Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın "Sosyal medya büyük toplulukları gaza getirebiliyor. Bu bir tehdittir. Tedbir alınması lazım" yönündeki tespiti üzerine harekete geçen Ulaştırma Bakanlığı Facebook ve Twitter'a "kamu güvenliğinin gerektirdiği ve zorunlu kıldığı" durumlarda müdahale edilmesini gündemine aldığı iddia edildi.
Bugün açıklama yapan Bakan Yıldırım ise böyle bir çalışma olmadığını belirterek iddiaları yalanladı.
Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Özgür Uçkan, bianet'e yaptığı değerlendirmede, Bakan'ın yalanlamasına inanmadığını, hükümetin ne yapacağını bilemediğini ama böyle bir çalışma yürütüldüğünü tahmin ettiğini söyledi.
"Sosyal medya açık şekilde hükümeti rahatsız ediyor. Nedeni de en güçlü alternatif medya haline gelmiş olması. Sadece sosyal medyadan aldığımız haberlere bakacak olursak, bu kontrolsüzlüğün hükümeti ne kadar rahatsız ettiği çok açık. Şemdinli, Uludere, Süngü, Denizfeneri... bunlar saymakla bitmez. İnsanlar medyadan haber alamadığı her konuda anında sosyal medyadan bilgi alabiliyor. Bunun üstüne sosyal medyanın örgütleme kapasitesini eklediğimiz zaman neden bu kadar korktukları anlaşılır."
Habertürk'ten Olcay Aydilek'in haberine göre, devlet sosyal medyayı kontrol altında tutmanın yollarını arıyor. İddiaya göre, "Arap Baharı" ayaklanmalarının sosyal medyada organize edildiğini, Güneydoğu'da peş peşe gelen saldırıların ardından yaşanan etnik ve dini eksenli gerginliklerin de Facebook ve Twitter'da örgütlendiğini düşünen devlet kurumları bunu engellemek için düğmeye bastı.
Düzenleme uyarınca güvenlik güçlerinin de uyarısıyla Ulaştırma Bakanlığı, toplumsal çatışma yaratabilecek, kamu güvenliğini tehdit edecek olağanüstü olaylarda, sosyal medyaya müdahale edecek. Erişim, "anlık" ya da "saatlik" engellenecek.
"Ne yapacaklarını bilmiyorlar"
Dr. Uçkan, sosyal medyanın şimdiye kadar şirketlerle tam bir iş birliğine girmemesi nedeniyle devletin bu siteleri tam anlamıyla sansürleyemediğini ifade ediyor.
Sadece twitter'da hashtag'ler ve top trend'ler üzerinden sansür uygulandığını ama bunun devlete yetmediğini ve daha ciddi sansüre ihtiyaç duyduklarını söyleyen Uçkan, sözlerine şöyle devam etti:
"Ben yalanlamalarına inanmıyorum. Bu tür bir çalışma içinde olduklarını düşünüyorum. Bunun sansür olarak gözükmemesi için ellerinden geleni yapacaklarını söylüyorlar ama bu şu an bir yoklama ve gelecek tepkilere bakacaklar."
"Ancak Çin ve İran da dahil olmak üzere hedefledikleri sansürü uygulayabilen herhangi bir devlet şimdiye kadar olmadı. Ya bir siteyi toptan erişime kapatmaları gerekiyor ya da açık bırakacaklar. Ancak toptan kapatmaları da çözüm değil. İnternet dünyasında insanlar yasak da olsa mutlaka o yasağı aşacak çözümler üretirler."
"Tam olarak ne yapacaklarını bilmiyorum. Onların da bildiğini zannetmiyorum. Fakat yoğun şekilde araştırdıklarından eminim."
"İktidar çok büyük tepkiyle karşılaşır"
Binali Yıldırım'ın sosyal ağların Mısır ve Libya'da "hayırlı iletişim devrimlerine" neden olduğunu ama Türkiye'de tehlikeli olabileceğini söylediğini hatırlattığımız Uçkan, hükümetlerin bu konularda hep iki yüzlü davrandığını söylüyor.
"İngiltere Başbakanı Cameron 'Arap baharı harika bir şey' dedikten iki ay sonra Londra'da isyanlar boy gösterince 'Sosyal medyayı sınırlamak gerekir' gibi söylemlerde bulundu, sonrasında da tükürdüğünü yalamak zorunda kaldı."
"Aynı iki yüzlülük Türkiye'de de var. İşinize geldiği zaman güzel bir şey, işinize gelmediği zaman da kötü bir şey olacak. Bu hükümetin pek çok söyleminde var."
"Biliyorsunuz 4+4+4'ü eleştirenleri de PKK'li olmakla suçlamışlardı. Aynı mantıkla burada da ne gibi bir sansüre girişeceklerini ben gözümün önüne getirebiliyorum. Kendilerini rahatsız eden ne kadar şey varsa hepsini sansürlemeye çalışacaklar."
"Dünyada en çok gazetecinin tutuklu bulunduğu ülke Türkiye. Ana akım medyayı korkutarak denetleyebildikleri bir ortamda ellerinden kaçan tek ortam sosyal medya oldu.
"Ana akım medya dışında bianet gibi alternatif yayın kaynakları var ama oralar da sınırlı kitlelere ulaşabiliyor. Facebook ve Twitter'ın ulaştığı insan sayısına baktığımız zaman hükümetin duyduğu rahatsızlığı da anlayabiliyoruz. Çünkü anlık şekilde gerçek zamanlı bilgi akışı olduğu için yönetenler bu mecralardan çekiniyorlar."
"Rahatsız oldukları her şeyi sansürlemek istiyorlar ama burası da dikensiz bir gül bahçesi değil. Böyle bir şey yaptıklarında insanlar sokaklara çıkacaklar ve iktidar çok büyük bir tepkiyle karşılaşacak." (EKN)