Özyeğin Üniversitesi'nden Uluslararası Hukuk Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Reşat Volkan Günel, Rusya ve Ermenistan uçaklarının Türkiye'de indirilerek aranmasının uluslararası hukuka uygun olduğunu ancak teamüllere ters ve düşmanca bir hareket olduğunu söyledi.
Günel ayrıca, savaş uçaklarıyla yolcu uçağını inişe zorlamanın yolcuların yaşam hakkını tehdit edeceğinden dolayı, hukuken de hatalı olduğunu söyledi.
Havada "çevirme" var
Bugün Erivan-Halep seferini yapan Air Armenia Havayolları'na ait ve insani malzeme taşıyan yolcu uçağı Erzurum'da indirilerek içerisinde arama yapıldı.
Airport Haber'in haberine göre, 11:30'da Ermenistan'dan kalkan uçağın içerisinde 1500 plastik şişede ayçiçek yağı, 1500 plastik şişe sebze yağı, 3 bin kutu reçel, 1500 kutu bezelye, 1500 kutu havyar, 1500 koli pirinç, 1500 kilo şeker, 3000 kilo tahıl ve 1500 kilo makarna var. Uçak Halep'e insani yardım malzemelerini bıraktıktan sonra boş olarak Erivan'a dönecek.
Dışişleri Bakanlığı, uçağın doğrudan inişine izin verilmeyeceğini ve uçakta ne taşındığının bilinmesi için Türkiye'de kontrol edilmesi şartı koştuğunu daha önceden havayoluna bildirmişti. Arama da bu anlaşma çerçevesinde yapıldı.
Ancak dört gün önce Ankara Esenboğa Havalimanı'na indirilen uçak, böyle bir anlaşmaya tabi değildi. Moskova-Şam seferini yapan Suriye'ye ait yolcu uçağı Türk hava sahasına girdiğinde, inceleme için F-16 savaş uçakları tarafından indirildi.
Türkiye, hava sahasını Suriye'ye kapattığını açıklayınca, Suriye de "mütekabiliyet" ilkesi gereği, Türkiye sivil uçaklarının Suriye hava sahasında uçmasını yasakladığını duyurdu.
"Uygulamada bunun örneği yok"
Günel ile "Suriye krizini", uçakların indirilmesini, tampon bölge tartışmalarını konuştuk. Devletlerin hava sahasına da karadaki gibi bütünüyle egemen olduğunu belirten Günel, havayoluyla ilgili de kontrolün önünde hukuki engel olmadığını söyledi.
"Peki uygulama, teamüller nasıl" sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"Uygulamada bunun örneği yok, sivil uçaklara böyle 'çevirme' yapılmıyor. Uluslararası sivil havacılık sözleşmesinin çok katı kuralları var. Uçağı indirmek, uygulamaya çok ters, düşmanca bir hareket."
"Ayrıca, Rusya'dan gelen uçağın savaş uçakları nezdinde indirildiği söyleniyor. Yolcuların yaşam hakkına riayet edilmesi çok önemli. Savaş uçaklarıyla inişe zorlamak uygunsuz ve yolcuların hayatını tehdit eden bir davranış. Yaşam hakkı tehdit edildiğinde, hukuken uygunluk da ortadan kalkıyor."
Günel, sivil havacılık akışını bozmanın devletlere uzun vadede ekonomik açıdan olumsuz yansıyacağını da ekledi.
Rusya'dan misilleme gelir mi?
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, uçak olayından dolayı "Türkiye-Rus ilişkilerinin etkilenmeyeceğini, bozulmayacağını" söyledi.
Günel, bunun "manidar bir açıklama" olduğunu söyledi:
"Rusya'dan gelen bu açıklama, yakın zamanda Türkiye'ye bir karşılık verileceği anlamına gelebilir. Çünkü Türkiye, uçağı indirerek Rusya'ya güvenmediğini, egemenliğine inanmadığını söylemiş oldu."
"Tampon bölge tehdidi"
Son dönemde sıkça gündeme gelen "tampon bölge"nin hukuken nasıl mümkün olabileceğini, sonuçlarının ne olacağını da şöyle anlattı:
"Suriye'nin egemenliğinde, Suriye'nin izni olmadan bir tampon bölge kurulacağını açıklamak bile uluslararası hukukun bile ihlalidir. Ki şu anda Suriye'nin böyle bir izin vereceğini söyleyemeyiz."
"Tampon bölge askeri güçle, silahlı saldırıyla kurulur. Tampon bölge kuracağını söylemek, uluslararası hukuka göre 'kuvvet kullanma tehdididir.' Böyle bir tehditte bulunmak da hukuken yasaktır."
Günel, tezkerenin de "tehdit savurmaya yönelik bir hareket olduğunu" ifade etti.
"Tezkerenin pratik anlamı yok, uluslararası hukuk meşru müdafaa hakkını zaten tanıyor. Bu tezkere, barış dilini gütmeyen mahiyeti itibariyle kuvvet kullanma tehdidi. Tezkereyle halkı müdahaleye ortak etmeye çalışıyorlar."
Kuvvet kullanma yetkisinin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde olduğunu, onun izni olmadan NATO'nun bile harekete geçemeyeceğini söyleyen Günel, tek istisnanın "meşru müdafaa" olduğunu belirtti. (AS)