Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi ve Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) Türkiye Şubesi Başkanı Dr. Levent Korkut, her iki kurumun da yeraldığı toplumlarda ve uluslararası planda saygınlığına dikkat çekerek, Türkiye'de kuruluşları öncesinde sivil toplum örgütlerinin aktif katılımının ve tartışmanın önemine dikkat çekiyor.
İnsan Hakları Ulusal Kurumu'nun dünyadaki örneklerine benzer şekilde bir devlet kurumu ve idari bir kuruluş olmaması gerektiğini kaydeden Dr. Korkut, "Kurum, bağımsız, merkezi denetimden uzak olmalı, yöneticileri ve bütçesi için güvenceler sağlanmalıdır" diyor.
Ombudsman ve İHUK Konferansları
İskandinav ülkelerinde uzun yıllardır yerleşik bir gelenek haline gelen Ombudsman'lik Kurumu'nun - bir çeşit bağımsız halk denetçiliği - giderek batı Avrupa ülkelerinde yayılmasıyla birlikte, Türkiye'de de oluşturulması da gündemde.
Bu amaçla Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ve Yunanistan Ombudsman'liğinin inisiyatifi ve İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin desteği ile 10-11 Kasım 2004'te İstanbul'da bir "Ombudsman Kurumunun Oluşturulması" konulu konferans düzenlendi.
Konferansın amacı Ombudsman Yasasının TBMM'nde kabulünden önce, kuruma ilişkin bilgi ve deneyimlerin uluslararası Ombudsman delegasyonları ve akademisyenlerin katılımıyla paylaşılmasıydı.
"İnsan Hakları Ulusal Kurumu"nun (İHUK) oluşturulması konusunda ise 2-3 Aralık'ta Nevşehir'de, Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı (BİHB), Danimarka Kraliyet Büyükelçiliği ve Danimarka İnsan Hakları Kurumu ortaklığında bir sempozyum düzenlendi.
Dünyada devlet ve hükümetlerden bağımsız çalışan ilk ulusal insan hakları kurumundan biri olan Danimarka İnsan Hakları Kurumu, benzeri bir kurumun Türkiye'de de oluşturulması konusunda destek verme isteğini daha önce de ifade etmişti.
Ancak 2-3 Aralık'taki "Türkiye İnsan Hakları Ulusal Kurumu (TİHUK) Kurulması" Nevşehir Toplantısı öncesinde, örneğin pozisyonu gereği bu oluşumun içinde bulunması gereken Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu (BİHDK) Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu bir açıklama yaparak, son anda davet edildiklerini ve bu nedenle katılmayacaklarını açıkladı.
Basında, Azınlık Raporu'ndan sonra hükümetin İnsan Hakları Danışma Kurulu'nu tecrit edip yapısını değiştirme çabasında olduğu şeklinde haberler çıktı. Nevşehir toplantısına yaklaşık 200 kişiyi davet eden Doç. Dr. Vahit Bıçak Başkanlığındaki Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı'nın (BİHB), Danışma Kurulu'nu davet etmeyip, Danimarka Büyükelçiliği'nin araya girdiği belirtildi.
Taslak oluşturmak için komisyon
"Türkiye İnsan Hakları Ulusal Kurumu (TİHUK) Kurulması Toplantısı"na katılan Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) Türkiye Şubesi Başkanı Dr. Levent Korkut, "Toplantıdan önce bir taslak sunulacak diye bir duyum aldık" diyor.
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı (BİHB) Başkanı Doç. Dr.Vahit Bıçak tarafından bir kanun taslağı hazırlandığı şeklinde basında çıkan haberlerde, taslakta, 7 kişilik bir İnsan Hakları Ulusal Kurumu kurulması, Kurumun yönetim kurulunun da Bakanlar Kurulu tarafından atanacağı bilgisi yer aldı.
Dr. Levent Korkut, "Bu konuda özellikle BM, Danimarka ve Avrupa Konseyi ile de görüştük. Bu görüşmelerin sonucunda, belki bunların etkisiyle, bu metin taslak olarak sunulmadı ve başkan Vahit Bıçak taslağı bir iç metin olarak sundu" diye anlatıyor toplantıyı.
Toplantının ikinci gününde çoğulcu katılımın sağlanacağı bir taslak oluşturmak amacıyla bir komisyon kurulması fikrinin ortaya çıktığını aktaran Dr. Korkut, "Bunu Vahit Bıçak ile de görüştük. Bir şekilde o toplantı sırasında ikna oldu. Daha sonra bu komisyon kimlerden oluşacak sorusu ortaya çıktı. Orada mevcut 100 kişiyle birlikte bu belirlenmeye çalışıldı" diyor ve komisyonun oluşumunu şöyle anlatıyor:
"Bireysel adaylar oldu. Biz 5 kişilik bir blok aday listesi oluşturduk ve bu kabul edilmezse kurula girmeyeceğimizi söyledik. Sonuçta o da kabul edildi. Listede İnsan Hakları Derneği (İHD), Uluslararası Af Örgütü (UAÖ), İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) başkanları, akademisyen olarak Prof. Dr. Turgut Tarhanlı ve Prof. Dr. İhsan Dağı var."
