Ufuk Uras kendisine yöneltilen eleştirilere perspektif'de yayınlanan yazısı ile yanıt verdi. Yazıda "Eski paradigmayı değiştirmeye, ezber bozmaya var mısınız?" diye sordu.
Geçen hafta, 20 Kasım’da Devlet Bahçeli ile yaptığım görüşme konusunda çok yazılıp çizildi; ama aslı astarı olmayan bir tevatür zincirinin tedavüle sokulmasının iyi niyetli bir yaklaşım olmadığı ortada. Belli ki bu konularda adım atılması ihtimali bazı çevreleri tedirgin etmiş.
O yüzden bu süreci yazıya dökmeyi faydalı buldum.
...
Erdoğan’ın Ekim başında yaptığı konuşmada “Sorunlarımızı küresel güçler olmadan baş başa çözelim” çağrısının kendisine “Nasıl?” sorusunu sordurduğunu ve Meclis açılışında DEM grubunun yanına gidip, el sıkışıp hatır sorarak bu adımı attığını ifade etti.
60’lardan beri kavga ettiğimizi ve bunun iktisadi, siyasi ve insani faturasının çok ağır olduğunu anlatarak “Artık kavgayı bitirmeliyiz” dedi.
...
Yeni dili ve başka türlü bir ifadenin mümkün olduğunu bir espriyle de aktarmam Bahçeli’nin hoşuna gitti: “Dua ederken sigara içebilir miyiz?” sorusuna hayır yanıtı veren hocaya, “Peki sigara içerken dua mırıldanabilir miyiz?” diye sorulunca evet demiş.
Bu süreçte 50 milletvekiliyle yapacaklarının sınırlı olduğuna, AK Parti’nin burada inisiyatifinin önemli olduğuna işaret etti.
...
Yıllarca barış için mücadele etmiş, çatışma çözümleri için sivil toplum örgütleriyle hareket etmiş sosyalist bir siyasetçi olarak Bahçeli’den görüşme talep ederek bir ezber de biz bozmuş olmadık mı?
Eller bir kere de barış için yükseltilsin. Ama ne gam?
...
“Neden radikal milliyetçi görüşleri olan bir liderle görüştün” sorusunun yanıtı da belli, tam da bu yüzden! Biz kendi benzerlerimizle konuşmaya alıştığımız için kendimizden farklı olanlarla diyaloğu yadırgıyoruz.
Diyalog her zaman monologdan iyidir. Temas kurmak da temassızlıktan iyidir.
...
İşin esası daha önemli, bundan sonra ne olacak?
Gönül isterdi ki memleketimin bazı gazetecileri ve aydınları benim bu görüşmemi eleştirmek, önemsizleştirmek yerine bu soruyu ve yeni soruları tartışmaya başlasalardı.
...
Şu an önümüzde öncelikli bir dizi sorun var. Kayyım uygulamaları gibi kabul edilmez yaklaşımların verdiği hasarı görmek ve bir an önce çözülmesini sağlamak gerekiyor.
Ahmet Türk’ün, Rojava sürekli bombalanırken uzanan nasıl bir barış eli sorusu da bir diğer gerçek.
...
Çekya devlet başkanı olduğunda Vaclav Havel’e, ona acı çektirenlerin listesini sunduklarında, çöpe atıp yeni bir sayfa açmayı seçmişti.
Barışı sağlamak özel bir çaba, empati ve barış dilini gerektiriyor. Barışmayı bir zaaf ve taviz olarak görmememiz lazım.
“Damla, tamamlanınca damlar” demiş Özdemir Asaf.
Umarım ahir ömrümüzde hep beraber bunu sağlar, gelecek kuşakları büyük bir yükten kurtarırız.
Eski paradigmayı değiştirmeye, ezber bozmaya var mısınız?
Yeni ufuklara yelken açmak için ezberlerinizden başka kaybedeceğiniz bir şey yok.
Haydi o zaman, şimdi barış zamanı, şimdi ezberleri bozma zamanı!
(Mİ)