Haberin İngilizcesi için tıklayın
Uluslararası Af Örgütü (UAÖ), İstanbul Onur Yüryüşü'nün yasaklanması ve 26 Haziran'da İstanbul Beyoğlu'nda Onur Yürüyüşü'ne katılan barışçıl protestoculara polisin hukuka aykırı güç kullanmasını kınayan bir mesaj yayımladı.
İşkence ve diğer türde kötü muamele iddialarının derhal, bağımsız ve tarafsız şekilde soruşturulmasını talep eden UAÖ, "Bu ihlallerde sorumluluk taşıdığı tespit edilen devlet memurları adil yargılanmak üzere adalet önüne çıkarılmalıdır" dedi.
Af Örgütü, Türkiye yetkililerini, LGBTİ+'ların ve dostlarının barışçıl toplanma ve ifade özgürlüğü haklarına yönelik ihlallere son vermeye çağırdı.
Altı yıldır hukuka aykırı şekilde yasaklanıyor
UAÖ yaptığı açıklamada, "Yılda bir kez düzenlenen İstanbul Onur Yürüyüşü 2015'ten beri her yıl hukuka aykırı şekilde yasaklanıyor; barışçıl protestocular ise polisin hukuka aykırı güç kullanımına maruz kalıyor ve keyfi olarak gözaltına alınıyor" dedi.
İstanbul Valiliği'nin Onur Yürüyüşünü'nün Maltepe miting alanında yapılmasını yasaklamasının ardından İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi'nin yürüyüşü Taksim'de yapma kararı aldığını hatırlatan UAÖ açıklamasında, 26 Haziran'da barışçıl protestoculara yönelik polis şiddetiyle ilgili avukat ve görgü tanıklarının beyanlarını da içeren tespit ve gözlemlerini de paylaştı:
*Gözlem yapmak ve Onur Yürüyüşü'ne katılan herhangi bir kimsenin ihtiyaç duyması halinde hukuki destek sağlamak için gelen avukatların da aralarında bulunduğu görgü tanıklarına göre, saat 15.00 civarında İstiklal Caddesi'ne çıkan yayalaştırılmış sokaklardan Mis Sokak'ta herhangi bir açıklama veya uyarı yapılmadan polis müdahalesi başladı.
*Sıralar halinde dizilmiş kasklı ve zırhlı polisler "süpürme" adı verilen şekilde önlerine çıkan herkesi sokaktan aşağı doğru itti ve sokağın başına geri dönüp aynı şeyi tekrarladı.
*Aşırı güç kullanımına tanıklık eden bir insan hakları savunucusu, Uluslararası Af Örgütü'ne, çevik kuvvet polislerinin sokağın başından tekrar aşağı doğru gelirken protestoculara ve diğer insanlara biber gazı ve plastik mermi sıktığını ve bu sefer sokaktaki kafelerde oturan veya kenarda duran insanları da almaya çalıştığını söyledi.
*Hak savunucusunun da aralarında bulunduğu, bir kafeden alınıp götürülen grup pinpon topu gibi polisler arasında ileri geri itildiklerini ve sonunda sokağın kenarına fırlatıldıklarını ifade etti.
*Yaklaşık 25 kişi bu şekilde gözaltına alınırken diğer birçok kişinin de zorla telefonları alındı ve basın kartı göstermediklerinde fotoğrafları ve videoları silindi. Bir avukat, polisle konuşup durumu sakinleştirmeye çalıştıkları sırada çevik kuvvet polislerinin bir kadını yere yatırdığını ve gözaltına aldığını söyledi. Görgü tanıklarına göre saat 18.00'e kadar hiç kimsenin Mis Sokak'tan çıkmasına izin verilmedi.
*Bir başka avukat, Uluslararası Af Örgütü'ne, avukat kimliklerini gösterdikleri halde tartaklandıklarını, vücutlarının yara bere içinde kaldığını, sözlü ve fiziksel tacize maruz bırakıldıklarını anlattı. Bu kişi, Mis Sokak'ta bulunan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Sera Kadıgil'in de aşırı güç kullanımına maruz kaldığını bildirdi. Bir diğer avukat ise ayağında bir kemiğin kırıldığını söyledi.
*AFP foto muhabiri Bülent Kılıç da çevik kuvvetin protestoculara karşı aşırı güç kullanımını fotoğrafladığı sırada şiddet kullanılarak gözaltına alındı. Uluslararası Af Örgütü, Kılıç'ın maruz kaldığı muameleyi işkence veya diğer türde kötü muamele olarak değerlendirmektedir.
*Polis, gün boyunca, reşit olmayan iki kişinin, bir avukatın, bir stajyer avukatın ve gazeteci Bülent Kılıç'ın da aralarında bulunduğu en az 47 kişiyi gözaltına aldı. Bu kişilerin büyük çoğunluğu Mis Sokak'tan, bir kısmı ise Çukurcuma'daki Noh Radio barın önünde gözaltına alındı ve hepsi ilerleyen saatlerde serbest bırakıldı. (KÖ)