Fotoğraf: Evrim Kepenek (arşiv)
Artvin’in Hopa ilçesinde dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın mitingi öncesi, 31 Mayıs 2011’deki protesto eylemlerinde polisin sıktığı biber gazı nedeniyle fenalaşan ve kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümüne ilişkin davanın 6'ncı duruşması Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşma Metin Lokumcu'nun kardeşi Mete Lokumcu'nun beyanlarıyla başladı. Mete Lokumcu, "Sanık polisler arkalarındaki güçle pişkin pişkin konuşuyor. Bizim arkamızda halk var onların arkasında kim var herkes biliyor" dedi.
Lokumcu: Adaleti sağlayın
Metin Lokumcu'nun oğlu Ulaş Lokumcu ise adalet talebini yineledi. “Sizle ilk defa karşılaşıyoruz. Ama biz sekizinci kez geliyoruz. Keşke bütün sanıklar da burada olsaydı. Tek derdim burada adalet sağlanması. Her seferinde aynı şeyleri konuşmak ailem işin gerçekten çok zor. Elinizi vicdanınıza koymayın. Yasalar ne diyorsa, ona göre adalet gelsin istiyoruz” dedi.
Avukat Meriç Eyüboğlu keşifte dinlenmesini istedikleri tanıklar olduğunu bu tanıkların hepsinin Metin Lokumcu’nun o gün yanında olan insanlar olduğunu söyledi.
Mahkeme başkanı, "İki grup arasındaki mesafelerle alakalı benim de kafama takılan şeyler var. O alanın krokisi yok örneğin” dedi. Savcılık keşif talebinin reddi yönünde mütalaa verdi.
Söz alan avukat Avukat Sercan Arcan, şunları söyledi:
“Hopa’da o gün kolluk barışçıl haklarını kullanmak isteyen yurttaşlara saldırmıştır. Birileri salt emir verdi diye o şey hukuka aykırı olmaz. İnsanlar meşru direnme hakları vardır.
O gün o orada direnenlerde zaten yargılanmaktadır. Verilen emir hukuka aykırıdır. Emrin yanı sıra, uygulama da hukuka aykırıdır. Bekleyen insanlara aynı anda suyla, gazla saldırılmıştır. Sonucunda da Metin Lokumcu vefat etmiştir. Bu dosyada alt amirler ve emri uygulayanlar sanık ama emri veren dönemin kaymakamı ortada yok. Bu yargılama bu açıdan sakattır. Abdullah Aktaş hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz."
CHP’li vekiller konuştu
Tanık olarak dinlenen CHP eski Artvin Milletvekili Yüksel Çorbacıoğlu olayın başından sonuna kadar, hatta olaydan öncesinden hem görgü tanığı hem bilgi tanığı olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Olaydan 4 gün önce 26 Mayıs’ta, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Artvin’de miting yapacaktı. Bizler de Hopa’da yapalım diye konuşuyorduk çünkü Başbakanın yapacağı biliniyordu. Yani olaydan çok öncesinden bu biliniyordu. Başbakan’ın mitinginin Hopa’da yapılmaya uygun değildir diye güvenlik birimleri bir rapor hazırlıyor.
"Buna rağmen o mitingin Hopa’da yapılmasını istediler. Sayın Başbakan Sarp Sınır Kapısı’ndan geçerek Gürcistan ziyareti sonrası Hopa’ya geldi. Mitingden önce yol boyunca seçim afişlerimizin tamamı kaldırıldı. Başbakanın Miting alanı ile Hopa Meydanı arasındaki mesafe 200 metre kadardır. Arada polis araçları var.
"İki alanda birbirini göremiyor zaten. Herkes horon oynuyordu. Ben de izliyordum. Sayın Başbakan daha gelmemişti. 2 askeri helikopter belirdi saat 11.00’e geliyordu. O helikopterler meydanın üzerinden alçak uçuş yaptı ve korku yarattı. O sırada ne olduğunu anlamadan, bir anda gaz ve su geldi.
"Namus şeref sözü verdim. O sırada hiçbir uyarı yapılmadı, yapılsaydı duyardım. Bizzat ben oradaydım. Üst geçitten dönemin kaymakamı ve güvenlik görevlileri alanı izliyordu.”
Tanık olarak dinlenen CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ise şunları anlattı:
“Olayın olduğu gün seçim dönemiydi. Olay anında ben Yusufeli’nde seçim çalışmasındaydım. Hopa ilçe başkanımız beni arayarak ciddi olaylar olduğunu söyledi. Çalışmamı yarıda bırakarak Hopa’ya döndüm. Hopa’ya geldiğimde olağanüstü güvenlik önlemlerinin alındığını gördüm. Metin Lokumcu’yu kaybettik dediler. Hastaneye gittik hemen.
