Çizim: Murat Başol
Haberin Kürtçesi için tıklayın
Uluslararası Barolar Birliği İnsan Hakları Enstitüsü (IBAHRI), Gezi davasında Osman Kavala’ya verilen ‘ağırlaştırılmış müebbet’ kararıyla ilgili açıklama yaptı.
Kararı kınayan enstitü, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHM) kapsamında hukukun üstünlüğüne ve yargı bağımsızlığına aykırı tutum gösterdiğini söyledi.
“Türkiye bunun yerine, muhalefeti ve toplanma özgürlüğünü bastırmaya çalışıyor” dedi.
Ramberg: Yargı bağımsızlığı hiçe sayıldı
IBAHRI Eşbaşkanı ve İsveç Barolar Birliği'nin eski Genel Sekreteri Anne Ramberg, kararla ilgili şu yorumu yaptı:
"Kavala kararı, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığının bariz bir şekilde hiçe sayılmasıdır. Kavala'yı suçlamak için kullanılan terörle mücadele yasaları, ince örtülü bir maskaralıktı. Türk savcılarının Kavala'nın tutuklanması ve cezalandırılmasında uluslararası standartlara uymaması sadece adaletin yanlış yönlendirilmesine yol açmadı. Aynı zamanda insan hakları savunucularına yönelik kovuşturmaların devlet tarafından nasıl ele alınacağını da belirledi.
"İBAHRİ, Osman Kavala'nın şartlı tahliye olmaksızın ömür boyu hapis cezasına çarptırılmasını açık bir şekilde kınamakta, tüm suçlamalarla birlikte kararın iptal edilmesini ve kendisine özgürlüğünün geri verilmesini talep etmektedir."
Stephens: Sistematik adli taciz
IBAHRI Eşbaşkanı Mark Stephens ise, kararın gideceği temyiz mahkemelerine çağrı yaparak, yerel mahkemenin kararını derhal bozmaya çağırdı. Stephens şunları ekledi:
"Kavala davası, Türkiye'de daralan sivil alan ve Türkiye'nin anti-terör yasalarını silah haline getirerek ve acımasız cezalar uygulayarak insan hakları ve temel özgürlükleri açıkça savunanları hedef alması konularında bir turnusol kağıdı işlevi görüyor.
"Yürütmenin Kavala'ya ve diğer sivil haklar aktivistlerine karşı artan zulüm dava boyunca olağanlaştı ve yargı bağımsızlığını baltaladı.
"Aynı sistematik adli taciz, ülke genelinde 1.600 avukatın tutuklanması ve toplam 2 bin 966 yıl hapis cezasına çarptırılmasıyla da bağlantılı."
(HA)