Haberin İngilizcesi için tıklayın
Yunanistan sınırına akın eden mültecilerin durumunu haberleştirmek için gittiği Edirne Pazarkule'de 29 Şubat’ta gözaltına alındıktan sonra "örgüt propagandası" suçlamasıyla tutuklanan Rûdaw muhabiri Rawin Sterk'in İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşması görüldü.
Sterk yurtdışına çıkış yasağı konularak tahliye edildi. Sterk, duruşmaya tutuklu bulunduğu Sincan Cezaevi’nden SEGBİS aracılığıyla katıldı. Duruşmada avukatları Özcan Kılıç ve Gürsoy Demir hazır bulundu. Duruşmayı ayrıca Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ile Türkiye Gazeteciler Sendikası avukatları izledi.
"İddianamede yanıltma ve yönlendirme var"
Savunmasını yapan Sterk, Edirne’de gözaltına alındığı süreci özetledi ve muhabiri olduğu Rudaw kanalının görevlendirmesiyle bölgeye gittiğini söyledi.
Tutuklu bulunduğu 6 ay boyunca mahkeme gününü beklediğini ve savunma hazırlığı yaptığını söyleyen Sterk, iddianameyi gördükten sonra tüm hazırlığının boşa çıktığını aktardı.
İddianamede yanıltma, yönlendirme ve kanaat oluşturma olduğunu söyleyen Sterk ayrıca iddianamenin maddi hatalardan oluştuğunu ifade etti. Sterk şöyle konuştu:
“İddianameyi gördükten sonra hukuki bir savunmaya yapmanın doğru olmadığına karar verdim. Ama iddianamedeki maddi hataları düzeltme adına bir savunma yapmak istiyorum.
“Gözaltına alınmadan önce hakkımda bir arama kararı varmış gibi gösterilmiş. Ancak zaten sığınmacıların sınıra akın ettiği gün dört ayrı polis arama noktasından geçerek Pazarkule’ye gittim.
“İddianamede Edirne’ye yurtdışına kaçmak için gitmişim gibi gösterilmiş ama benim hiçbir zaman böyle bir amacım olmadı. Kaldı ki yurtdışına gidişimin önünde herhangi bir engel bulunmuyor. Yurtdışına çıkış yasağım yok.
"Roj TV 10 sene önce kapandı"
“İddianamede dijital materyallerin incelemesinde örgüt filamalarının açıldığı alenen görülmüştür diyor. Fotoğrafa baktığınızda sadece filama gözüküyor. Kimin nerede açtığı belli değil. Üstelik kimin çektiği bile belli değil. Diğer fotoğraflar ise habercilik adına çekilmiş fotoğraflardır. Whatsapp gruplarından gelen fotoğraflarda benim telefonuma olduğu için ben çekmişim gibi gösterilmiş.
“İddianamede Roj TV’de çalıştığım iddia ediliyor. Roj TV 10 sene önce kapandı. Ben Erbil merkezli yayın yapan ve bölge hükümeti tarafından desteklenen Rudaw’ın resmi bir muhabiriyim.
“İddianame Adana’daki bir dosyadan bahsediyor. İstanbul’da yargılandığım dosyanın Adana’da yargılanıp beraat ettiğim dosyadan hiçbir farkı yok.
“Sosyal medya paylaşımlarımda örgüt propagandası yaptığım iddia ediliyor. Ancak söz konusu paylaşımlarımda örgüt adına herhangi bir unsur bulunmuyor. Paylaşımlarıma bakarsanız propaganda değil eleştiri var.
“Kaldı ki benden örgüt üyesi çıkmaz. Neden çıkmaz? İçinde hiyerarşi olan hiçbir fikre, liderliğe saygım teamülüm yok. Kimseye itaat etmeme gibi bir durumum var. Öte yandan çalıştığım haber kanalı üyesi olduğum iddia edilen örgütten kimseyi bünyesinde barındırmaz. Kaldı ki ben de böyle bir oluşum içinde yer almam.
