İstanbul Barosu’nun ertelenen genel kurulu yeterli çoğunluk sağlandığı takdirde 9-10 Ekim’de gerçekleşecek. Çoğunluk sağlanamadığı takdirde seçim, gelecek hafta yapılacak.
Baronun sorunlarını, mevcut yönetime yapılan eleştirileri ve İstanbul Barosu’nun geleceğini Çağdaş Avukatlar Grubu’nun başkan adayı Ata Yazıcıoğlu ile konuştuk.
İstanbul Barosu’nun 19 yıldır aynı grup tarafından yönetildiğini ve bu sürede çözülemeyen sorunların, aynı ekiple bundan sonra nasıl çözüleceğini soran Yazıcıoğlu, genç avukatları destekleyecek bir fon sistemi planladıklarını belirtti.
İşçi avukatlık meselesi ve avukatların giderek daha da yoksullaşmasına değinerek baro bünyesinde verilecek uygun krediler ile bu durumun önüne geçilebileceğini söyledi.
“Sigorta girişi yapılsa emekli olacaktı”
Görev süresi boyunca mevcut yönetim neleri yanlış yaptı, yönetimdeki aksaklıklar nelerdi? Kazandığınız taktirde nasıl bir baro hayal ediyorsunuz?
İstanbul Barosu aralıksız olarak tam 19 yıldır “Önce İlke Grubu” tarafından yönetiliyor. Yeniden aday olduğunu açıklayan mevcut Baro başkanı Mehmet Durakoğlu da yönetim kurulu üyeliği, başkan yardımcılığı ve 2 dönem başkanlık olmak üzere 19 yıldır yönetimde. Yönetime seçildiği gün sigorta girişi yapılsaydı Baro’dan emekli olacaktı! Hal böyle olunca, bu 19 yıl içinde çözemedikleri hangi sorunu ve nasıl çözmeyi vaat ettiklerini sormamız gerekiyor öncelikle.
Ülkede de “başkancı” bir sistem mevcut Baro’da da. Örnek mi? Seçimlere çok az kalmış olmasına rağmen Önce İlke Grubunun 19 yıldır yönetimde olan başkan adayı dışındaki hiçbir adayını henüz bilmiyoruz. Aday listesinin oluşturulması yetkisi mevcut başkana bırakılmış durumda. Bir yandan tüm yetkiyi tek elde toplayıp diğer yandan demokrasi vaat edemezsiniz. Grup içinde tek adamlık baroda da tek adamlık üretir. Demokrasiyi savunma iddiasının yalnızca sözle değil yaşayarak ve yaşatarak da gösterilmesi gerekir zira.
Çağdaş Avukatlar Grubunun yönetimde olduğu 1996 ila 2002 yılları arasında Baro’nun merkez ve komisyonlarında görev alan avukatlar kendi yöneticilerini kendileri seçebiliyor ve geri çağırabiliyorlardı. Önce İlke yönetimi, bu demokratik ve katılımcı işleyişi ortadan kaldırdı. Merkez ve komisyon yöneticileri artık seçimle değil atama yoluyla göreve geliyor.
Keza Baro Meclisi… Mevcut Baro Meclisi yönergesine bakıldığında bırakın yönetimdeki grubun oy vermediği bir kararı çıkartmayı, Meclisinin gündemine farklı bir tartışma önerisi getirebilmek dahi mümkün değildir. Baro Meclisi, yönetiminde temsil edilemeyen grupların ve meslektaşların kendisini ifade ve temsil etmesinin bir aracı olması gerekirken, mevcut haliyle antidemokratik ve katılımcılığı dışlayan bir yapıdadır.
“Mevcut baro sessiz ve seyirci kaldı”
Avukatlar Baro kaynaklarının hangi öncelikler gözetilerek, nereye ve nasıl harcandığı konusunda hala inandırıcı ve ikna edici bir bilgi sahibi değiller.