"Orada çok ciddi bir kalabalık var. Otopsiye ben de girdim avukat olarak. O gün orada olan Osman Lokumcu, Metin Lokumcu’nun gaza maruz kaldığını ve polisin muamelesini anlattı. Otopsi sırasında Metin Lokumcu’nun üzerinde darp izleri gördüm. Savcıya bunların tutanağa geçilmesini istedim.”
Tanıkların dinlenmesi ardından ara kararını açıklayan mahkeme, buna göre, keşif ve bilirkişi taleplerinin bu aşamada reddine, tanıkların neden dinlendiğine dair açıklama yapılması için süre verilmesine, tutanak polislerinin dinlenmesine karar verildi.
Bir sonraki duruşma iki gün olarak 26-27 Ocak 2023’te.
TIKLAYIN-Ulaş Lokumcu: Benim babamı, Hopa'nın Metin abisini aldılar
TIKLAYIN - 10 soru/10 yanıt: Metin Lokumcu için adalet
TIKLAYIN - Metin Lokumcu davası: Süreç nasıl ilerleyecek?
31 Mayıs 2011'de Hopa'da Neler Oldu?Dönemin Başbakanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim gezileri kapsamında il merkezi yerine bir ilçede miting yapmayı tercih etti. Erdoğan'ın mitingi Hopa sahil dolgu alanında bulunan festival alanında gerçekleşecekti. Başbakan'ın kentlerine geleceğini öğrenen Hopalılar, hidroelektrik santraller ve çay tarımında yaşanan sorunlar üzerine Hopa meydanında basın açıklaması yapmak istediler. Henüz mitinge saatler vardı, henüz Başbakan kente gelmemişti ama basın açıklaması çok sert polis şiddetiyle karşılaştı. HES'lere karşı yaşamı savunmak için horona duranları, çay üreticilerinin hakları için el ele tutuşanları gazlarla boğmak istediler. Metin Lokumcu da, Hopa meydanında, tüm şehri gazla boğmak isteyenlere karşı oradaydı. Korkmadan, yılmadan, cesurca yürüdü üstlerine, "Yeter be" dedi "Yeter, bunalttınız beni". Sonra ellerini arkasına götürdü, kendisini çocukları için feda edercesine haykırdı: hayde alın beni, alın da kurtarın memleketi! Lokumcu; Başbakanı'nın korumaları ve polislerin yoğun kimyasal gazlı saldırısına fazla dayanamadı, ikinci kimyasal gaz bombardımanından sonra meydanda bekleyen ambulansa doğru götürülürken, ambulansın altına yeniden gaz fişeği atıldı. İyice ağırlaştı, Hopa Devlet Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Tüm Hopa'nın gaz altına kalmasının, bu gaz kapsülleri nedeniyle bir lokantanın çatısının yanmasının, hedef gözeterek atılan gaz fişekleriyle kafasından, vücudunun çeşitli yerlerinden yaralananların haberleri kulaktan kulağa yayıldıkça protesto için daha çok kişi sokaklara çıktı. Metin Lokumcu'nun ölüm haberi bardağı taşıran son damla oldu. Ağır polis şiddeti nedeniyle çok sayıda Hopalı yaralandı, hastane önünde bekleyenler de bu şiddete maruz kaldı. Hopa'da ismi konmamış sıkıyönetim ilan edildi; siyasi partiler, dernekler, oteller, kahvehaneler basıldı. O gece yapılan nokta operasyonlar ile 60 kişi darp edilerek gözaltına alındı. Telefon hatları ve internet bağlantıları kesildi. Hopa kent merkezine giriş-çıkış yasaklandı... Metin Lokumcu'nun ölüm haberi üzerine Hopa'da başlayan protestolar hızla yayıldı. İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere birçok kentte Metin Lokumcu'nun polis şiddetiyle öldürülmesi protesto edildi. Türkiye'nin her yerinde 100'lerce insan gözaltına alındı, tutuklandı, yargılandı. Hopa'da gözaltına alınanlar, ailelerine ve avukatlarına haber verilmeksizin bir gece yarısı Erzurum'a kaçırıldı. Uzun ve zorlu gözaltı sürecinin sonunda tutuklanan 17 kişi, Erzurum Yüksek Güvenlikli Cezaevine götürüldü. 7 ayı aşkın süre hapishanede kaldı. |
(EMK)