"İstanbul'da yaşamak ve ölmek istiyorum"
“Benim kaçma gibi bir durumum yok. Ben zaten 10 yıldır başka davalardan yargılanıyorum. 2013’te hapisten çıktığımda Kanadalı meslek örgütü Kanada’ya taşınmam için teklifte bulundu. Kabul etmedim, taşınmadım. Birçok kez Avrupa’ya gittim ama hiç orada yaşamayı düşünmedim. İstanbul’da yaşamaya devam edeceğim. Severek yaptığım çok iyi bir işim var. Ayrıca iki çocuğum da burada yaşıyor. Ben İstanbul’da yaşamak ve ölmek istiyorum. Tutuksuz yargılanmak için tahliyemi talep ediyorum.”
Savcı tutukluluğun devamını istedi
Sterk’in savunmasının ardından mütalaasını veren duruşma savcısı Sterk’in dosyasının, İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı KCK Basın Davası ile birleştirilmesini talep etti. Savcı, atılı suçun vasıf ve mahiyeti gereği Sterk’in tutukluluğunun devamını istedi.
Sterk’in avukatı Özcan Kılıç da iddianamenin hukuki açıdan ciddiyetsiz olduğunu ifade ederek “Altı aydır tutuklu yargılandığı dava için iki sayfalık iddianame hazırlanmış. İddianamede örgüt ismi vurgulanmış ve üyelikten yargılansın denilmiş. Fakat gerekçe sunulmamış” dedi.
Tahliye kararı
Verilen aranın ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti Sterk’in dosyasının İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosya ile birleştirilmesine karar verdi ve Sterk’in yurtdışı çıkış yasağı ile tahliyesine hükmetti.
Önderoğlu: Yargının politik önyargısı
Duruşma sonrasında bianet'e konuşan RSF Temsilcisi Erol Önderoğlu "Baştan beri keyfi bulduğumuz Sterk'in haksız tutukluluğu bize gayrı ciddi gelen, hiç bir somut isnat ve iddia ortaya koyamayan bir paragraflık iddianamenin ortaya çıkmasıyla zaten tescillenmişti. Yargının politik önyargı ve ezberleri bir gazeteciyi daha altı ay boyunca özgürlüğünden etti. Bırakınız medya özgürlüğünü, insan hayatı bu kadar ucuz olmamalı" dedi.
Ne olmuştu?
Türkiye-Yunanistan sınırına akın eden mültecilerin durumunu haberleştirmek için Edirne Pazarkule’ye giden Rûdaw muhabiri Rawin Sterk ve kameraman Mehmet Şirin Akgün 29 Şubat'ta ‘yasak bölgeye’ girdikleri gerekçesiyle gözaltına alındı.
Akgün Edirne’deki ifadesinin ardından serbest bırakılırken Sterk Ankara’ya sevk edildi, 6 Mart’ta da 7. Sulh Ceza Hakimliğince tutuklandı.
Mahkeme Sterk’in “terör örgütüne üyelik”ten tutuklanma talebini reddederken “örgüt propagandasından” tutuklanmasına karar verdi:
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı daha sonra dosya hakkında yetkisizlik kararı vererek, dosyasını İstanbul’a gönderdi.
Sterk’in tutuklu kaldığı 5 aylık süre sonunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu 30 Temmuz’da iddianamesini tamamladı.
Savcılık Sterk’i 'terör örgütü propagandası yapma' ve 'silahlı terör örgütüne üye olma' iddialarıyla suçladı.
3 sayfalık iddianamenin 2 sayfası PKK ve KCK’nin kuruluşu, tarihi, örgütsel evrimi gibi konulara ayrıldı.
Sterk’in kameraman Mehmet Şirin Akgün ile birlikte gözaltına alındıkları sırada kameralarında ve yanlarındaki dijital materyallerde bulunan haber görselleri ile arşiv görüntü ve görselleri de suç unsuru sayıldı ve bunlar “örgüt propagandası” kategorisi altında değerlendirildi. (HA)