Sendika sözcüleri yeni ceza kanununda sendika etkinliklerinin cebir yada tehditle engellenmesinin "bir yıldan üç yıla kadar hapis"le cezalandırılmasına karşın yasa hükmünün hiçbir yerde işletilmediğinden yakınıyor ve yasada yeni düzenleme istiyor.
TÜRK-İŞ'e bağlı DERİ-İŞ (Türkiye Kundura Sanayii, Deri ve Deriden Yapılan Her Türlü Eşya (Saraciye) Yapımı ve Debegat İşleri, Kürkçülük, Tutkal Sanayii ve Bağırsak İşleme İşçileri Sendikası) Tuzla Şube Sekreteri Mustafa Yiğit, 21 Ocak'ta beş kişi tarafından silahla yolu kesildikten sonra kazma saplarıyla dövüldü; 15 gün iş göremez raporu aldı.
Jandarma'nın gözü önünde dayak
Yiğit, bianet'e "Vücudumda 28 dikiş var. Elimde de hasar var. Arkadaşlarımızın evlerine gidip ölümle tehdit ediyorlar. Suç duyurusunda bulunduk. Ama daha bir sonuç yok" dedi.
Yiğit'in anlattığına göre, Cevahir Deri'nin taşeron şirketi olan Özalp İnşaat şirketinde kadrolu 28 işçinin sendikalı olmasından hemen sonra, işveren taşeron şirketinde üretimi durdurmuş. Eyleme girişmelerinin ardından da şiddet başlamış.
İşveren şiddeti
"24 Kasım'dan sonra, Fuat Özalp, kendi adamlarıyla işyerine gidip gelmeye başladı. İşten çıkarılan arkadaşlarımızın yerine yenileri işe alındı. Fuat Özalp, şube başkanına silah çekti."
Yiğit 23 Ocak'ta, eylem yapan işçi arkadaşlarına saldırıyla ilgili bilgi verirken, 60 kişinin, sopalarla jandarmanın gözü önünde kendilerini darp etmeye çalıştıklarını söylüyor: "Şube başkanı, ben ve dört kişi, onlardan da 9, 10 kişi gözaltına alındı. Saldırganlar bir süre sonra serbest bırakılırken, biz ertesi gün saat 12:30'da,savcılığa çıkarıldıktan sonra serbest bırakıldık."
Her şey hukuka aykırı
Yiğit, çalışanların ve sendikanın bu süreçte maruz kaldığı ihlalleri şöyle sıralıyor:
* İşçilerin sendikal faaliyetler nedeniyle işten çıkarılması
* Yerlerine yeni işçilerin alınması
* Sendikalı işçilerin tehdit edilmesi, şiddete uğraması
"Tuzla'da hukuk işlemiyor"
Yiğit gözaltına alındıkları sırada İstanbul Barosu'ndan gelen avukatların "'Burası başka bir yer, burada hukuk işlemiyor. İşverenlerin, jandarmanın, kaymakamın dediği oluyor'" dediklerini aktarıyor.
Tuzla Türkiye'deki deri sektöründe önemli bir yere sahip. DERİ-İŞ Genel Başkanı Yener Kaya, "Türkiye'deki ayakkabılık, kemerlik derinin yüzde 80'ini Tuzla üretir" diyor.
Sendikanın verdiği bilgiye göre, Tuzla'da deri sektöründe çalışan yaklaşık 2 bin işçinin yüzde 80'e yakını sendikalı. Bu Türkiye'deki genel sendikalaşma düzeyinin çok üzerinde bir oran.
Ancak bu eşitsizliğin nedeni de Tuzla'nın kendisi kadar "başka".
Yiğit, Tuzla Organize Sanayisi'nin 27 bin işçilik kapasite planlanarak yapıldığını söylüyor: "Ama işverenler işletmeleri, işçilerin örgütlülüğünden dolayı, diğer yerlere kaydırdılar."
Yiğit'in verdiği bilgiye göre, "deri sektörünün diğer merkezleri olan Çorlu, Gönen, Uşak, Gerede, Çanakkale'de de durum çok farklı değil."