Özetle baro sırça köşklerden yönetilen merkeziyetçi, antidemokratik, bürokratik ve hantal bir yapıya dönüştü. Mevcut otoriter yapının uygulamalarına sessiz kalındı. Hukuk şeklen dahi uygulanmıyor. Barolar bölündü. Savunma zayıfladı. Avukatlık itibar kaybına uğradı. Mesleğin özü eşitsiz olarak dönüştü, sorunları dağ gibi büyüdü.
Mevcut baro yönetimi ise tüm bu sorunlar karşısında sessiz ve seyirci kalmaktan öteye geçmedi. Avukatlar ile baro arasındaki aidiyet bağı koptu.
İhtiyacımız olan ama baroda olmayan şey cesarettir. Daha çok demokrasi, daha çok katılım, daha çok şeffaflıktır. Biz Çağdaş Avukatlar Grubu, İstanbul Barosu’nu bu zeminde yeniden ayağa kaldıracak mücadeleci ve cesur bir baroyu yeniden var edeceğiz.
Baro ile avukatlar arasındaki bağı yeniden kuracak ve baronun tüm kapılarını avukata sonuna kadar açacağız. İstanbul Barosu uyuyan bir devdir, uyuyan devi uyandıracağız.
“Serbest avukatlık seçenek olmaktan çıktı”
Seçilmeniz durumunda baro hakkında planladığınız projelerden bahsedebilir misiniz? Bir önceki yönetimden devralacağınız sorunları aşarak hedeflediğiniz projeleri gerçekleştirebilecek misiniz?
Hem mesleğimizi icra ederken karşılaştığımız sorunlar hem de kurumsal olarak savunmanın karşı karşıya kaldığı sorunlar tüm avukatların ve seçim gruplarının gündeminde. Ama baktığımızda seçime giren grupların projelerinin esasında birbirine benzer ya da yakın olduğunu görüyoruz. Bizi bu bahiste asıl ayıran hangi bakış açısıyla ve hangi sorunu önceleyerek sorunlara yaklaşacağımız ve çözeceğimizdir. Mesleğimizin içinde bulunduğu sorunların başında avukatların giderek yoksullaşması, işçileşme ve mesleğin bu düzlemde dönüşümü gelmektedir. Bir yanda vergi rekortmeni olmakla övünen avukatlar diğer yanda yoksulluk sınırının altında çalışan çok büyük bir avukat kitlesi gerçeği ortadayken projelerimizi tek tek anlatmak yerine avukatlık mesleğinin özünün uzun süreden beridir eşitsiz olarak dönüşmesine ve sonuçlarına dikkat çekmek daha gerçekçi ve doğru olacaktır bu nedenle.
Örnek olsun, benim mesleğe başladığım yaklaşık çeyrek asır önce avukatların neredeyse hiç birisi ruhsatını aldığında bir başka avukatın yanında çalışmaya ihtiyaç duymamış, tek başlarına ya da büro masraflarını ortak karşılayarak avukatlık yapmaya başlamışlardı. Ruhsatını yeni alan meslektaşlarımızın çok büyük bölümü için ise serbest avukatlık artık bir seçenek olmaktan çıktı. Mahkemelerde, kalemlerde, icralarda yaşadığımız sorunları bu dönüşümü görmeden anlamamız ve çözmemiz mümkün değildir.
“Genç avukatları desteklemek”
Baro avukatlığı savunmakla yükümlüdür. Mesleğinin özünün eşitsiz olarak dönüşmesi de avukatlığa ve savunmanın bağımsızlığına yönelik bir tehdit haline gelmektedir. Bu yüzden avukatın insan onuruna yaraşır yaşam sürmesi için gerekli asgari ücret ile çalışmasının sağlanması, çalışma sürelerinin ve koşullarının mesleğin gereklilikleri ve niteliği göz önüne alınarak düzenlenmesi, ihbar önellerinin ve iş akdi feshi şartlarının Avukatlık Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler gözetilerek belirlenmesi ve tüm bunların “Avukatlık Tip Hizmet Sözleşmesi” ile yasal bir dayanağa ve güvenceye kavuşturulması için mücadelesi etmeyi ertelenemez bir görev ve sorumluluk olarak görüyoruz.
