Emek ve Toplum Araştırmaları Merkezi (EMEK-TAR), “Ukrayna Krizi: Euromeydan, Kırım Referandumu ve Doğu Ukrayna” raporunu yayımladı.
İstanbul Üniversitesi’nden Hakan Güneş’in hazırladığı rapor, Kasım 2013’te başlayan Euromeydan eylemlerinden Haziran 2014’te yeni Başkan’ın göreve başladığı döneme kadarki sürecin kritik evrelerini ele alıyor.
"Anayasasına göre üniter bir devlet olan Ukrayna, idari olarak 24 vilayetten oluşuyor. Bu yapı 16 Mart’a kadar bir de özerk cumhuriyet olan Kırım’ı içeriyordu. Başkent Kiev ile Kırım sınırları içinde yer alan Sivastopol şehirleri ise özel statülü şehirler olarak idari yapıda kendi başlarına yer alıyorlar. Ukrayna’nın kısmen etnik (Ukraynalılar ve Ruslar), kısmen etnik-mezhepsel (Ukrayna-Katolik, Ukrayna Ortodoks ve Rus Ortodoks) ama daha ziyade dil temelindeki (Rus-dilliler ve Ukrayna dilliler) bölünmesi bölgeler düzeyinde kendisini belirgin bir biçimde gösteriyor. Dil temelli ayrışma büyük ölçüde politik bir ayrışma ile de örtüşüyor." |
Ukrayna krizindeki yerel, ulusal ve uluslararası aktörlerin siyasal yaklaşımlarını ortaya koymayı amaçlayan raporda, Euromeydan’daki aktörlerin kimler olduğu, ne savundukları ve hangi tutumu benimsedikleri, sürecin aktörlerinin kendi bildiri, konuşma, eylem konuşmaları, web siteleri vb. kaynaklar aracılığıyla analiz ediliyor.
Poroşenko barış sağlar mı?
Barışçıl ve geniş tabanlı söylemlere sahip gösterilerin merkez sağ ve faşist bir siyasi koalisyonun kontrolüne geçtiğini söyleyen EMEK-TAR, Ukrayna krizini Euromeydan arifesinde ülkedeki siyasi bölünmüşlükten başlayarak inceliyor. Rapor, 25 Mayıs’taki Başkanlık Seçimlerinin ardından “Poroşenko dönemi barışı sağlayacak mı” sorgulamasıyla sonlanıyor.
EMEK-TAR’a göre bu sorunun cevabı, Poroşenko’nun seçildikten sonraki “görece ılımlı” mesajlarının ülkenin içinde bulunduğu derin bölünme ve kriz düşünüldüğünde barışın tesis edilmesine yetecek gibi görünmediği.
“Poroşenko’nun bir diğer handikapı da Batı’nın verdiği krediler karşısında ülkede tam bir neo-liberal iktisadın uygulanmasını kabul etmiş olmasıdır. Bunun pratik anlamı maaşlar ve istihdam artmadan elektik, doğalgaz, telefon ve tüm kamusal hizmet faturalarının birkaç kat artarak yurttaşların rahatsızlığını tırmandırmasıdır.”
Normalleşme için gerekli adımlar
“Ukrayna’nın geleceğini ister Batı (ABD/AB/NATO) isterse Rusya ile entegrasyonda görmesi elbette tabii bir haktır. Ancak ülkenin sosyal, kültürel mezhepsel ve siyasal olarak tam ortadan ikiye bölündüğü koşullarda hem Batı hem de Rusya’nın bölünmeden paylarına düşeceklerle ilgilenmek dışında bir yaklaşım sergilediklerini söylemek çok zor” diyen EMEK-TAR, Ukrayna’da krizin aşılması için atılması gereken adımları şöyle sıralıyor:
Sağ Sektör ve diğer tüm silahlı grupların silahsızlandırılması.
* Svaboda dahil saklama gereği bile duymadan ırkçılık yapan tüm partilerin yasaklanması.
* Doğu Ukrayna’daki federalist/ayrılıkçı grupların da silahsızlandırılması. Bölgede acil yerel seçimlerin gerçekleştirilmesi.
* Rus dilinin kamusal kullanımı konusunda anayasal güvenceler verilmesi.
* Ülkenin tamamında, 2013 sonundan bugüne kadar ölümle sonuçlanmış tüm saldırıların soruşturulması; soruşturmaların güven verici karma bir heyetin denetiminde gerçekleşmesi.
* Ukrayna’nın bir normalleşme dönemi için yeni hiçbir askeri ve siyasi dış angajmana girmemesi; en azından dönemsel bir bağlantısızlık siyaseti konusunda toplumsal-siyasal mutabakat zeminin oluşturulması.
Rapordan başlıklar
Raporun Euromeydan Ve Yönetim Değişikliği başlıklı ilk bölümünde Euromeydan arefesinde Ukrayna’nın siyasal bölünmüşlüğü; Euromeydan gösterilerinin gelişimi ; Çatışmanın aktörleri kimler ve ne istiyorlar? (Merkez sağ, Svaboda Partisi, diğer faşist gruplar); Ukrayna anti-faşistleri, solu ve protestolar; Çatışmanın sosyal, mezhepsel ve etnik tablosu; Çatışmanın uluslararasılaşması ve tırmanması konuları inceleniyor.
Raporda Kırım Referandumu ve Kırım Tatarları; Doğu Ukrayna krizi: Savaş sınırında federalizm ve ayrılıkçılık; ve 25 Mayıs Başkanlık Seçimi bölümleri de yer alıyor. (ÇT)