Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), 59. kuruluş yıldönümünü, cezaevindeki gazetecilere dikkat çekmek için "Tutuklu ve Hükümlü Gazeteci Yakınları ile Dayanışma Günü" ilan etti.
Maçka Parkı'nda dün (10 Temmuz) yapılan etkinliğe, tutuklu gazeteci Nedim Şener'in eşi Vecide Nedim, cezaevinden yeni çıkan gazeteciler Suzan Zengin İbrahim Çiçek, Gazetecilere Özgülrlük Platformu (GÖP) Dönem Başkanı ve Basın Enstitüsü Derneği Başkanı Ferai Tınç ve Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP) Sözcüsü Necati Abay da katıldı.
70 gazeteci cezaevinde, 2000'den fazla dava
TGS Başkanı Ercan İpekçi, yaptığı basın açıklamasında, halen 70 gazetecinin cezaevinde olduğunu, 2009'dan beri 41 gazetecinin tutuksuz yargılandığını ve gazeteciler hakkında 2000'den fazla dava olduğunu hatırlattı. İpekçi, "12 Eylül askeri darbe dönemindeki 'asmayalım da besleyelim mi' zihniyetinden, 90'lı yılların sokak ortasındaki yargısız infazlarından, günümüzde 'halinize şükredin, eskiden öldürüyorduk, şimdi cezaevine koyuyoruz' devrine geldik" dedi.
İpekçi, gazetecilik mesleğini yapmanın cesaret gerektirdiği bu dönemde ilk defa 94 meslek örgütünün aynı talepler etrafında birleşerek GÖP'ü kurduğunu belirtti.
"GÖP cezaevindeki gazetecilerin serbest bırakılmasını, başta Türk Ceza Kanunu ve Terörler Mücadele Kanunu olmak üzere ifade özgürlüğünü engelleyen tüm kanunların değiştirilmesi, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını talep ediyor."
"Nedim tehlikenin farkındaydı"
1970'lerden beri basının farklı gerekçelerle sürekli susturulmak istendiğini söyleyen Ferai Tınç ise "Basın özgürlüğünün kişisel ayrıcalık olmadığını, ülkemizin güvenliği açısından ne kadar önemli olduğunu fark ettik; halkın gerçekleri öğrenme hakkının demokrasinin en önemli aracı olduğunu kavradık" dedi.
Vecide Nedim, Nedim Şener'in "Dink cinayeti aydınlansın, ben bedel ödemeye hazırım" dediğini söyledi. "Nedim'in 2008'den beri çalıştığı tek dosya Hrant Dink cinayetiydi. Cinayet dosyasının içine daldıkça, cinayetin üzerini örtenleri isim isim ortaya koydukça aslında yaklaşan tehlikenin de farkındaydı. Ama bir iktidarla karşı karşıya kalacağını düşünmüyordu."
Özel yetkili mahkemelerin kaldırılması gerektiğin söyleyen Necati Abay, "Uzun yargılama yöntemi özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin tipik uygulamalarından birisidir. Türkiye'de ifade özgürlüğü bakımından gelişme kaydetmenin yolu bu mahkemeleri kaldırmaktan geçer" dedi.
Sosyalist ve Kürt gazetecilere militan dediler
Yazdıklarından dolayı sürekli yargılandığını söyleyen İbrahim Çiçek, "Sosyalist ve Kürt gazetecileri gazeteci görmeyip militan dediler. Evet doğruyu yazmak militanlıksa ben militanım" dedi.
Suzan Zengin, sadece gazetecilere değil cezaevinde bulunan hasta tutuklara da dikkat çekilmesi gerektiğini ifade ederek, kanser hastası ve görme engelli olan Hediye Aksoy'un sağlık koşullarının giderek tehlikeli bir duruma geldiğine dikkat çekti. (NV/ŞA)