Yaşadığı Almanya'dan Türkiye giriş yaptıktan sonra 21 yıl önce yaşanmış silahlı soygundan sorumlu tutulan yazar Erdoğan Akhanlı, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davanın ilk duruşmasında tahliye edildi.
Ancak duruşma boyunca yazar, davayı protesto etmek için konuşmama kararı aldı. Akhanlı, mahkeme heyeti başkanı Hakim Şeref Akçay'a bir mektup sunduktan sonra "Mutlak bir suskunluk içerisindeyim. Saygısızlık etmek istemiyorum, hakaret olarak algılamayın" dedi.
Bu diyalogda Akçay da, "hakaret olarak algılamıyoruz, yasal haklarınızdır, saygı duyuyoruz" şeklinde karşılık verdi. Bunun ardından Akhanlı hiçbir soruya cevap vermedi. Akhanlı, babası Mahmut Nedim'i görmek için Türkiye'ye gelmiş ancak tutuklandığı için Kasım sonunda yaşamını yitiren babasını görememişti.
İlk oturumda Akhanlı'nın mektubu ve iddianame okundu. Akhanlı'nın avukatı Haydar Erol iddianamedeki bazı ifadelere itiraz ederek, hukuka aykırı deliller olarak nitelendirdiği unsurların dosyadan çıkarılmasını istedi.
Tanık Hamza Kopal ve Fatih Çalışkan'ın iddianamedeki ifadelerin yedişer günlük işkence süreçleri sonunda alındığını iddia eden avukat Erol, bu bölümlerle birlikte tek fotoğrafla yapılan teşhis tutanağının da dosyadan çıkarılmasını talep etti; "Çürük delillerle hayali bir iddianame yazılmıştır" dedi.
"Anayasal düzeni silahlı zoruyla yıkmaya teşebbüs etmek" ile suçlanan Akhanlı, 23 Ekim 1989'da Eminönü Tahtakale'deki bir döviz bürosunun soyulması olayının sorumlularından biri olarak gösteriliyor. İddianamede, olayda öldürülen büro sahibi İbrahim Yaşar Tutum'un oğulları Ünay ve Mustafa Tutum ise mağdur olarak yer alıyor.
"Fotoğraftaki Akhanlı değil"
Mahkemede dinlenen Tutum kardeşler, olayı gerçekleştiren üç kişiden birinin kesinlikle Akhanlı olmadığını beyan ederek, şikayetçi olmadıklarını söylediler. Tanık Hamza Kopal ise Terörle Mücadele Şubesi polislerinin kendisine, "Akhanlı'nın adını ver yoksa bu suç üzerine kalır" dedikleri için Akhanlı aleyhine ifade verdiğini açıkladı.
Müşteki avukatı Savaş Aktaş da ilk teşhis tutanağında yer alan fotoğrafın Akhanlı'ya ait olmadığını söyledi.
25 Ağustos 2010 tarihli iddianamede, 10 Ağustos'ta Türkiye'ye giriş yaptığında yakalanan ve Tekirdağ 2 No'lu F tipi cezaevine gönderilen Akhanlı'nın eski Ceza Yasası'nın (TCK) 146/1 maddesinden cezalandırılması istenen Akhanlı için Almanya Büyükelçilik Müsteşarı davaya müdahil olmak istedi. Köln Belediye Başkanı da Akhanlı'nın tahliyesi için mahkemeye bir mektup gönderdi.
"Savcı, olaya polis hukukuyla bakıyor"
Mahkemeye verilen aranın ardından Savcılık, sanık avukatlarının tahliye taleplerini reddetti. Verilen ikinci bir aranın ardından mahkeme, Akhanlı'nın tahliyesine karar vererek, duruşmayı, 9 Mart'a erteledi.
Akhanlı'nın avukatlarından Ercan Kanar, bianet'e savcının tutumuyla ilgili "Savcının tutum tamamen ceza yargılamasının temel ilkelereni aykırı. 60 yıl önceki bir zihniyetle mütalaa veriyor hala. Savcı, olaya baskıcı ve polis hukukuyla bakıyor ne yazık ki" dedi.
İddianamede, ifadesi alınan Mehmet Fatih Çalışkan'ın Hamza Kopal'ın "Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Yeniden Kuruluş Birliği-Halk Kurtuluş Güçleri" isimli örgüte üye olduğu ve eylemin "muhtemelen İbrahim Yaşar Tutum'un öldürülmesi eylemini de Hamza Kopal ve arkadaşlarınca yapıldığını tahmini"ne ilişkin iddialara dayanıyordu.(EÖ)