Haberin Kürtçesi için tıklayın
Uluslararası sekiz ifade özgürlüğü ve insan hakları örgütü Türkiye’de gazeteciler, sivil toplum grupları, siyasi partiler ve Anayasa Mahkemesi gibi pek çok paydaş ile toplantılar düzenlemek için 12-14 Ekim tarihleri arasında Türkiye’ye geldi.
Uluslararası ortak basın özgürlüğü misyonunda kimler var? Viyana merkezli Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) ve IPI Türkiye Ulusal Komitesi, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, ARTICLE 19, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Basın ve Medya Özgürlüğü için Avrupa Merkezi (ECPMF), Osservatorio Balcani e Caucaso Transeuropa (OBCT) ve Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Misyonun bu yılki konu başlıkları:
|
Fahrettin Altun toplantı talebine yanıt vermedi
AKP Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu’nun yanı sıra, CHP, HDP, İyi Parti, Gelecek Partisi, Demokrat Parti, Saadet Partisi, EMEP, TİP ve TÖP temsilcileri ile olmak üzere toplam 10 partiyle görüştü.
Ancak heyetin, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, AKP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Leyla Şahin Usta ve RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin ile toplantı talepleri geri çevrildi.
MHP, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), TBMM Dijital Platformlar Komisyonu ve AKP Milletvekili Hüseyin Yayman ve İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile toplantı talepleri de yanıtsız kaldı.
Değerlendirme toplantısı: Yargı kusurlu ilerliyor
Misyon bugün gerçekleştirdikleri ziyaretlerle ve değerlendirmeleriyle ilgili bugün Ankara, Diyarbakır ve İstanbul’da birer basın toplantısı düzenledi. İstanbul’daki toplantının adresi Galata Postane’ydi.
Toplantıya IPI’den Oliver Money-Kyrle, ECPMF’den Gürkan Özturan, Uluslararası Af Örgütü’nden Ruhat Sena Akşener, CPJ’den Özgür Öğret katıldı.
Akşener toplantının açılışını yaptıktan sonra sözü Money-Kyrle ve Özturan’a bıraktı. Sonrasında da “Kusurlu işleyen yargı eliyle basın ve ifade özgürlüğünün önünde birçok engel yaratılıyor. Çok sayıda gazeteci soruşturma ve kavuşturmalara tabi tutularak özgür hareket etmeleri engelleniyor. Aynı zamanda fiziksel saldırılara da maruz kalıyorlar” diyerek sözü Özgür Öğret’e verdi. Öğret şöyle konuştu:
“Ne yazık ki gazeteci güvenliği fiziksel saldırılar açısından son bir iki yıldır daha da kötüye gidiyor. Saldırılar, güvenlik güçlerinden ya da şahışlardan geliyor. Bunların soruşturulmasında ve kovuşturulmasında çok büyük eksiklik görüyoruz.
"Herhangi bir toplumsal olayı ya da protestoyu izleyen gazeteciler devamlı olarak müdahaleye maruz kalıyor. Bu müdahaleler sadece görüntü almayı engellemek de olabiliyor, itme, kakma, darp, gaz, kelepçe, gözaltı şeklinde de çeşitlenebiliyor.
“Saldırılara maruz kalan meslektaşlarımızla görüştüğümüzde çoğunluğunun şikayette dahi bulunmadığını çünkü şikayetten sonuç alamayacaklarını düşündüklerini görüyoruz. Şikayette bulunanların da sonuç alamadığını görüyoruz. Bu bir sorun olarak artmaya devam ediyor.
"Görevlerini yapmaya çalışan gazetecilere karşı bu kadar toleranssız olmamaları gerektiğini ve gazetecilerin işlerini yapmaya izin vermeleri gerektiğini düşünüyoruz.”
"Gazeteciler fiziksel şiddet görüyor"
Ardından tekrar sözü alan Akşener, gazetecilerin ifade ve basın özgürlüğü hakkının engellenmesinin diğer temel hakların engelleniyor olmasından bağımsız düşünülemeyeceğini söyledi. Öğret’e “Özellikle gazeteciler mesleklerini icra ederken, haberin öznesinin protesto hakkı engelleniyorken kolluk tarafından ciddi baskılara maruz kalıyorlar, fiziksel şiddet görüyorlar. Aslında bu bir yandan protesto hakkı engelleniyorken bir yandan da basın özgürlüğü ve haber hakkının engellenmesi olarak okuyabiliriz” diyerek ek yaptı.
Tekrar sözü alan Öğret, “Bunun yanı sıra bir de gazetecilerin üzerinde yargı yükü var” dedi. Hapisteki gazetecilerin sayısı yıllar içinde inip çıksa da yargının gazeteciler üzerine getirdiği yük eksilmiyor. Bugün Türkiye’de her hafta bazen onlarca meslektaşımızı çeşitli iddialardan dolayı yargılandıklarını ve neredeyse hepsinin gazetecilik faaliyetlerinden dolayı yargılandığını görüyoruz. Bu da bir noktada kanıksanmış ama kanıksanmaması ve çözülmesi gereken bir diğer çok önemli sorun” dedi.
TaleplerUluslararası ortak basın özgürlüğü misyonunun Türkiye'den ve görüştükleri temsilcilerden talepleri şöyle oldu: Misyon, yıllarca gerileyen koşulların ardından, tüm politikacılardan gazeteciliğin yüzleştiği krizi sonlandırmak için çalışacağına ve basın özgürlüğünü garantileyen kapsamlı reformlar yapılacağına dair bağlılık talebinde bulundu. Aynı zamanda, görüştüğü paydaşlar seçim öncesi gazetecilere yönelik baskı ve fiziki saldırıların artabileceği yönünde endişelerini dile getirdi. Misyon, hükümete, özellikle seçim döneminde gazetecilerin korku ve tacizden uzak işlerini yapabilmeleri için gerekli önlemlerin alınması yönünde çağrı yaptı. Hükümetin dezenformasyon yasasını geri çekmesini ve çevrimiçi sansür için oluşturulan kısıtlayıcı yapılaşmayı sonlandırmasını talep etti. Resmi suçlamalar olmamasına rağmen Haziran ayından bu yana tutuklu bulunan 15 gazeteci ve bir medya çalışanı ile dayanışma göstermek için Diyarbakır'ı da ziyaret eden misyon Türkiye'deki tüm tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması çağrısını yineledi. Basın akreditasyon sürecinin reforma tabi tutulmasını ve tüm gazetecilerin işlerini yapabilmelerini sağlayacak şekilde siyasetten arındırılmasını istedi. İletişim Başkanlığı'nın konumunu kötüye kullandığını belirterek akreditasyon yetkisinin elinden alınmasını ve yerine gazeteciler ile medya kuruluşlarının özdenetiminde bir sistem getirilmesini önerdi. |
TIKLAYIN - "İktidarın gazetecileri cezalandırma pratiğini sonlandırmaya niyeti yok"
(HA)