlara karşı bireysel olarak siz nasıl mücadele ettiniz? Edersiniz? Kendinizi savunma mekanizmanız var mıdır?
Herkes gibi elbette toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan sorunlarla ben de mücadele ettim. Önemli olan nokta bir zorlukla karşılaştığınızda bunu fark etmek ve kendi yolunuzda bir engel olarak görmemektir. Doğru olandan taviz vermemek, hemcinslerimizle dayanışma içinde olmak ve mücadele etmekten vazgeçmemek, zorlukların üzerinden daha kolay gelinmesini sağlıyor. Kararlı olmak ve bu konuda çevrenizde farkındalık yaratmak çok önemli.
“Fırsat eşitliği gelişmenin en temel kaynağı”
İş hayatında kadınlar özellikle gelir dağılımında ciddi bir eşitsizlikle mücadele etmek zorunda kalıyor. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? Tepkiniz nedir?
Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Cinsiyet Açığı 2006 raporunda Türkiye, 149 ülkeden 105. sıradayken 2018 Raporu’na göre sırası 130’a gerilemiş durumda. Bu raporda özellikle Türkiye’deki cinsiyet eşitsizliğinin olduğu alanlar iş fırsatları, maaşlar, üst düzey pozisyonlarda kadınların azlığı, teknik çalışan oranının düşüklüğü, liseye kayıt oranı ve kadınların kamuda aldığı pozisyonlar olarak sıralanıyor.
Bence her organizasyonda, her işletmede, her topluluk ve toplumda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği dünyaya bakışımız, demokrasi, eşitlik ve adalet anlayışımızın bir turnusol kağıdı niteliğinde. Çünkü sağlıkta, eğitimde, siyasette ya da ekonomik karar alma süreçlerinde nüfusunun yarısına diğer yarısından farklı hak ve uygulamalar sunan bir toplumun, şirketin ya da ülkenin gelişme ve ilerlemesinden bahsetmenin mümkün olmadığına inanıyorum.
Fırsat eşitliği ve cinsiyet eşiliği sadece bir ülkede değil, bir ailede, bir organizasyonda veya şirketlerimizde gelişme ve sürdürülebilirliğin hem temel göstergesi hem de temel kaynağıdır.
“Kadınları toplum içinde güçlendirecek çalışmalar yapıyoruz”
Şirketlerinizde kadına yönelik şiddetin önlenmesi noktasında çalışmalar yapıyor musunuz? Mesela kadın çalışanlarınızın kendisini koruyabilmesi için öz savunma (tekvando, judo) dersleri almasını destekler miydiniz?
Savunma sporu kendim de yaptım. Çok keyifli ama bu tip aktivitelerin bireylerin kendi inisiyatifine bırakılması daha doğru. Biz Toplumsal Cinsiyet Eşitliği farkındalığını artıracak ve kadınları toplum içerisinde güçlendirecek farklı çalışmalar yapıyoruz. Tabi, kadınların tüm sporları öğrenmesi, bedensel gelişim hakkına sahip olmasını desteklerim. Bahsettiğiniz türde aktivitelerin sadece spor olarak kalması da en büyük dileğim. Ama her birey kendini fiziksel şiddetten koruma hakkına sonuna kadar sahiptir.
“Özel sektör şiddet sorunun çözülmesinde önemli rol oynayabilir”
Siz bir kadın olarak, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde kimlere ne gibi görevler düştüğünü düşünüyorsunuz? Örneğin iş dünyasına ve Devlet yetkililerine ne gibi görevler düşüyor?
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi sadece devletlerin ya da STK’lerin ya da aktivistlerin gerçekleştirebileceği bir hedef değil. Devletler, sivil toplum kuruluşları ve akademi ile birlikte özel sektörün de bu sorunun çözülmesinde önemli rol oynaması hem gerekli hem de zorunlu...
Türkiye’de cinsiyet eşitsizliklerini azaltmak için, en iyi örneklerin yaygınlaştırılması için işbirlikleri içerisinde çalışılması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda açık kaynak yaratmalıyız. Paylaşılan bilgi ağları ve genele yaygınlaştırabileceğimiz prensiplerimiz olmalı.
Boyner Grup olarak biz bakış açımız doğrultusunda toplumun geneliyle de kadının iş ve günlük yaşamdaki yeri hakkında cinsiyet eşitliği olgusunu paylaşmak adına 8 Mart Dünya Kadınlar Günü bizim için ayrı bir önem taşıyor. 2009 yılından günümüze her yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel bir kampanya hayata geçiriyoruz. Bu kampanyalarda iş dünyasından toplumun tüm kesimlerine kadınların eşitlik ve özgürlük taleplerini duyurmayı ve bakış açımızı yansıtmayı hedefliyoruz.