"Gönen'de 14 fabrikada örgütlüyüz ama, 360 civarında işçi arkadaşımız direnişte. Çorlu'da da aynı durum var. Toplu sözleşme yetkisine karşın, masaya oturamıyoruz. 50'nin üzerinde arkadaşımız da orada direnişte."
Sendikal faaliyeti engellemenin cezası 3 yıl
DERİ-İŞ avukatlarından İsmail Erkan, bianet'le görüşmesinde, yeni Ceza Kanunu'nun ( TCK ) sendikal faaliyetleri engellemeye dair maddelerini anımsattı.
Yasanın 118. maddesine göre "Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir sendikanın faaliyetlerinin engellenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur."
Ancak Erkan, "bu madde uygulanmıyor" dedi. "Savcılar bunu dikkate almıyor. Gönen'deki fesihlerde de aynı sorunu yaşadık."
Sendikalaşmaya karşı işveren taktiği
Erkan'a göre, deri sektöründe işverenler sendikalaşmayı mümkün olduğunca engellemeye çalışıyor: İşyeri kapatmak, üretimi durdurmak, bu engellemenin bilinen taktiklerinden.
"Eğer sendikal faaliyetleri, işçiler çoğunluğu sağlamadan haber almışlarsa, sendika üyelerini işten çıkarıyorlar. Çoğunluk sağlanacağını görüyorlarsa, işyerini kapatmaya kadar gidiyorlar."
"Deri sektöründe işyerleri genellikle küçük ve orta boy işletmeler. Bunu çok daha kolay yapıyorlar."
Erkan: Sendika yasası bu taktiklere yaptırım getirmeli
Avukat Erkan, sendikal faaliyet nedeniyle işten çıkarılan işçilerin, işe iade ve sendikal tazminat davası açabileceğini söyledi. İşe iade davası bir ay içinde açılmak zorunda, tazminat davası içinse süre sınırı yok.
Tuzla'daki işçiler, işe iade davası açamıyorlar, çünkü "İşe iade davası için 6 aylık kıdem gerekiyor. Oysa bu işyerindeki arkadaşlarımızın kıdemi beş ayı geçmiyor" diyor Kaya.
Erkan, "İşçiler işe iade davasını kazandığında, işverenler işe almıyor. Tazminat da ödemiyorlar" dedi.
"Bütün bu taktiklere yaptırım uygulayacak şekilde yasa değişikliğine ihtiyaç var. İş güvencesiyle, sendikalaşmaya kolaylık gelmedi. Sendikalaşmayı kolaylaştıracak ayrı düzenlemelere ihtiyaç var."
Erkan, işverenlerin işçilerin dayanma sınırını zorlama taktiğini güttüğünü de söylüyor.
"İşveren kazanılan davalara karşın hakları ihlal etmeyi sürdürünce, yeniden dava açmak zorundasınız. Sonuçlanması en az iki yıl sürüyor. İşçilerin dayanma gücünü zorluyorlar. Tuzla gibi üretimin yoğunlaştırıldığı bölgelerde, bu sınır o kadar da yüksek değil."
Tuzla'da deri işçileri arasında örgütlenme oranı yüksek, fakat, "örgütlendiğimiz bütün fabrikalarda içeri direnişle girdik. Şiddet, tehdit yaygın" diyor Şube Sekreteri Yiğit.
Sendika Başkanı Kaya da "bu uygulama diğer işyerlerine de sıçramasın diye uğraşıyoruz" diyor; "yoksa taşeronlaştırma yaygınlaşacak. İşverenler kayıt dışına kaçıyor, işçileri sigortasız, asgari ücretle çalıştırıyorlar."
Kaya, Tuzla'da yaşanan şiddetle ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını, kaymakamla görüştüklerini, durumu bölge çalışma müdürlüğüne de ilettiklerini söyledi.
"Bu sorun çözülecek. Türkiye İşverenler Sendikası'yla (TİSK) da bağlantı kurduk. Bu işyeri aynı dönemde TİSK'e de üye olmuş. Konuyu bağlı olduğumuz uluslararası federasyona, Uluslararası Tekstil, Giyim ve Deri İşçileri Federasyonu'na da ( ITGLWF ) bildirdik. TÜRK-İŞ Genel Merkez'in de bilgisi var."
Fakat henüz bir sonuç yok. İşçiler eylemlerini sürdürüyor. (TK)