Gazetecilere özgürlük için yürüyenler, bianet'e konuştu. Yürüyüşe katılanlar, Ahmet Şık ve Nedim Şener'in Ergenekon davasıyla ilişkilendirilmesine tepkili.
Mirgün Cabas (NTV): Çok sevdiğimiz ve güvendiğimiz arkadaşlarımızın haksızlığa uğradığına inanıyoruz. Bekleyelim sonunu görelim diyeceğimiz birşey değil. Yanlışlık yapıldığını ve bunun artma riskine karşı olduğumuzu göstermek için buradayım. Her zaman bu tür eylemlerde olanlar var, bir de sık görmediğimz ama katılımlarının önemli olduğu insanlar var o yüzden katılım tatmin edici.
Ahmet Hakan (CNNTurk): Meslektaşlarımıza destek vermek ve basın özgürlüğünü savunmak için buradayım.
Hüseyin Tahmaz (CNNTurk, editör): Haksızlıklara karşı yazmak ve yürümekten başka çaremiz olmadığı için yürüdük. Ergenekon davası başladığı zaman hepimiz bu darbe girişimlerinden irkildik ve 70'lerden beri Türkiye'ye musallat olan karanlık güçlerin deşifre olacağı umuduyla destek verdik. Davanın bu kadar uzaması ve dalga üzerine devam etmesiyle kafamız karışmaya başlamışken tam da Ergenekon savcıları kafa karışıklığımız giderme konusunda yardımcı oldular. Hayatını bu tür çetelerin ortaya çıkarılması için mücadeleyle geçirmiş isimleri yazdığı kitabın bile farkında olmayarak" bu davaya bulaştıranlar aslında yürüttükleri davayla muhalif olduğu düşündükleri herkesi kattıkları bir torba yarattıklarını ispatlamış oldular.
Olcayto Yılmayan (Gazeteci): Biz iyi niyetli solcular Ergenekon dalgalarını anti-militarist bir hareket olarak algılamıştık. Fakat operasyonlar ilerledikçe bu davanın bütün AKP karşıtlarını içine alan bir muhalif avına dönüştüğünü gördük. Dolayısıyla hep birlikte tek bir ses vermek gerekiyordu. Bunun için bu sesi bugün hep birlikte burada çıkardık.
Derya Karayağız (Dünya gazetesi): Ergenekon davasının başlangıcından beri devletin içinde bir iktidar mücadelesinin parçası olduğunun bilincindeydim ama bu kavganın Türkiye'nin karanlık yüzünü kısmen de olsa ortaya çıkarma potansiyeli olduğunun da bilincindeydim, bu nedenle de destek verdim. Bu işlevi de yerine getirdi. Ancak bugün gelinen noktada, olay beklenen şekilde rayından çıktı ve iktidar pozisyonunu güçlendiren tarafın bir tasfiye makinesi halini aldı. Bugünün egemenlerinin de değişik oranlarda sorumlulukları bulunan kontgerilla ile hesaplaşmaları ve bu hesaplaşmanın devlet eliyle yapılması mümkün değildir. İçinde halkın bulunmadığı, onun yerini polis ve savcıların aldığı bir 'ileri demokrasi' yaşıyoruz. Bu da bir oksimorondur.
Ceren Cevahir Gündoğan (Yapımcı): Basın ve ifade özgürlüğüne destek vermek için yürüdük. Ergenekon süreci bahane edilerek muhaliflerin kıskaca alınmasını protesto ettik. Ancak bu eylemlerin devamlı olması gerekiyor. Bugün buradan ayrıldıktan sonra tavrımızda ısrarcı olmazsak, bu enerjiyi doğru bir yere yöneltemezsek, yapılanların değişiklik yaratacağını düşünmüyorum.
Rober Koptaş (Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni): İki meslektaşımızın tutuklanması ve cezaevine gönderilmesiyle ilgili aklımıza ve vicdanımıza sığmayan çok şey var. Savcılık Ergenekon soruşturmasını yürütürken çok daha dikkatli olmalıydı diye düşünüyorum. Delillerden ve insanların neyle suçlandığından hiç söz etmeden tutuklanmaları pek çok soru işaretini beraberinde getiriyor.
Tutuklanma gerekçelerinin gazetecilik faaliyetleriyle ilgisi olmadığı söyleniyor. Ancak, savcılığın gerek Ahmet'e gerekse de Nedim'e gazetecilik faaliyetleriyle ilgili sorular sorulması ve bunun üstüne içeri atılmaları hepimizde infial duygusu uyandırıyor. Ergenekon davasının son derece önemli olduğunu düşünüyorum ve tam da bu yüzden bu işin doğru düzgün yapılması gerektiğine inanıyoruz.
Tanıyan tanımayan herkeste Nedim'in ve Ahmet'in Ergenekon'la ilişkilendirilemeyeceğine dair çok geniş bir kanaat var. Arkadaşlarımızın gazetecilik faaliyetlerine, yazdıklarına, kitaplarına baktığımız zaman da bunu görebiliyoruz. Arkadaşlarımız olmaları ya da kara kaşları kara gözleri değil; ortaya koydukları işler bize bunu gösteriyor.
Çok net bağlantılar ve kanıtlar olsa kimse bunun arkasında duramaz. Bunlar ortaya konmadığı için vicdani rahatsızlık var ve o yüzden bu kadar insan sokaklarda. Yan yana gelmek istemeyeceğimiz siyasette çok sayıda insanla maalesef yan yanayız. Bunun sorumluluğu soruşturmayı yürütenlerde ve hükümetin kendisinde. Buradaki insanları Ergenekon yanlısı diye yaftalamaya çalışacaklar. Ancak burada bu yaftaya sığmayacak kadar çeşitlilikte insan var. Soruşturmadaki eksiklikler ve yanlışlıklar bizi bu aşamaya getirdi ve biz bu nedenle de mağduruz.
Önder Çakar (Yeni Sinemacılar, Senarist): Ahmet'i özellikle yakından tanıyorum. Sosyalizme olan bağlılığını da biliyorum. Ergenekon'u organize eden kesimlerin provokasyonu diye düşünüyorum son yaşananları. Çünkü bir arada olmaması gereken insanları karşı cephede birleştirmeye çalışıyorlar. Bu yolla insanları Ergenekoncu ve AKP karşıtı olarak bölmeye çalışıyorlar. Oysa başka yollar da var; bu ülkede sosyalistler de var. Ben bunun tamamen bir provokasyon olduğunu düşünüyorum. (NV/EKN/AS/EÖ)