"Mesut Yılmaz, politik bir fırsat olarak kullanmıştır bu konuyu."
Özal'ın estirdiği rüzgarı kesmek
İzzettin Önder, Türkiye'de "milli güvenlik" kavramını gerçekten tartışabilmek için , Özal döneminde başlayan bir süreci dikkate almak gerektiğini düşünüyor:
"Özal, şöyle bir rüzgar estirmişti: Ortadoğu ve Balkanlar da Türktür. O kadar ki, Türkiye'nin Orta Asya'ya kadar uzanan bir etkinlik alanı içinde lider olabileceğini savunun bir yaklaşımdı bu. Tabii, böyle bir etki alanı askerin de gelişmesini de gerektiriyordu. Neticede, yeni iş ilişkileri getireceği için bu yeni rüzgara iş dünyası hayır diyemezdi. Demedi de. Milli savunma harcamalarının artması iş adamlarının o zaman desteğini almıştı.
Türkiye'ye "dur"
" Ne var ki, hırsı, aklının önünde giden bu yaklaşıma, peşpeşe yaşanan krizler 'dur' demiş oldu.
" Kriz, Türkiye'nin büyük emellerini kesip atarken, savunma harcamalarının da önünü tıkıyordu. Bunun uzantısında ister istemez savunma harcamalarının kısılması konusu da gündeme geldi.
" Bir bakıma, Türkiye'ye 'dur' denmiş oluyordu: 'Öyle emperyalist emeller beslemene çok da izin vermeyiz' ."
Mesut Yılmaz "IMF Onaylı" konuştu
Böyle bir çerçevede İzettin Önder'in yorumu o ki:
* Mesut Yılmaz, "ulusal güvenlik kavramını tartışmaya açarken IMF'den akıl ya da onay aldı büyük olasılıkla.
* Kaldı ki, bir takım operasyonlar sırasında Jandarma Komutanlığı ile sürtüştüğü için Mesut Yılmaz, bu çıkışı ile bir tür "efelik" yapmış oldu.
Gelir Dağılımı "bozuk" olmasaydı
Mesut Yılmaz'ın yaklaşımını "samimi bulmamakla" birlikte, İzettin Önder savunma harcamaları konusunda kendi görüşlerini ve sorularını şöyle sıralıyor:
* Milli gelir dağılımı bu kadar bozuk olmasaydı , acaba milli güvenlik kavramını böyle tartışmaya açabilir miydi Mesut Yılmaz?
* Aklı selimle bakmak lazım konuya
* Milli güvenlik harcamaları gerçekten ülke ekonomisine zarar veriyor.
* Artık bugünün dünyasında, güvenlik çemberi, savunma harcamalarını artırmak yerine, başka ülkelerle daha stratejik ilişkiler kurarak oluşturuluyor.
Buranın işgal edilmesine kimse izin vermez
* Japonya ve Almanya İkinci Dünya Savaşı sonrası, orduları olmadığı için ekonomik cephede, büyük atılım yapma fırsatı yakalamışlardır.
* Ama şu da bir gerçektir ki: Türkiye'nin etrafı (bu iki ülkeden) farklıdır. Milli güvenlik konusunu küçümseyemeyiz . Bu tamam. Ancak, burayı ABD işgal etse Avrupa izin vermez. Avrupa işgal etse, ABD izin vermez .
* Özetle buranın işgal edilmesine kimse izin vermez. Onun için güvenlik sorununu çok da abartmaya gelmez.
* Bu konu Mesut Yılmaz'ın kullanmak istediği gibi bir "koz" değil, "ulusal bir meseledir . Ve mutlaka açıkça tartışılmalıdır. Kapalı kapılar ardında değil ...
APO'nun yakalanması ; Bir nirengi noktası
* APO'nun yakalanması ile ABD Türkiye'ye şunu demiş oldu: Gerilla Savaşı şimdilik bitti. Benim denetimim dışında açılamazsınız. Ortadoğu'da efelik yapmayın!
* Bütün bu gerçekler şu gerçeği görmeye de engel olmamalı: Türkiye daha optimal ve daha açık savunma yaklaşımı geliştirebilir.
Ne harcandığını bilelim
* Askere alma işlerine çeki düzen verilmeli. Bir milyon kişilik bir ordu beslemenin bir rasyoneli kalmamıştır artık.
* Bütçenin en anlaşılmayan kısmı askeri harcamalardır.
* İlla bir gizlilik gerekiyorsa, örtülü ödenek konsun bu iş için. Kime neye harcandığını bilmeyelim. Ama ne harcandığını mutlaka bilelim.