Bunun yanı sıra genç avukatları desteklemek için baro bünyesinde fon oluşturmak, büro açabilmeleri için uygun kredi olanakları sağlamak, büro açamayanlar için her türlü imkana sahip olan ortak büro mekânları oluşturmak, ruhsat harcı ve belli bir kıdeme kadar baro aidatı almamak, avukatlara yeni iş olanakları sağlayacak girişimlerde bulunmak, akademik yeterliği olmayan hukuk fakültelerinin kapatılması ve yenilerinin açılmaması için mücadele etmek, tekelleşmeyi önleyici tedbirleri hayata geçirmek gibi çözüm önerileri de sahici bir sorun olarak gündemimizdedir.
Ama asıl olarak hakkın öznelerinin demokratik ve katılımcı bir yöntemle birlikte mücadele etmesinin ve çözüm bulmasının önünü açmayı hedefliyoruz.
“Katılımcı, kapsayıcı ve demokratik”
Son olarak baro üyesi meslektaşlarınız sizi neden seçmeliler?
Mevcut baro yönetimine ilişkin eleştirilerimizi sayarken altını çizdiğimiz üzere baroyu tüm avukatların içinde olacağı/ ait hissedeceği demokratik, katılımcı ve şeffaf bir anlayışla yeniden inşa etmek ve hep birlikte yönetmek ihtiyacının elzem olduğunun altını bir kez daha tekrarlamak istiyoruz.
Avukat yargıda savunma kurumunun temsilcisi, baro yargıda savunma kurumunun örgütüdür. Baronun asli görevi savunmanın bağımsızlığını ve dokunulmazlığını, avukatın saygınlığı ve hukuk devletini savunmaktır.
Baronun kurumsallığını demokratik, katılımcı ve şeffaf bir zeminde yeniden güçlendireceğiz. Avukatın itibarını ve savunmanın dokunulmazlığını savunmak, genç meslektaşlarımızı desteklemek, mesleğin sorunlarını “meslekçi” anlayışa teslim olmadan çözmek, avukatın insan onuruna yaraşır yaşam hakkını savunmak için mücadele edeceğiz. Avukata yönelik şiddete ve saygısızlığa her kimden gelirse gelsin sıfır tolerans göstereceğiz. Hiçbir avukat kendini yalnız ve savunmasız hissetmeyecek.
Piyasacılığa karşı sosyal hakları, talana karşı doğal varlıklarımızı, yağmaya karşı kentlerimizi, emekçinin, mazlumun, suyun, toprağın, havanın haklarını savunan, “herkes için adalet” isteyen bir baroyu yeniden var edeceğiz.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı kadın ve LGBTİ+ avukatların sorunlarının çözümü için mücadelede edecek ve pozitif ayrımcı önlemlerle destekleyeceğiz.
Yeni dönemin ihtiyaçlarına yanıt verebilecek ve geleceğe taşıyabilecek program, mücadele yol ve yöntemleriyle donanmış, savunmayı ve avukatı demokrasi ve hukuk devleti mücadelesinin bir öznesi olarak sözde değil özde savunan bir baroyu birlikte inşa etmek için cesaretle bir adım daha öne çıkmaya hazırız. Avukat barodan, baro avukattan güç alacak. Avukatlık mesleğini yeniden ayağa kaldıracak, baro ile avukatlar arasında kopan aidiyet bağını yeniden inşa edeceğiz.
Ata Yazıcıoğlu hakkında
Avukat.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduğu 1992 yılından beri serbest avukat olarak çalışıyor. Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi.
İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi’nde görev aldı. Yöneliş, Gençlik ve Gelecek, Günışığı Hukuk gibi dergilerde hem editörlük yaptı hem de yazıları yayınlandı.
(DE/AS)