“Cinsiyet eşitliği bizim için demokrasi meselesi”
Hükümete yakın çevreler, toplumsal cinsiyet eşitliği kavramının yanlış olduğunu (İstanbul Sözleşmesi’ne saldırılar ve 6284 No’lu yasanın iptalini istemek gibi), erkekleri, mağdur ettiğini bu nedenle de "toplumsal cinsiyet eşitliği" yerine “adaleti” gibi bir kavram getirilmesini öneriyor. Kadınlar bu öneriye, çok güçlü bir şekilde karşı çıkıyor. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Biz bu konudaki duruşumuzu daha önce belirttik aslında. 2019 8 Mart filmimiz “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği. Nokta” diyerek bitiyor. Türkiye’de kadınların ekonomik, toplumsal ve siyasal alanlara katılımları ve temsilleri eşitlikçi ve demokratik toplumların hayli gerisinde. Ülkemiz ve kadınlar için hayal ettiğimiz, hedeflediğimiz seviyenin çok gerisinde olmamıza rağmen, iş dünyasının cinsiyet eşitliği konusunda bir zihniyet devrimi yaratmak için çok önemli bir rolü olduğuna inanıyorum.
Boyner Grup olarak bu alanda üzerimize düşen sorumluluklarımızı benimseyip, ileriye dönük kapsamlı çözümler sunmak için çeşitli çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Bizim için iş hayatında ‘cinsiyet eşitliği’ sadece ‘kadın – erkek eşitliği’nin ötesinde bir ‘demokrasi’ meselesi.
“Konuşulması gereken İstanbul Sözleşmesi’nin nasıl uygulanacağıdır”
Siz İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmak istenmesi noktasında ne düşünüyorsunuz? Tepkiniz nedir?
İstanbul Sözleşmesi'nin 1. Maddesi'nde sözleşmenin imzalanma amacı belirtilir. Bu maddeye göre sözleşmenin hedefi “kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak”tır. Kadınların sesini duyurabildiği sözleşmenin geçerliğinin devam etmesini ve de sözleşme maddelerinin devlet organizasyonu, STK’ler gibi kuruluşlar tarafından uygulanması gerektiğine inanıyorum.
Sözleşme Türkiye’de 1 Ağustos 2014’ten beri yürürlükte. Kadına karşı şiddeti engelleme konusunu düzenleyen öenmli bir yasal metin olmasına rağmen uygulama noktasında sözleşmeyi göz önünde bulundurmayan pek çok hukuki ve siyasi figür mevcut. Bence konuşulması gereken sözleşmenin kaldırılması değil daha iyi nasıl uygulanacağıdır.
“Şiddete mücadele üslupla başlar"
Son olarak 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü nedeniyle mesajınız nedir?
Siyasetteki artan tehditkar, şiddetli üslup sokağa taşabiliyor. Buna dikkat etmeliyiz. Kullanılan şiddet içerikli ve ayrımcı dil toplumda şiddetin ve kesin kutuplaşmanın kanıksanmasının önünü açıyor. Artan kadın cinayetlerini ve çocuk istismarlarını da görmemek imkansız. Toplumda artan şiddetle mücadeleye en önce üsluptan başlamak gerekiyor. Kadına karşı şiddetle mücadeleye destek vermenin birinci koşulu herkesin kendi bireysel üslubuna dikkat etmesidir diye düşünüyorum.
Son olarak okuyucularımıza mesajınız nedir?
Türkiye’de istihdamın düşük olması ve kadınların işgücüne etkin bir şekilde katılamıyor olması arasında doğrudan bir ilişki olduğu açık diye düşünüyorum.
Bu orana bir de bakım hizmetlerinin yetersizliği gibi nedenlerle iş aramaktan vazgeçen kadınlar eklendiğinde ortaya çıkan rakam daha da kritik hale geliyor. Bu konuda yıllardır “Nar Taneleri” “İyi İşler” ve “İyi İşler Dükkan” gibi projeler geliştirerek biz kendi alanımızdan yanıtlar oluşturmaya çalışıyoruz. Herkesin kendi durduğu yerden yanıtlar ve çözümler aramasının Türkiye’ye çok büyük katkısı olur diye düşünüyorum.
Ümit Boyner hakkında İş kadını-TUSİAD eski başkanlarından. 1985'te New York'ta University of Rochester'dan mezun oldu. Şimdiki ismi Beyoğlu Anadolu Lisesi olan İngiliz Kız Ortaokulu'ndan sonra liseyi ve üniversiteyi ABD'de okudu. 1985'te Chemical Mitsui Bank'ta iş hayatına başladı. Turcas Petrolcülük A.Ş Finans ve Hazine Müdürü olarak görev yaptı. 1996'da Boyner Grubu'nun holdingleşme stratejisi ile birlikte Finansmandan Sorumlu Başkan Yardımcısı olarak çalışmaya başladı. 2002'den beri, Boyner Holding A.Ş'de Yönetim Kurulu Üyesi. 2005'de TÜSİAD'da Dış Tanıtım Komisyonu'nda sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi oldu. 2007 yılında Başkan Yardımcısı oldu. 21 Ocak 2010'da TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine seçildi ve 2013 yılına kadar bu görevi devam ettirdi. KAGİDER'in ( Kadın Girişimciler Derneği) kurucu üyesidir ve 4 yıl boyunca başkan yardımcılığı yaptı. Türkiye Sualtı Arkeolojisi Vakfı, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı ve Tohum Otizm Vakfı'nda mütevelli heyeti üyesi. |
(EMK)