"Bunların dışında Hak-İş'den bir temsilci kendi adını yazdırdı fakat bunu diğer sendikalarla ortak kullanabileceğini belirtti, Hukukun Üstünlüğü Derneği, Hukukçular Derneği, Ankara Üniversitesi Adli Tıp Bilim Dalı Başkanı, bir de kamuoyu ile ilgili bir dernek temsilcisi ile birlikte 10 kişilik Komisyon oluşturuldu."
Komisyonun görevleri
Taslak metni oluşturmada redaktörlük görevi yapacak 10 kişilik grup, aynı zamanda diğer sivil toplum örgütleriyle bunu paylaşacak, onlardan gelen tavsiyelere göre yine bir redaksiyon yaparak Türkiye İnsan Hakları Ulusal Kurumu kurulması için taslağı oluşturacak.
"Bizim insan hakları kuruluşları olarak, aktif bir sivil katılım ve doğru dürüst bir yapılanma olmadan bu kurulu desteklememiz mümkün değil. Dolayısıyla sürece bakacağız ve eğer süreç olumluysa katkı vereceğiz. Bu tüm insan hakları kuruluşlarının ortak görüşü" diyen Dr. Korkut, komisyonla şu ana kadar ilişkiye geçilmediğini ve yazılı bir şey de verilmediğini ifade ediyor.
Dr. Korkut, "Eğer olumlu görmezsek, bu sürecin kötü gittiğini hem yurt içinde hem uluslararası kuruluşlar bazında açıklayacağız ve çekileceğiz süreçten. Ve böyle oluşturulmuş bir kurumda da hiçbir şekilde görev almayacağız" diyerek, oluşturulacak Türkiye İnsan Hakları Ulusal Kurumu'nun geniş katılımla kurulması konusundaki kararlılıklarını belirtiyor.
İnsan Hakları Ulusal Kurumu bağımsız bir yapıda olmalı
Dr. Korkut, Türkiye İnsan Hakları Ulusal Kurumu oluşturulması konusunda destek vermek isteyen Danimarka İnsan Hakları Merkezi ile aynı görüşleri paylaştıklarını belirtiyor:
"Danimarka İnsan Hakları Merkezi, dünyada İnsan Hakları Merkezleri Forumunun başkanlığını yapan önemli bir kuruluş. Birçok ülkede benzeri kurulmasına ön ayak oldu. Bir çeşit öncü kuruluş diyebiliriz. Nevşehir toplantısı sırasında, onlar da kaygılandılar. Özellikle bu sürecin doğru dürüst yapılması gerektiği ve sivil toplumun desteğinin alınması gerektiği konusunda hem fikiriz."
Dr. Korkut, İnsan Hakları Ulusal Kurumu'nun sahip olması gereken özellikleri şöyle sıralıyor:
* Bu bir devlet kurumu ve idari bir kuruluş değildir.
* Bağımsız, merkezi denetimden uzak olmalıdır.
* Yöneticileri için güvenceler olmalıdır.
* Bütçeden ayrılacak bağımsız gelir güvencesine sahip olmalıdır.
* En önemlisi sivil toplum örgütlerinin, üniversitelerin, meslek kuruluşları, sendikalar ve benzeri kuruluşların aktif katılımı olmalıdır.
Sürecin hızı
Bu kurumun kuruluş öncesi aşamasında geniş bir tartışma gerektiğini vurgulayan Dr. Korkut, "Biz zaten 10 kişilik komisyonla da sınırlı tutmuyoruz bunu. Konuyla ilgili tüm sivil toplum örgütleriyle paylaşılması gerektiğini ve onların da görüşlerinin alınması gerektiğini düşünüyoruz. Ancak Nevşehir toplantısından sonra komisyon olarak bizi arayan soran olmadı" diyor.
Dr. Korkut, "Aslında biz hızlı bir şekilde İnsan Hakları Ulusal Kurumu kurulması yanlısı değiliz. Hızlı olması gereken yer bizimle taslak metni hazırlayacak komisyonla ilişkiye geçilmesidir" diyor ve ekliyor:
"Sağlıklı bir çalışma yapacak kadar da bize zaman tanınması gerekiyor. Ama bizimle ilişkiye geçilmezse en azından sürecin sağlıksızlığını ortaya koymak için birtakım girişimlerimiz olur." (YS/EÜ)