Halkların Demokratik Partisi (HDP) Feleknas Uca, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde (AKPM) ayrımcılık üzerine konuştu.
“Konsey üyesi ülkeler dâhil dünyanın birçok ülkesinde siyasi liderlerin sosyal ve ekonomik sorunlar karşısında ırk ve din temelli nefreti savunduğunu” söyleyen Uca, şunları söyledi:
“Nefret dolu ve ayrımcı söylemler, azınlık gruplara yönelik düşmanlığı ve şiddeti körüklediğini görüyoruz. Bu tür nefret söylemlerinin sonuçları ise çok ciddi sonular doğuruyor.
“Anayasa’da herkesin eşit olmasına rağmen toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınların iş, eğitim ve sosyal yaşamlarında erkeklere oranla çok daha fazla mağduriyet yaşamasına sebep oluyor.
"Ayrımcılık azımsanmayacak safhada"
“Kadına şiddetin, kadın cinayetlerinin de bu ayrımcı politikalarla ne yazık ki önemli bir bağı bulunuyor. Dünyada ırk, entisite ya da cinsiyet temelli ayrımcılıkların yanı sıra engellilere yönelik ayrımcılık azımsanmayacak safhada.
"Dünyada her 10 kişiden biri engelli. Buna rağmen, birçok toplumda, engelliler damgalanmaya ve dışlanmaya maruz kalıyor, utanç veya korku nesnesi muamelesi görüyor.
“Engellilerin yüzde 80’i gelişmekte olan ülkelerde yaşamaktadır. Engellilerin büyük çoğunluğu yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Engelli kadınların fiziksel ve cinsel istismara maruz kalma olasılığı, engeli bulunmayan kadınlara göre iki ila üç kat daha fazla.
"Toplu şiddet vakaları"
“Dünyada gittikçe yükselen bir ayrımcılık biçimi de yabancı uyruklu kişilere yönelik ayrımcılık. Bu ayrımcılık biçimi de çoğunlukla ülkedeki sosyal ve ekonomik sorunlara günah keçisi arayan siyasetçiler tarafından körüklenmektedir.
“Dünyanın çeşitli ülkelerinde, birçok kez sığınmacılara yönelik toplu şiddet vakaları yaşandı. Öldürmeler, dükkanların ve iş yerlerinin yağmalanması veya yakılması da buna dahildi.
Siyasetçiler nefret dilini pekiştiriyor
"Bazı durumlarda şiddet, yabancı uyruklu kişileri ‘suçlu’ olarak yaftalayan ve sağlık sistemine yük olmakla suçlayan siyasetçilerin nefret dolu söylemleriyle körüklendi. Ayrımcılık, birçok ülkede, yetkililerin mültecilere ve sığınmacılara yönelik yaklaşımının da temel bir özelliği haline geldi.
"Toplumdaki eşitsizliği önlemek ve insan hakları ihlallerini önlemek tüm devletlerin ortak görevidir. Ayrımcı yasalar hükümetler tarafından kaldırılmalıdır." RT)