KHK'da getirilen düzenlemeyle daha önce tam gün uygulamasının dışında bırakılan tıp fakülteleri ve TSK'da öğretim üyeliği yapan hekimleri de kapsam içine alınıyor. Bu kurumlarda görevli hekimler eğer muayenehanelerinde hasta muayene ederlerse, çalıştıkları kurumların döner sermayelerinden yararlanamayacak ve hasta bakamayacak, yalnızca 'eğitim ve araştırma" konusunda görev yapabilecekler.
Basın açıklamasında Eriş Bilaloğlu Anayasa Mahkemesi ve Danıştay'ın farklı yöndeki kararlarını bu kez de "kararname" yayınlayarak geçersiz kılan hükümetin bu uygulamasının hekimlerin kamu sağlık kurumlarında daha iyi hizmet vermelerini sağlamayı hedeflemediğini söyledi.
Bilaloğlu, AKP Hükümeti'nin 'Tam Gün'de ısrar etmesinin nedenini getirilen özelleştirilmiş bir sağlık sisteminde hekimlerin ucuz işgücü olarak çalıştırılmasını olduğunu ileri sürdü.
Tıp fakültelerinde yapılan eğitimin hastalara sunulan hizmetle bir bütün olduğunu ileri süren TTB Merkez Konseyi Başkanı "öğretim üyeleri sağlık hizmeti sunarken eğitim verirler. Eğitimin öznesi zaten hastalardır. Yasaya göre öğretim üyesi hastaları tedavi etmeyecek, o zaman eğitimi nasıl verecek" dedi.
Sağlık Bakanlığı'nın, bu uygulamalarla sağlık çalışanlarını zapturapt altına almaya çalıştığını belirten Bilaloğlu, hekimler olarak kendilerine baskı uygulayan değil, motive eden bir Sağlık Bakanlığı istediklerini söyledi.
"Mücadeleye devam edeceğiz"
Basın açıklamasında yer alan görüş ve değerlendirmeler şöyle:
"Adalet Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK ile “Tam Gün”ün ne ilgisi vardır?"
" 'Tam Gün'le ilgili bir düzenleme bile (yangından mal kaçırır gibi) Hükümet tarafından yayınlanan bir KHK ile getirilecekse eğer, bu ülkede yasama organı ne iş yapar?"
"Üniversitede öğretim üyesiyken tam gün yerine part-time çalışmayı tercih eden (Doktor) Recep Akdağ değil miydi?"
"Altında Sağlık Bakanı’nın da imzasının bulunduğu 31 Aralık 2008 tarihli Avrupa Birliği Üçüncü Ulusal Programı’nda sağlık sektörünün özelleştirme kapsamına alındığı, Sağlık Bakanlığı’nın sağlık hizmeti sunumundan çekilmeyi planladığı, bugünlerde Sağlık Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevlerine İlişkin bir başka KHK’nin (gene gizlice) hazırlandığı, bütün devlet hastanelerinin kâr-zarar hesabına göre çalışan “şirket hastaneleri”ne dönüştürülmeye çalışıldığı görülmektedir."
"AKP iktidarı döneminde vatandaşların sağlık için ceplerinden yaptıkları harcamaların dört kat artmıştır. Özel hastaneye gitmek zorunda kalan hastalardan “ilave ücret” adı altında alınan paraların sorumlusunun AKP Hükümetidir. Bugün devlet hastanelerinin birçok hizmetinin taşeronlaştırma yoluyla (hemen hepsi siyasi iktidarın yandaşı olan) özel şirketlere devredilmiştir."
"Bütün kamu kurumları arasında en çok taşeron çalıştıran Sağlık Bakanlığı Taşeron Bakanlığı’na döndürülmüştür."
"Biz hekimler, emeğimizin ucuzlatılmasına, mesleğimizin itibarsızlaştırılmasına, mesleki değerlerimizin yok edilmesine, sağlık hizmetlerinin piyasalaştırılmasına, sağlığın paralı hale getirilmesine, IMF, Dünya Bankası organizesinde uygulanan sağlık politikalarına, piyasacı sağlık 'reformu'na karşı dokuz yıldır sürdürdüğümüz mücadeleyi yükselterek devam ettireceğiz." (MS)